Zaman zaman bu ve benzeri oyuncakların popüler olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog & Pedagog Gülşah Öztürk Erten, özellikle çocuk ve gençler arasında hızla yayılmakta olduğunu belirtiyor.
Başta masum gözüken bu oyuncaklar zamanla bağımlılık derecesinde ilgi gördüğünde tepkiler başlıyor.
Bağımlılık tüm zararlarına karşı kişinin iradesinin devre dışı kalması, sürekli aynı etkinlikle meşgul olarak kontrolünün kaybolması durumu olarak tanımlanabilir. Durumun devam etmesine engel olunmadığı takdirde kişinin davranışsal, duygusal, sosyal ve akademik olarak olumsuz etkilenmesi söz konusudur.
Fotoğraf: Instagram
Bağımlığın temelinde ise ruhsal boşluğun doldurulması bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında öz güven sorunu yaşayan, sosyallikten uzak, kendini değerli ve yeterli hissetmek isteyen, bu oyuncaklarla dikkat çekip görülmeye çalışan çocuklar olduğunu söylemek mümkündür. Sürekli bir şeylerle meşgul olma çabası; anda kalamamak ve düşünmekten kaçınmak olarak yorumlanabilir.
Uzman Klinik Psikolog & Pedagog Gülşah Öztürk Erten, çocukların merak ve keşif duygularıyla bitmek bilmeyen bir enerji potansiyeliyle dünyaya geldiklerini belirtiyor. Buna rağmen neler oluyor da bu enerjilerini kullanamıyorlar? Değişen hayat tarzının ve ebeveyn tutumunun etkisi burada oldukça fazladır.
Erken çocukluk dönemi, kişiliğin büyük kısmının şekillendiği bir dönemdir. Çocukların gerçeklik algısının, yerine ve duruma göre hareket etme, problem çözme becerilerini sağlayan ego gelişimi, bu dönemde oluşur. Dürtü kontrolü ve erteleme kapasitesi de ego ile ilişkilidir. 0-6 yaş arasında ebeveynin beklenti ve davranışları egonun şekillenmesinde son derece önemlidir. Bu yaş döneminde ebeveynlerin çocuğu hayata hazırlarken kazandırması gereken becerilerin başında gerçeklik ilkesi ve buna uyum gösterebilme kabiliyeti gelmektedir.
[fotogaleri=2515,2160,1178]
Ebeveynliğin ilk on iki ayında bilmek isteyeceklerinize yanıt olarak hazırlanmış bir kitap. Anne babaların bebeğin ilk aylarındaki gelişimini takip edebilecekleri ve karşılaşabilecekleri sorunları ele alan bilgilerle dolu.
Ebeveynlerinetkin dinleme becerisi ile çocuklarını nasıl dinleyeceklerini, çocuklarının kabul edilemeyecek davranışlarla nasıl baş edeceklerini ve çatışma çözme yöntemlerinin anlatıldığı faydalı bir eser.
Alışılmış çocuk gelişim kitaplarından farklı okurla konuşan, dertleşen, tekrar okunan bir kaynak olarak tarif edilen kitap doğru iletişim kurmak üzerine yazılmıştır.
Huysuzluk, kardeş kavgaları, okula geç kalma, ev ödevi sorunları gibi sorunlar için uygulanabilecek metodları ve pozitif çocuklar yetiştirmenin mümkün olduğunu anlatan bir kitap.
Ebeveynlerin hayatını zora sokan çocuk davranışlarının ardında onların gelişen beyinlerinin sorumlu olduğunu, onlara yardımcı olduğunuz takdirde kaosun azalacağını söyleyen ve tavsiyelerin olduğu bir kitap.
Doğal ebeveynliğin nasıl olduğu, anne bebek arasında güvenli bağlanmanın nasıl kurulacağı, bebeğe nasıl yaklaşılması gerektiğiyle ilgili bilgilerin olduğu faydalı bir eser.
Değerli bir çok bilginin olduğu kitapta 2 ile 8 yaş arasındaki dönemi anlatıp, ceza yerine kullanılabilecek yöntemlerden bahsediyor.
Çocukların güvende hissedebilmeleri için sınırlara ihtiyaçları vardır. MacKenzie'nin rehberliğinde ebeveynler çocukların nasıl kuralları ve sorun çözme becerilerini öğreneceğini keşfedebilirler.
