AVM’ler bir olup dünyayı istila ediyor!

Suriye’de iç savaş sırasında şimdilik 180 bin kişinin hayatını kaybettiği Tartus şehrinde, gıcır gıcır bir AVM açılmış. İnanılmaz ama Kobani’ye 3 saat uzaklıkta!

Haberin Devamı

Elbette bizdekiler kadar devasa ve gösterişli değil canıım. Sonuçta Türkiye, işçi ölümleri ve AVM alanında bu çevrede rakip tanımıyor. Bu vesileyle Soma’da maden işletmesi kurmak için zeytinlikleri katleden yetkililere ve “Zeytin ağaçlarımızı kesmeyin” diye arıza çıkaran köylülerin eline kelepçe takan özel güvenliklere teşekkürü borç bilirim! Zeytin tehlikeli bir bitkidir, çekirdeği insanın boğazına kaçabilir. Oysa ülkemizde madenler büyük sorumluluk duygusuyla işletilen, insan ve doğa dostu fevkalade yerlerdir. Özellikle Soma için çok doğru karar olmuş! İşçi ölümünden bahsedince aklıma gelmedi bu konu, iftira atmayın! Özel güvenliklere zorluk çıkarılması bana çok dokundu, ve fikrimi belirtmeden geçemedim!
Dönelim AVM’lere. Suriye’nin yeni Tartus AVM’si, bizimkiler kadar olmasa da fena bir yer değil gibi. Akmerkez’in ilk yıllarını anımsatıyor. Hatırlar mısınız o AVM’lerin yeni filizlendiği, ve olması gerektiği gibi şehirde sadece birkaç tane olup “Büyük kolaylık” diye nitelendirildiği masum yılları?
Yanan yıkılan Suriye’de Kürtler, Araplar, Türkmenler, Yezidiler, Esad taraftarları, hatta Işid bile büyük kayıplar verdi. Ortalık perişan. Eğitim ve sağlık hizmetleri Allah’a emanet. Gelecek meçhul. Dimdik ayakta olan tek şey var: AVM olayı!

LABORATUVARDAN KAÇAN LANETLİ ÇİMENTO

Bir yönden baktığımızda, insanlara ümit ve “Hayat devam ediyor” duygusu verebilir. Ama birkaç saat ötede, birkaç hafta önce çocukların susuzluktan öldüğü bir coğrafyadan bahsediyoruz! Demek Ebola gibi, Mers gibi, AVM’leri de savaş dahil hiçbirşey yok edemiyor. Suriye dediğimiz koskoca ülke yıkılıyor, AVM dimdik ayakta arkadaş!
Diyorlar ya, “Nükleer felaket yaşansa hayatta kalan tek canlı hamamböceği olacak” diye. Bence bir de alışveriş merkezleri açılmaya devam edecek! Çünkü kanımca AVM’ler, artık zararlı otlar gibi, denizdeki yaşamı öldüren korsan yosunlar gibi kendi kendine yetişip büyüyecek güce eriştiler. Zira bazen, birkaç hafta geçmediğim bir caddeden geçerken, bakıyorum, anaa aniden yirmi katlı beton bir binanın sıvası başlamış! Ayrıca o kadar çirkin ki, bir mimar filan yapmış olamaz. Belli ki korkunç deneylerin yapıldığı bir laboratuvardan kaçıp kendi kendine yaşam alanı yaratıp hızla büyüyen lanetli bir çimento partikülü o! Ayrıca Suriye’nin şu halinde, alışveriş merkezi yatırımı yapacak kadar zihnisinir bir işadamı tahayyül edemedim. Dolayısıyla Tartus AVM de topraktan hüdayinabit fışkırmış olabilir.

Haberin Devamı



HITCHCOCK’UN LİMON SATACAĞI GÜNLER

Malumunuz
korku ve gerilim filmleri açısından piyasa yeni fikir arayışında. Vampirler artık kızların peşinden koştuğu kahraman jönler oldu. Kurt adam, hayalet, perili ev, “Ölü insanlar görüyorum” hikayeleri tükendi. Dünyayı istila eden ve önüne geleni kesen siyah giyimli korkunç adamlar zaten realite. İnternetten gerçek videolarını seyrettiğim şeyin filmine ne para vereceğim?
Hızla yayılan ve insanlığın kökünü kurutan öldürücü virüsler bugün gündelik hayat gerçeği. Filmini çeksen kimse suratına bakmaz. “Doğa felaketi senaryosu” desen, küresel ısınmadan mütevellit üç beş yıldır havalar şizofren. Türkiye gibi dünyanın en ılıman, en tatlı iklimine sahip ülkede bile hortumu, seli, fırtınayı kanıksamış haldeyiz. Filminden mi korkacağız? Yani bugün yaşasa, Alfred Hitchcock’un dönem dizisi çekip, kaldırılınca reytinglere küfredeceği, Assos’a yerleşip organik tarım yapacağı bir dönem yaşıyoruz! E, acından ölsün mü senaristler?
Benim AVM’lerin doğayı ve insanları yiyerek gezegene hakim olduğu bir senaryo fikrim var!
Özellikle iç piyasada, Ortadoğu’da ve gelişmekte olan ülkelerde gişe rekoru kıracağını düşünüyorum.

Yazarın Tüm Yazıları