Paylaş
“Ülkemiz Amerika’da tanınmıyor, bırakın uluslararası ilişkilerdeki tezlerini, mutfağını, turizmini bile hakkıyla anlatamıyor. Bizim yurtdışında sağlam bir network’ümüz yok, başka milletler, başka halklar gibi güçlü bir diyasporamız yok, özellikle Amerika’daki Türkler belki az sayıda ve dağınık diye. Ama her şekilde organize olmak, birbirimizi tanıyıp bağlantıyı kesmemek, ülke için bir ses olmak lazım” demiştik.
Maalesef yıllar önce dış işlerimizin bir kısmı “monşer” diye aşağılanan kalifiye insanlardan alınıp FETÖ’cülere teslim edildiğinden, şimdi, temizlik sonrası ancak kendini toparlamaya çalışıyor. Gerçi ben hayatım boyunca Türkiye’nin kendini mükemmel anlatıp tanıttığı bir “uluslararası halkla ilişkiler” dönemi de hatırlamıyorum pek. Olsa olsa diplomatik münasebetlerin daha ustaca ve ehil insanlarca yürütüldüğü zamanlar olmuştur. Ama bizim “dünyayla iletişim kapılarımız” her zaman duvardır.
Ha son yıllarda iletişime para ve enerji harcanmadı mı?
Harcandııı. Hem de nasıl. Mesela sosyal medyada. Ama yurtiçinde. Küfürbaz troller ve trolbaşı bazı gazetecilerle!
Beslenip büyütülen, maaşa bağlanan bu hakaretçi, iftiracı insanlar belki ülkeye en büyük zararı verdiler. Organize edilip sanatçıları, aydınları, siyasetçileri hedef aldılar. Türlü yalanla, hedef göstermeyle, sövgüyle, en ufak eleştiriye “vatan hainliği” damgası yapıştırıp farklı partilere oy veren vatandaşları birbirine karşı bilediler! Şiddeti körüklediler. Haysiyet cellatlığı yaptılar. Kutuplaştırdılar. Nihayetinde o kadar para, vakit ve enerji milleti birbirine düşman etmeye harcanmış oldu! Hâlâ da devam ediyorlar.
Oysa bu kadar zaman, Türkçe yazmayı, cümle kurmayı bile bilmeyen, zekâsız, küfürbaz, sahte isimli, sahte lakaplı, düşmanlık, ayrımcılık körükleyen binlerce trol yerine, 20-30 iyi eğitimli, bilgili, yabancı dil bilen, aydınlık yüzlü, her anlamda Batı’nın dilinden konuşabilecek siyaset ve iletişim uzmanı görevlendirilseydi... Onlarla sadece dini referanslara değil, Batı halklarının da paylaşabileceği evrensel değerlere dayanan tezler, cümleler üretebilseydik... Akademisyeninden gazetecisine diyasporamızı bu ehil ekiplerle güçlendirebilseydik... Muhtemelen şu an yabancı basınla ilişkimizle, uluslararası sosyal medya gücümüzle, terörle mücadele ve kendi sınırlarımızı koruma meselemizi (tüm taraflılık ve önyargıya, yalana dolana karşın) daha iyi anlatabilirdik.
Günlerdir Gülnur Aybet’i konuşuyoruz. Onun verdiği röportajları izlerken içim ferahlıyor. Tek başına iletişim ordusu gibi. ABC kanalının sahte haberini ortaya çıkarıp bunun iletişimini yapan ekiplere de binlerce teşekkürler. Böyle daha çok insan ve ekibimiz olsaydı ve bu kişiler yıllardır Batı medyasıyla iletişim halinde, tanınan, anahtar isimler olsaydı... Heyhat.
Vatandaşına çamur atan trolleri organize etmekten oraya sıra gelmemiş demek ki...
(Bu yazıya da saldıracak troller için küçük not: Kardeşim artık sizi ciddiye alan kalmadı, simit satın onurlu yaşayın.)
Paylaş