Tüm dünyada ebeveyn çocuk iletişimini güçlendirmek için yazılmış en iyi kitaplar arasında yer alan bir eser.Tehditlere, rüşvetlere, alaylara ve cezalandırmalara başvurmadan çocukların nasıl eğitileceğini ve çocukların duygularını anlamayı öğretiyor.
Otizm, Asperger Sendromu, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi özel gereksinimi olan çocuğa karşı ebeveynlerin neler yapabileceklerini, onları nasıl doğru yönlendirebileceklerini anlatan bir kitap.
Ebeveynliğin ilk on iki ayında bilmek isteyeceklerinize yanıt olarak hazırlanmış bir kitap. Anne babaların bebeğin ilk aylarındaki gelişimini takip edebilecekleri ve karşılaşabilecekleri sorunları ele alan bilgilerle dolu.
Ebeveynlerinetkin dinleme becerisi ile çocuklarını nasıl dinleyeceklerini, çocuklarının kabul edilemeyecek davranışlarla nasıl baş edeceklerini ve çatışma çözme yöntemlerinin anlatıldığı faydalı bir eser.
Alışılmış çocuk gelişim kitaplarından farklı okurla konuşan, dertleşen, tekrar okunan bir kaynak olarak tarif edilen kitap doğru iletişim kurmak üzerine yazılmıştır.
Bununla birlikte boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri çocuğun yaşına, kişiliğine, adaptasyon becerisine, problemlerle baş etme gücüne ve çevresinde sosyal destek sağlayabilecek kişilerin olmasına bağlı olarak da değişkenlik göstermektedir. Ayrıca bu dönemde ebeveynlerin kendi duygularını ne kadar kontrol edebildikleri ve sürece ne kadar hazır oldukları, çocukların sürece hazırlanması açısından son derece önemlidir. Uzman Klinik Psikolog & Pedagog Gülşah Öztürk Erten, çocukların boşanma sürecini sorunsuz atlatabilmeleri için, ebeveynlerin dikkat etmesi gereken belli başlı davranışları anlatıyor.
Eşler boşanma kararı aldıklarında ertelemeden bu kararı çocuklara açıklamalıdır. Süreç uzadıkça çocuklar bu kararı başkalarından duyabilir ya da hayatlarındaki değişimi fark edebilirler. Bunun sonucunda ebeveyne duyulan güvenin yitirilmesi söz konusu olabilir.
Boşanma sürecinin sonunda yaşanacak belirsizlik mümkün olduğunca kısa sürmelidir. Bilinmezlik çocuklar için korkutucu olacaktır. Çocukların bu süreç içinde en çok duymaya ihtiyaçları olan konular bundan sonra hayatlarında nasıl değişiklik olacağı, kiminle yaşayacağı, nerede kalacağı, hangi okula devam edeceği ve diğer ebeveynle ilişkisinin nasıl devam edeceğidir.
Boşanma kararı verildiğinde özellikle okul öncesi dönemde olan çocuklar, bulundukları gelişim dönemi özelliği olarak bu duruma kendilerinin sebep olduğu gibi bir çıkarım yapabilirler. Bu kararda çocuğun rolü olmadığı açık bir şekilde ifade edilmelidir.
Boşanma sürecinde özellikle yaşları küçük olan çocukların durumu anlayamayacaklarını düşünen ebeveynler gerçek olmayan açıklamalarda bulunabilirler. Bütün yaş dönemindeki çocuklar değişimi hissederler ancak küçük yaşta ifade etme becerileri gelişmemiştir. Çocuğun yaş düzeyine uygun olarak her zaman durum kısa ve net bir şekilde açıklanmalıdır.
Süreç içerisinde aileler çocuğun kendini ve duygularını ifade etmesi için cesaretlendirmelidir. Paylaşılmayan duygular çocuk için ağır bir yük olacaktır.
Çocukların yoğun hissettiği duygulardan biri de kızgınlıktır. Bunun değişime verilen doğal bir tepki olduğu bilinmelidir. Çocuğun kendini güvende hissetmesi ve anlaşıldığını görmesi faydalı olacaktır.
Boşanmanın eşler arasında olduğu ve çocuğun ebeveyne olan ihtiyacının devam ettiği unutulmamalıdır. Çocuğun diğer ebeveyn ile ilişkisinde eşlerin birbirini desteklemesi son derece önemlidir.
