Trenden inenler

Gülçin TELCİ
Haberin Devamı

Bazı istifalar yüreklidir, bazı istifaların arkasından ise çatlak sesler çıkar. Kamuoyu ise çoğunluka oyuna gelmez, gelmiş gibi davranır. İstifanın arkasındaki ‘‘vatan, millet, Sakarya’’ laflarını yemez. Zaten o şahısla ilgili belli bir fikri vardır. Gerisi lafı güzafdır. Kimin milletini sevdiği daha önceki icraatlarından bellidir. DTP'deki iki istifanın arkasında da başka dümenler olduğunu düşünüyordum. Maalesef öyle çıktı.

Gürcan Dağdaş, Aydın Menderes'in politikaya ‘‘hediye’’ ettiği isimlerden biri. Kars doğumlu olan Dağdaş, amcası Demokrat Parti'nin eski Tarım Bakanlarından Bahri Dağdaş sayesinde Menderesler'le yakın ilişki içine girdi.

DTP'ye geçerken ‘‘Yuvama döndüm. Bu karardan önce çok düşündüm. Vicdan muhasebemi yaptım. Ama zor karardı’’ dedi ve ‘‘1946 DP'sinin 1997 versiyonu DTP dir. Bu tren yola çıktı. Her geçtiği yerden yeni yolcu alacak’’ demesine rağmen trenden ilk inen yolcu oldu. Arkasından Ufuk Söylemez de trenden indi. Trene şimdilik sadece Hasan Peker bindi. Peker'in Emlakbank ve Halkbank'a olan borçları da bir kompartımana yüklendi.

SÖYLEMEZ'İN İSTİFASI

Ufuk Söylemez ile aramız hiçbir zaman iyi olmadı. Ama Ufuk Bey'in bir yanını çok beğendim. Aleyhinde de yazsam gene beni ikna etmek için zaman ayırır ve çok kibar davranır. Kendisinin parti içindeki hızlı yükselişine bir türlü akıl sır erdirememiştim. Özer Bey'e çok yakınken istifa etmesine de öyle. Bana göre DTP'de olanları belli makamlara iletmek üzere bir misyonu vardı. Misyonunu ya tamamladı ya tamamlayamadan istifa etti.

Yalnız yakından bildiğim, Ufuk Bey'in bazı tayinlere gücünün yetmemesinden çok rahatsız olması ve eskiden beri çok yakın olduğu bir holdingin işini tüm diretmelere rağmen halledememesi. Zaten geçtiğimiz hafta bu holdingin patronu yurtdışındayken telefon ederek ‘‘Ben bunlara sözümü geçiremiyorum istifa edeceğim’’ demesinden 48 saat sonra istifa etmesi gibi. Holding patronunun yakın dostu Özer bey de zaten bu istifaya olumlu yanıt verdi...

Ufuk Söylemez iki ay önce haklarında dosyalar olan Emlakbank genel müdürlerini şimdiki Genel Müdür Fatih Eken ile birlikte Beykoz'da bir lokantaya davet eder. Eken, Anayol Hükümeti sırasında Emlakbank Teftiş Kurulu'ndaydı ve o zaman başlatılan soruşturmaları genel müdürlüğü sırasında da devam ettiriyordu. Söylemez yemekte ‘‘15 Aralık'tan sonra DTP dağılacak. Yanlış ata oynamayın. Bizim aleyhimize hareket etme. Sonra sonun olur.’’ dedi. Bu yemek Eken üzerinde oldukça etkili oldu ve dosyalar yavaş yavaş hasıraltı edilmeye başlandı. Hazine Müşteşarlığı'na Cüneyt Sel'in gelmesi için yaptığı kulis de son anda kapıdan döndü. Çaresiz kalan Ufuk Bey de ‘‘ufkunu’’ başka şekilde açmak için yola düştü. Söylemez'e ‘‘iyi şanslar’’ diliyorum.

