Paylaş
Kutuplaştırmakla, yaşam tarzları arası düşmanlık yaratmakla suçlanan, bu konularda eleştiri alan bir hükümet, üzerine tüy dikmek için ne yapabilirdi? Olsa olsa, dalı, barışın sembolü olan zeytini ülkeden silecek bir kanun çıkarabilirdi!
Allah aşkına bu kimin fikri? Hangi dâhinin? Veya AK Parti’nin içinde partiye zarar vermek isteyen bir hain filan mı var?
Yeryüzündeki muhtemelen en mükemmel gıda, şansımıza bakın ki Türkiye’de bol bol yetişiyor. Hem enerji veren, hem tadı güzel, yağı hem yara iyileştiren, hem antibiyotik, hem güzellik için cilde sürülen, zahmetsiz yetişen bir meyve! Gıda-ilaç-kozmetik bir arada. Çok amaçlı! Bilimadamları sabahlara kadar çalışsın bakalım. Yerine koyacak bir şey bulsunlar da görelim.
Zeytin ve zeytinyağı, Allah’ın bu topraklara bir lütfudur. Memlekette bol ve ucuz olması bize doğanın bir kıyağıdır. Çoğu ülkede yetişmez ve pahalıdır. Dünyada tıbbın uyanmasıyla gittikçe daha popüler ve değerli olmaktadır. Petrol gibi tükenmez, sonsuza kadar insanoğluna gıda ve şifa olabilir.
Bizim zeytinyağlarını İtalyanlar satın alıp İtalyanca etiketleyip çılgın paralara dünyaya satarken, bizim değerli yöneticilerimiz zeytinliklerin ölüm fermanını imzalamak üzere!
Çizerim kendimi zeytin gibi
“25 dönümün altındaki zeytinlik araziler, artık madencilik-enerji gibi sektörler için istenildiği gibi sökülebilecek” diyor çıkması istenen ölüm fermanı, pardon ‘yasa’. 25 dönümün üstünde zeytinlik pek yok ki zaten arkadaş?
“20 milyar dolarlık Akkuyu Nükleer Santralı’nın önünü açmak için yapıyoruz” deyip, bir de zeytinyağı gibi üste çıkıyorlar.
O dolarları mı yiyeceğiz acaba üç-beş yıl sonra?
Bu arada zeytincilikle uğraşan 500 bin aile dımdızlak ortada kalacak, kimsenin umurunda değil.
Yaptırmam! Zeytin gibi çizerim kendimi! “Zeytinliklerin ölüm fermanına hayır” diye kampanya var. Atacağım bir imza. Ey ahali, çoluğunuzu çocuğunuzu, bu memleketi düşünüyorsanız siz de imzalayın. Bakın ilk kez bu kadar ‘canhıraş’ konuşuyorum, çünkü ‘canımız ve sağlığımız’ sözkonusu.
Mesele Akkuyu’ysa, onun etrafındaki zeytinliklere bir çözüm bulursun kardeşim. Bütün ülke için yasa çıkarmak niye? Zeytincilerin zararını karşılayıp başka arazi verirsin, orada zeytin yetişip verim alınıncaya kadar beklersin. Veya santralın etrafındaki ağaçları, yapılabiliyorsa, başka yere taşırsın, vesaire.
Ama ben biliyorum ne olacak. Amerika’da mısır tohumu ve mısır üretim fazlası var. Bizde zeytinlikler ışık hızıyla yok edilip, zeytinyağı azalıp fiyatı artınca, bizim fakir fukara mısır yağına yönelecek mecburen. Yaa. Anlatabildim mi?
Çokuluslu gıda şirketlerine nanik!
Yedirmem! Milletime metazori GDO’lu mısırların yağını da yedirmem, zeytinliklerimi ona buna da yedirmem! Çokuluslu gıda şirketleri az kazansın biraz!
Zeytin, ekildikten sonra 5-6 yılda meyve verir ama 35-150 yaş arası en değerli, en verimli dönemidir. Sadece sana bana değil, hayvanlar, toprak ve ekosisteme de şifadır. Efsanelerde, dini metinlerde adı geçer. ‘Hayat ağacı’ denir. Zeytinyağını kafama dikip içebilecek kadar seven biri olarak, Artun Ünsal’ın ‘Ölmez Ağacın Peşinde’ kitabını da şiddetle tavsiye ederim.
Zeytin ağacı sağlam ağaçtır. Aynı bu ülke gibi. Uzun yaşar. Susuzluğa, rüzgâra dayanıklıdır. Yansa bile kendini toparlayıp sürgün verir.
Sadece iş makineleri tarafından kökünden sökülüp atılmaya karşı koyamaz. Onu da biz yapacağız!
Paylaş