Süreç içerisinde yaşanan tartışma ve fikir ayrılıklarında çocuğa hakemlik görevi verilmemelidir. Çocuk taraf olmak zorunda kalmamalı ve diğer ebeveyne karşı suçluluk hissetmemelidir.
Bazı konular sadece eşler tarafından bilinmeli ve çözüme kavuşturulmalıdır. Çocuğun hayatını doğrudan ilgilendirmeyen detaylar çocukla konuşulmamalıdır.
Ebeveynler çocuklarına karşı suçluluk duygusu yaşayarak bunun sonucunda abartı hediye ya da vaatlerde bulunabilmektedirler. Ancak bu tür davranışlar çocuğu yeni hayatına hazırlamak yerine sorunun ertelenmesine sebep olacaktır.
[fotogaleri=2862,2614,1132]
Bununla birlikte boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri çocuğun yaşına, kişiliğine, adaptasyon becerisine, problemlerle baş etme gücüne ve çevresinde sosyal destek sağlayabilecek kişilerin olmasına bağlı olarak da değişkenlik göstermektedir. Ayrıca bu dönemde ebeveynlerin kendi duygularını ne kadar kontrol edebildikleri ve sürece ne kadar hazır oldukları, çocukların sürece hazırlanması açısından son derece önemlidir. Uzman Klinik Psikolog & Pedagog Gülşah Öztürk Erten, çocukların boşanma sürecini sorunsuz atlatabilmeleri için, ebeveynlerin dikkat etmesi gereken belli başlı davranışları anlatıyor.
Eşler boşanma kararı aldıklarında ertelemeden bu kararı çocuklara açıklamalıdır. Süreç uzadıkça çocuklar bu kararı başkalarından duyabilir ya da hayatlarındaki değişimi fark edebilirler. Bunun sonucunda ebeveyne duyulan güvenin yitirilmesi söz konusu olabilir.
Boşanma sürecinin sonunda yaşanacak belirsizlik mümkün olduğunca kısa sürmelidir. Bilinmezlik çocuklar için korkutucu olacaktır. Çocukların bu süreç içinde en çok duymaya ihtiyaçları olan konular bundan sonra hayatlarında nasıl değişiklik olacağı, kiminle yaşayacağı, nerede kalacağı, hangi okula devam edeceği ve diğer ebeveynle ilişkisinin nasıl devam edeceğidir.
Henüz psikolojik olgunluk süreçlerini tamamlamamış çocuklar hayatlarını sınırlandırıp düzen sağlayacak ebeveynlere gereksinim duyacaklardır. Özellikle 2-3 yaşından sonra çocuklar kendi hayatlarında hakimiyet kazanmaya başlamalarıyla birlikte ısrarcı isteklerde bulunurlar. Bu dönemde ebeveynler çocuklarının gelişim özelliklerine uygun kurallarla onları hayata hazırlamalıdır.
Etkili hayır diyebilmek ancak muhtemel krizleri önceden belirleyip bunlara yönelik kural ve sınır koymakla mümkün olacaktır.
Çocuğunuzun sağlıklı gelişimi ve aileniz için olmazsa olmaz kurallarınızı belirleyin. Unutmayın çok uzun kurallar listesi henüz otokontrolünü sağlamaya başlamamış okul öncesi dönemi çocuklar için başarması güç hedefler olacaktır.
3-6 yaş dönemindeki çocuklarda isteklerini erteleme ve bekletme kapasiteleri çok sınırlıdır. Bu yaş dönemi için kurallar belirlenirken bu süreler dikkate alınmalı, çocuğun kapasitesinin üzerinde beklentilere girilmemelidir.
Genel olarak çocuklar her kuralı, sınırların nerede başlayıp bittiğini öğrenmek için test ederler. Her defasında aynı tutarlılığın tüm aile bireyleri tarafından gösterilmesi gerekmektedir.
Kısa ve net kurallar anlaşılır olacaktır. Kendisinden hangi durumda ne beklediğinizi özellikle belirtmeniz mesajın doğru olarak anlaşılmasını sağlayacaktır.
Zaman zaman teşvik için ödül kullanılabilir. Ancak dikkatli kullanılmalı ve rüşvete dönmemelidir.
Kuralları deldiğinde sonucunu yaşaması, kuralların geçerliliğini kavraması için önemlidir.
