Paylaş
Dizinin en yoğun günleriydi. Her televizyon sezonu, finale doğru, senaristler yazardan ziyade “yazarın posası” haline gelir. Yazılar da “sezon sonu”, yani “indirime girmiş, elde kalan mallar” tarzında olmasın diye, kısa bir ara verdim. Yaz aylarında aralıksız yazacağım. Hürriyet yazarları birer ikişer tatil yaparlarken, güneşli günlerde emrinizde olacağım.
“Güzel, güneşli günler” görürsek tabii. Zira birkaç haftadır siyasi hiciv, mizah, şaka filan yazacak ortam da yoktu. Berbat günler geçirdik. Soma faciası, Okmeydanı olayları, en son Lice ve Diyarbakır’da yaşananlar... (Deprem ve sellerden bahsetmiyorum bile.)
ÜLKEMİZİN FENA GERÇEĞİ
Böyle dönemlerde, bütün felaketlerin faturası için ortak bir sebep, tek sorumlu bulunmaya çalışılır. Okuyorum, tartışmalarda duyuyorum. Başımıza gelenler için müsebbip adayı listesi uzun: AKP, CHP, MHP, HDP. İçinde olduğumuz düzen, düzensizlik, kanunlar, kanunsuzluk. Eğitimsizlik, parasızlık, adaletsizlik. Genel öfke ve tepki, genel tepkisizlik. Çözülemeyen sorunlar, sorulamayan çözüm süreci ve hatta, (şahsen olayların nedeni olarak ifade edene kafa atmak istediğim) “Merkür’ün geri gitmesi”!
Sayılanların hepsi, Merkür, belki Plüton, yıldızlar, Yıldız Tilbe’nin yeni albümü, karpuzların İran’dan ithal edilmesi, selülit ve hatta ben bile yaşadıklarımızın esas sorumlusu olabiliriz! Ama olanların çok acı, hiç şakaya gelmeyecek başka bir ortak yanı var. Ki, belki ülkeye dair en fena gerçeği çığlık çığlığa bağırıyor.
Tecavüze uğrayan, şiddet gören çocuklar malum. Ülkede çocuk gelin sayısı 181 bin! Son birkaç haftada öğrendiklerimize bakalım: Soma’nın ardından ortaya çıktı. Madenlerde, o korkunç şartlarda, 2064 çocuk çalışıyor. Ülke genelinde, çocuk işçi sayısı 900 bin! Bunların yüzde 91’i, çalıştığı için okula gidemiyor. Berkin öldü. Çocuktu. Okmeydanı’ndaki olaylarda pek çok çocuk sokaktaydı, ne yazık ki bazısı elinde molotofla. PKK içinde 1000’in üzerinde çocuk olduğu ifade ediliyor. Son olarak Diyarbakır’da, Türk bayrağını indirme gibi pis ve provokatif bir eyleme imza atan kişinin bir çocuk olduğu söylendi. Eğer değilse, kimseyi çocuk mocuk diye korumayalım, hesabını versin. Çocuksa, kirli işler için çocukların kullanılması daha da vahim.
Yetti artık. Çekin çocukları oralardan arkadaş!
Evlilik gibi görünen tecavüzlerden, kimsenin yapmak istemeyeceği ağır işlerden, çatışmalardan, kavgalardan, şiddet dünyasından çocukları çekin yahu!
Medeni ülkelerde, bir çocuk gazeteye haber olacaksa ilginç fen ödeviyle, kurtardığı köpekle filan haber olur. Bizdeki gibi değil.
ŞIMARSIN İSTİYORUM
Çocukları açgözlülüğümüze, hesaplarımıza, pisliğimize, savaşlarımıza bulaştırmayalım. İlla kavga edilecekse, biz erişkinler aramızda edelim.
Ben, bu toprakların çocukları şımarsın istiyorum! Seçmeli derslerin çokluğundan, spor imkânlarının çeşitliliğinden şımarsınlar. İlgiden, alakadan, oyundan bıksınlar. Kitapların, tiyatro oyunlarının, filmlerin, pikniklerin, şarkıların, düşlerin içinde kaybolsunlar. Hatta tepemize çıksınlar! Dünyayı şahane bir yer sansınlar.
Efendim “En az üç çocuk yapın” da, “Onun çocuğu yok, ne anlasın” da, “Atatürk’ün çocuğu yoktu, ama çoluğu vardı” da, öyleydi böyleydi de, bir “Çoluk çocuk çombalak”tır gidiyor. E tamam da ülkede çocukların halleri harap?! Bırakın hayal kurma ve gerçekleştirme fırsatlarını, “Çocuk gibi yaşama” haklarını bile veremiyoruz.
Üç çocuk yapmayın. Valla yapmayın. Önce adam gibi bir çocukluk yaşayacakları kesinleşsin, ha sonra isterseniz beş tane yapın.
Paylaş