Paylaş
Tabii Meclis’te oylamanın zaman zaman yarı açık yapılması doğru gelmiyor... Ama olabilir de canım, ben ne karışırım koskoca adamlara, siz beni kaale almayın. Kimseye de söylemeyin böyle dediğimi ha. Ayrıca Cumhurbaşkanımızı da çok severim, şuraya not düşülsün. Referandumdaki oyum ne mi olacak? Eee... Bilmiyorum. Hayırlısı. Kısmet. Allah devlete millete zeval vermesin. Niye sordun ki bunu şimdi? Ne yapacaksın? Telefonunla ne yapıyorsun, ses mi kaydediyorsun sen? Ha yok, tamam o zaman. Zaten niye konuşuyoruz ki bunları amaan, İşte Benim Stilim filan seyredelim.
Durum çoğu vatandaş için böyle!
Başkanlık ve Anayasa değişikliği konusu şu an memleketteki en hassas konu. Üzerinde olumsuz konuşmak, muhalefet yapmak yürek istiyor.
Kuran-ı Kerim’in bazı ayetleri için bile “Bu belli bir zaman için geçerliydi, sonradan gelen başka ayet onun hükmünü değiştirdi” diyen hocalar var.
Ama Anayasa değişiklik teklifinin, bu teklif edilen başkanlık sisteminin gözünün üstünde kaşı var diyen, en azından sosyal medyada derhal linç ediliyor. “Hain”, “Dış güçlerin maşası” “Bizans tohumu”, “İngiliz ajanı”, “PKK’lı”, yani artık o troll için en kötüsü neyse, o ilan ediliyor. Sokağa çıkıp karşı propaganda yapmak zaten OHAL şartlarında sanırım mümkün bile değil.
Oysa rahat rahat tartışalım ki anlaşılsın. Yeni sisteme karşı olan da onun yanında olan da fikrini söylesin ki halk tam ne olacağını anlasın. Sonra da millet iç rahatlığıyla gitsin, evet desin, hayır desin.
Yahu anketçiler sağlıklı tahmin yapamıyorlarmış. Niye? İnsanlar “Referandumda ne diyeceksiniz” sorusuna “Hayır diyeceğim” diye cevap vermeye korktukları için!
Sayın siyasiler, zaten terörden yeterince korkuyoruz. Kendi ülkemizin, kendi milletimizin içinde, kendi anayasamıza karar verme sürecinde fikrimizi söylerken linç edilmekten, başımıza bir şey gelmesinden de korkmayalım yahu.
Bir teselli: Başbakan Binali Yıldırım’ın bu konudaki tavrı çok ferahlatıcı. Meclis’te pazartesi akşamı yaptığı konuşmada, muhalefetin karşıt fikirlerini, yeni taslakla ilgili olumsuz görüşlerini, başkanlık istemeyenleri nitelerken tutunduğu tavır, “Haklarıdır” ifadesi, demokrasi vurgusu güzeldi.
Ama işte...
Nedense bu konuda iklim İstanbul’un şimdiki havası gibi sert. Bir türlü Akdeniz olamıyor.
Hayır tabii ben yine bir şey demiyorum. Yanlış anlamayın. Çok güzel bir taslak hazırlamışlar, emeklerine sağlık. Oyum? Eee, valla hayırlısı olsun diyelim, en güzel günler bizim olsun diyelim. Ben bilmem devletim bilir. Biraz moda filan mı konuşsak? Ben tedirgin oldum da...
TEDBİRLİ OLALIM DA, NASIL?
NUMAN Kurtulmuş en sorumluluk sahibi, en mantıklı AK Partililerden. Konuştuğu zaman güven duygusu veren bir devlet adamı. Bunu kenara koyalım. Ama şimdi geçen haftalarda yaşanan terör olaylarından sonra kullandığı “Vatandaşımız tedbirli olsun” ifadesini biraz deşeceğim.
Tedbirli olun. Dikkatli olun. Bunu sadece Kurtulmuş değil, herkes birbirine tavsiye ediyor son günlerde. Olalım tabii de teröre karşı nasıl tedbirli olacağız, biri açıklayabilir mi?
Çünkü eskiden medeni ülkelerde sıradan vatandaş şöyle tedbirli olurdu: Evinin kapısını kilitlersin, arabanın alarmını kurarsın. Hastalıklara karşı çocuğuna aşı yaptırır, sağlık sigortasını, kaza sigortasını filan ihmal etmezsin. Emekli ikramiyeni öder, yağmur yağacak gibiyse şemsiye alır, kışın kar lastiği taktırırsın.
Daha da tedbirli biriysen karanlık ve ıssız sokaklardan gece tek başına geçmez, kalabalıkta kapkaç vs olmasın diye çapraz asmalı çanta kullanır, kafede-restoranda çantanı yan sandalyeye bırakmazsın.
Herhangi bir vatandaş tedbir olarak başka ne yapabilir?
Yahu akşam evimde otururken 100 metre ileride bomba patladı, ne gibi bir tedbir alsaydım?
Bence biz vatandaş olarak yine yukarıda saydıklarımı yapıp, normal hayatımıza, işimize gücümüze, sosyal yaşamımıza devam edelim.
Zira kanımca şu an alacağımız en önemli tedbir akıl sağlığımıza, neşemize mukayyet olmak!
Bir de 79 milyon el ele tutuşmak!
Paylaş