Erken yaş dönemindeki çocuklar sık sık tekrarlara ihtiyaç duyarlar. Kriz yaşanmaması için küçük hatırlatmalar işe yarayacaktır. Örneğin tek bir oyuncak alma kuralı, oyuncakçıda birden fazla oyuncak almak istediğinde değil evden çıkmadan hatırlatılmalıdır.
Hayır derken otoriter bir tutumla çocukta baskı oluşturmak yerine alternatif sunmak daha etkili bir yöntem olacaktır.
Çocuklar ailelerin ağzından çıkan sözler yerine gözlerine bakarak en doğru mesajı alacakları unutulmamalıdır. Sizin ev dışı ortamlardaki tedirginliğiniz, kuralların delinebileceği mesajını verebilir. Sakin ve kararlı duruşunuz son derece önemlidir.
Çocuklara davranış kazandırırken olumlu davranışların görülüp takdir edilmesi, olumsuz davranışı engellemeye çalışmaktan çok daha etkili olacaktır.
Her çocuğun farklı bir kişiliği olduğu ve kuralların çocuklarla otorite savaşı haline getirilmemesi gerektiği unutulmamalıdır. Çocuklarınızla aranızdaki güvenli ve sıcak bağın korunması için gerektiğinde kuralları esnetebilmelisiniz.
Henüz psikolojik olgunluk süreçlerini tamamlamamış çocuklar hayatlarını sınırlandırıp düzen sağlayacak ebeveynlere gereksinim duyacaklardır. Özellikle 2-3 yaşından sonra çocuklar kendi hayatlarında hakimiyet kazanmaya başlamalarıyla birlikte ısrarcı isteklerde bulunurlar. Bu dönemde ebeveynler çocuklarının gelişim özelliklerine uygun kurallarla onları hayata hazırlamalıdır.
Etkili hayır diyebilmek ancak muhtemel krizleri önceden belirleyip bunlara yönelik kural ve sınır koymakla mümkün olacaktır.
Çocuğunuzun sağlıklı gelişimi ve aileniz için olmazsa olmaz kurallarınızı belirleyin. Unutmayın çok uzun kurallar listesi henüz otokontrolünü sağlamaya başlamamış okul öncesi dönemi çocuklar için başarması güç hedefler olacaktır.
3-6 yaş dönemindeki çocuklarda isteklerini erteleme ve bekletme kapasiteleri çok sınırlıdır. Bu yaş dönemi için kurallar belirlenirken bu süreler dikkate alınmalı, çocuğun kapasitesinin üzerinde beklentilere girilmemelidir.
Yalanın sebeplerine bakıldığında genel olarak yapılan hatayı gizleyerek cezadan kaçmak, yaşanılması muhtemel olumsuz durumdan kurtulmak ya da ilgi çekmek, kısa yoldan istediği şeyi elde etmek gibi nedenler göze çarpar. Gelişim dönemleri ele alındığında ise yalanın tanımı ve içeriği değişir.
Çocukların dil gelişimi ve bilişsel gelişimi göz önüne alındığında 3-4 yaşlarında gerçek olmayan, hikâye diyebileceğimiz birçok konu üretmeleri kaçınılmazdır. Bazen bu hikâyelere hayali arkadaşlar da eklenir. Bu dönemde hayal ile gerçek arasındaki sınır henüz net olarak oluşmamıştır. Bunları yalan olarak adlandırmak doğru olmasa da atılacak önemli adımlar vardır. Anne babalar çocuğun anlattığı bu hikâyeleri ilgi ile dinlerken bir taraftan da bunların güzel birer masal olduğu, gerçek olmadığı vurgusunu yapılmalıdır.
Çocuklar 6-7 yaşlarından itibaren hayal ile gerçek arasında ki ayrımı daha net fark edebilirler. Bir önceki dönemde görülen hikâyeler daha çok amaçlı olarak söylenmeye başlamıştır. Genellikle ilk amaçları da ebeveynlerini mutlu etmeye yöneliktir.
8-9 yaş civarında ise sol beyin gelişiminin etkisiyle neden sonuç ilişkisi kurulur, doğru ile yanlış ayrımı yapılır ve yalanla gerçek arasındaki fark kavranır.
Ergenlik dönemine gelindiğinde ise yalanlar çocukluk döneminde görülenler kadar masum olarak ele alınmaz. Muhtemel bir sorunun habercisi olarak değerlendirilir.