Sedat Simavi Ödülü

ve Sedat Ergin

SEDAT Ergin, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin gazetecilik dalında kazandığı Sedat Simavi Ödülü'nü alırken çok heyecanlandım. Kolay değil 17 senedir arkadaşım olan Sedat Ergin en sevdiğim meslektaşlarımdan biridir. Babıali'ye girdiğim günlerde Cumhuriyet Gazetesi'nin Ankara'da dış politika muhabiriydi. Milliyet Gazetesi yazarı Yalçın Doğan da, onun Ankara temsilcisiydi. Onunla tanıştığımız gün arkadaş olduk ve hâlâ da nazar değmesin öyleyiz. Sedat, Cumhuriyet'ten Hürriyet Gazetesi'ne transfer olduğu zaman Babıali'de yer yerinden oynamıştı. Hürriyet, onu Amerika temsilcisi yaptı. O günlerin Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni olan Hasan Cemal de, hasseten olacak hemen aynı gazetede Sedat'ın rakibi Ufuk Güldemir'i Washington'a tayin etti. (Nerede o güzel transfer dedikoduları!).

Ben, Sedat'la aynı gün Hürriyet Grubu'nda çalışmaya başlamıştım. Amerika'ya gideceği gün havaalanından onu geçirmemizi istemedi. Hürriyet'in Cağaloğlu binasının kapısında vedalaştık. Amerika'dan fırtına gibi haberleri gelmeye başladı. Sedat, biraz uzun yazar. O günlerin Genel Yayın Müdürü, rahmetli Çetin Emeç haberlerini çok beğenir, kısaltırken çok zorlanırdı. Hatta sayesinde Türk- Amerikan ilişkileri yakında bozulacak demeye başlamıştık. Altı yıl ABD'de kaldıktan sonra Ertuğrul Özkök, onu Ankara Temsilcisi olarak atadı...

KEDİ, GİTAR VE CANAN

Vazgeçemedikleri; kedileri, gitarları ve sevgili eşi Doçent Dr. Canan. İtiraf etmeliyim ki, ‘‘Kedi’’ haberlerini hem Özkök'ün, hem de Ergin'in gözüne girmek için yazdım. Özkök, kedilerle ilgili yazılarımı hiç tebrik etmedi ama Sedat hiçbirini atlamadı. Özkök şımarmamı hiç istemez. Bu sene gecesini gündüze katarak yayınladığı MGK ile ilgili belgesel nitelikteki ‘‘Fırtına Dosyası’’ adlı araştırma dizisiyle, Sedat Simavi Ödülü'nü gerçekten hak etmişti. Çizgisi, tutarlılığı ve disiplini başarılarındaki önemli ayrıcalıklar. Ben eski günleri yazınca aklıma eski şefi Yalçın Doğan'ı aramak geldi. İşte Sedat'la ilgili Yalçın Doğan'ın sözleri:

‘‘Bir haberi nüansları ile işler. Sanki dışışlerinde diplomatik müzakere yürütüyormuş gibi yazar. Kısaca kripto yazar gibi. Onun için de zaman zaman haberinin sonunu getirmeden sayfayı daktilosundan çektiğim çok olmuştur. Uzun uzun düşünür yazar, yazdığını 20 defa düzeltir. Titizliği ve berrak kafası, araştırıcılığı meslekdaşlarına güzel bir örnektir. Ona hep 'ilk kalıpları kaçıracaksın' derdim. Bu nedenle zaman zaman aramızda gergin anlar olmuştur. Şimdi onlara gülüp geçiyoruz. Ödül kazandığı dizisi yayınlandığı ilk gün kendisini arayarak kutladım. Çünkü, Türkiye'de 28 Şubat ile birlikte yaşanan dönüşümün perde arkasını çok iyi anlatıyordu.’’

Sedat Simavi ödülü her gazetecinin en büyük hayalidir. Sedat bu hayali gerçekleştirmeyi hak etmişti. Sedat, Başbakan Yılmaz'la aynı gün doğdu. 6 Kasım. Yani, burcu Demirel, Erbakan ve Yılmaz gibi akrep. Aslında gizli akrep burcu olan eski bir başbakanımız daha var; Tansu Çiller. Gerçek nüfusundaki doğum gününe göre akrep burcu. Yaşını küçültürken tercih ettiği burç ise ikizler. Bu burcun özelliklerini ise hep beraber tanıdık. Benim yükselen burcum da akrep olduğu için ben rahatım. Siz düşünün.

Yazarın Tüm Yazıları