Paylaş
Geçen gün son model robot, insan görünümlü Sophie’yle yapılan röportajı seyrettiğimde birden uyandım. Devlet kadrolarında her zamankinden çok ihtiyaç duyduğumuz tarafsız, önyargısız, ideolojiyi işine karıştırmayan kadrolar bunlar olabilir miydi?
Önce “Ha ha hi hi” diye izledim. ‘Charlie Rose’la 60 Dakika’ programına yapay zekâlı, genç bir kadın görünümündeki son model robot katılıyor. Adı Sophie. Kendisiyle röportaj yapılıyor. Cevaplar duygusal değil, gayet mantıklı, akılcı ve bilgiye dayalı.
“Duyguların olsun ister miydin” sorusuna “Kulağa çok eğlenceli gelmiyor” diyor robot Sophie. Espriler yapınca, “Stand up’çı olman lazım” yorumuna, “İyi para kazandırıyor mu” diye cevap veriyor. Bir ara da “Korkularımızdan başka korkacak hiçbir şeyimiz yok” diyor. Delikanlı kız yani.
O an aydınlandım! Bence bu yapay zekâlı robotlar ülkemizin her zamankinden çok ihtiyaç duyduğu, birlik beraberlikçi, tarafsız ve herkese eşit muameleci yeni devlet kadroları için paha biçilmez olabilir!
Kaç paradır Allah aşkına? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, tarafsız ve yetişmiş memur eksiğini kapatmak için kesenin ağzını biraz açamaz mı? Ayrıca bunların emekliliği filan da yok. 10 bin 20 bin bakımı vardır sadece.
Ben size bir şey söyleyeyim mi, ülke kurtulur ha! Bunlardan ne FETÖ’cü olur ne bir şey. Al sana şeyhi, şıhı, biatı, önyargısı, ideolojisi olmayan, aklı (yapay da olsa) başında devlet görevlisi! Kripto robot olmaz mesela, güvenilir tipler bunlar. Zira içleri dışlarında. Hatta o kadar dışlarında ki, videoyu seyrettiyseniz Sophie’nin şeffaf kafasının içindeki yapay beyni görülüyor. Ki biraz içi kalkıyor insanın. Olsun.
Verelim bürokrasiyi bu robotlara, kurtaralım memleketi.
Bütün gün örgü örmez. Kelimenin tam anlamıyla makine gibi çalışır! Kafası bozulup vatandaşa atarlanmaz. Tarikat kadrolaşması yapmaz, iltimas geçmez. İki saat çay arası vermez, zira paslanma tehlikesini göze alamaz. Dedikodu bilmez, entrika yapmaz, biat etmez, yalakalıktan anlamaz. Saçı kapalı memur, saçı açık memur tartışmalarına, iki tarafa da yapılan pozitif ve negatif ayrımcılığa kendiliğinden nokta koyulur, çünkü Sophie’nin saçı yok.
Ben filancanın yeğeniyim diye kaş göz edildiğinde, “Bu bilginin konuyla ne ilgisi var” diye buz gibi bakar, seni rezil eder. Allem kallem edip kaynını çalıştığı daireye aldırmaz, zira kaynı yoktur.
“Bugün git yarın gel” yapmaz. Onun yerine “Sizin işiniz, tam 12 gün 4 saat 7 dakika sonra imzadan gelecek” gibi net, delikanlı yanıt verir. Adalet çalışanıysa kanun ne diyorsa onu uygular, tecavüzcünün takım elbisesini hesaba katmaz.
Hey metalik sesini yediğim be!
Hey doğrucu Davut’luğuna kurban olduğum ya.
Hey çipinden öptüğüm bacım benim be!
Nasıl coştuysam, Sophie ve arkadaşlarına Uğur Işılak tarzı şiir yazasım var:
Devlette robotiks
Haydi olalım matriks
Bitsin her tür idefiks
Şimdi hep birlikte remiks
Dudzum dudzum dudzum dudzumm.. (Sonunda sevinçten dansa bağlıyorum, evet.)
Kafama takılan şu tabii. Bu robot bürokratlar devlete sınavla mı alınacak, mülakatla mı? Sınavla alınacaklarsa sorun yok. Ama “Reis deyince akla kim gelir”, ne bileyim, “Tarık Akan hakkında ne düşünüyorsun” şeklinde bir mülakatla karşılaşırlarsa “Kafamda deli sorularrrrrrr” diye diye devreleri yanar, onca milli servet çöpe gider mi?
Aslına bakarsanız bu her zamankinden çok ihtiyacımız olan zeki robotlar bürokraside basamak basamak yükselip Meclis’e kadar gelebilir... Diyeceğim ama...
Öncelikle, sanırım siyasette tarafsızlık çok tercih edilen bir natura değil.
Bir de, o kadar pahalı ve komplike bir yapay zekâya yazık olabilir. Sonuçta Meclis’in bir kısmı sadece el kaldırıp alkışlamaya yetecek kadar bir zekâyla zaten değirmenini döndürüyor...
BEN DE BU NOBEL’İN NESİNE GELDİM?
Bu hafta bir miktar Bob Dylan tartıştık, Alişan’a kulak verdik, Fransızlarla Polonyalılara “Kavga etmeden oynayın” dedik ve uzay vatandaşlığına kafayı taktık.
Mehmet İREN
Biz bu Bob Dylan’ın nesini tartışıyoruz?
a- Ozan diyorlar ama ozanlık bize has bir kurum
b- Tipi bir değişik, öyle adam mı olur?
c- Nobel Edebiyat Ödülü aldı ama edebiyatçı mı değil mi belli değil
d- Müziği bize hitap etmiyor
e- Çok pahalıya albüm satıyor, bu ne böyle?
Polonya Bakanı “Fransızlara X kullanmayı biz öğrettik” dedi. X nedir?
a- Çatal
b- Araba
c- Olta
d- Fırın
e- Bilgisayar
Alişan çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalarda yer alan ve “Sapına kadar...” diye başlayan cümlesi nasıl bitti?
a- Maydanoz yerim
b- Geldim aşkın
c- Feminist maçoyum
d- Yaşanmalı bazı şeyler
e- Delikanlıyım, nitekim kitabını da yazmıştım hatırlarsınız
Asgardia nedir?
a- Ağaoğlu’nun yeni rezidans ve AVM projesi
b- Önümüzdeki hafta düzenlenecek bahçe mobilyaları fuarının adı
c- Fenerbahçe’nin 10 numara pozisyonuna düşündüğü Arjantinli genç yıldız
d- Tarihin ilk uzay ülkesi
e- Eleştirilere konu olan İtalyan istihbarat teşkilatı
Paylaş