Paylaş
Çok alıştım kendisine. Günlük rutin fırçamı yemeden güne başlayamıyorum. Neyse ki hologram imdadımıza yetişti. Böylece olmadığı yerlerden de bize seslenebilecek
Şenay’ın 70’li yıllardan bir şarkısı vardır, aranızda hatırlayanlar olacaktır, adı ‘Doy Doy, Doyamadım Türkiye’me’. Güftede memleketin neredeyse bütün şehirleri sayılır ve hiçbirine doyum olmaz. Örneğin “Doy doy doy doy doooy, doymadıım Kayseri’yee”... Sağlam melodili, döneminin ilerisinde bir parçadır. Bu ara sürekli kulağımda çalıyor.
Farkında mısınız, son aylarda hayatımızda en sık gördüğümüz kişi Başbakan! Ben, ailem ve arkadaşlarımdan daha çok, kendisiyle karşı karşıya geliyorum! Zira gazete okumasan, radyo- televizyon açıyorsun, internete giriyorsun, en olmadı bir yerde posterine rastlıyorsun.
Huşu içinde fark ettim ki Sayın Erdoğan’ı zaman zaman kendimden bile çok görüyorum! Abartma değil. Günde 20 defa aynaya bakmıyorum mesela ama kanalları zaplarken beş dakika içinde 20 kanalda peş peşe kendisine rastladığım oluyor.
Başbakan herhangi bir televizyon yıldızı gibi değil. Beni filan zaten bırakın da daha sık program yapanlardan, örneğin ana haber bülteni sunucularından, günlük dizilerin oyuncularından, Acun’dan, Esra Erol’dan da farklı olarak, kendisi bütün kanallarda! Her gün, arzu ettiğiniz her saatte televizyonda yüzünü görebilir, radyoda sesini duyabilirsiniz. Zap’layarak ilişkinize bir mesafe koymanız, özleme fırsatı bulmanız mümkün değil yani.
KIYMETİNİ BİLİN
Önceden programlı basın toplantıları ve konuşmalarla iş bitmiyor. Ülkede günde beş olay patlayınca, Sayın Erdoğan tabii hepsiyle ilgili o an bir açıklama yapıyor. Dolayısıyla, çoğu zaman yayın kesilerek bulunduğu yerden canlı bağlantıya geçiliyor ve böylece vatandaş, mesela bir kültür-sanat programı seyrederken bile Başbakanıyla sürpriz bir görüşme imkânına ulaşmış oluyor.
Başbakanımız nerede, ne yapıyor, ne giymiş, ne demiş, modu nasıl, sinirli mi, yorgun mu, kime haddini bildirmiş, an be an takip edebiliyoruz. Hangi yakınınızın her gün, her saat nerede olduğunu bilirsiniz? Eşiniz? Belki. Başbakan’ı biliyoruz ama. Hiçbir ülkenin siyasi lideri vatandaşına bu imkânı tanımaz, umarım kıymetini biliyorsunuzdur!
Şahsen çok alıştım bu yoğun iletişime. Yani Şenay’ın dediği gibi, “Doy doy doy doy doooy, doyamadım Başbakanaa”! Her ama her konuda, doğruları, yanlışları bize göstersin istiyorum. Mesela pilav tereyağla mı iyi olur, tereyağ-zeytinyağı karışımıyla mı? Bakanlardan birinin açıklaması filan artık beni kesmez. Bizzat Başbakan, her konuda olduğu gibi, kendi tercihini söylesin, öteki türlü yapanları fırçalasın isterim.
Yarın bir gün kendisi siyasetten bıkıp evine çekilirse kendimi boşlukta hissedeceğim diye korkuyorum. Stockholm sendromu gibi bir şey bu. Günlük rutin fırçamı yemeden kendime gelemiyorum. İlla gelişigüzel bir kanalı açıp, azarımı işiteceğim. Başka türlü günümün bereketi olmuyor! Başbakan kafein gibi, insanı sürekli gergin tutuyor!
Ne var ki, işte aynı kafein gibi, insan alışıyor. Ve bir kere alışınca, kitle iletişim araçlarının takibi yetmiyor. Zira kimse aynı anda iki yerde olamaz, Erdoğan bile! Neyse ki hologram mucizesi imdadımıza yetişti! Böylece Başbakanımız, artık hem olduğu hem olmadığı yerlerden bize seslenebilecek! Arzu edilirse 24 saat kendisinin fikir ve görüşlerinden faydalanıp hizaya gelebileceğiz.
HER EVE LAZIM!
Şahsım adına, bu sohbetlerin biraz daha kişisel olmasını tercih ederim. Madem bu teknoloji çıktı, neden her eve bir Başbakan hologramı verilmesin? Hayaldi, gerçek olabilir! Açıkçası, illa fırça yiyeceksem, kişiye özel fırça yemeyi tercih ederim. Başbakan hologram marifetiyle, salonda, çalışma odamda, setteki oyuncu odasında filan belirip, yediğime içtiğime, kimlerle ne muhabbet ettiğime, hangi sitelere girip, ne tarz bir hayat yaşadığıma, ahlaki, siyasi ve ekonomik görüşlerime bizzat karışsın isterim! Öyle toplu halde yapılan yaşam tarzına müdahaleden bir tat alamıyorum ben!
Madem bu tarz teknik imkânlar var, artık vatandaş bire bir evinde teftiş edilsin, bizzat azarlansın.
Biz bunu hak ediyoruz.
Paylaş