Paylaş
Osmanlı uzmanı da oldum
Gazetedeki odamda tam beş yıldan beri devam eden gerginlik çok şükür bitti. Bu beş yıl boyunca kitap yazmakla meşgul olan Murat'ın bütün huysuzluğu üzerindeydi. Ne zaman bir şey soracak olsam tersliyor, cevap vermiyor, sonra ‘‘Sen bu işlerden anlamazsın’’ diye bağırıyordu. Neyse ki geçen hafta kitabını bitirdi, piyasaya verdi ve beş yıl önceki sevecen haline geldi. Hele kitabı bir kaç günde, bir kaç bin satınca daha da mutlu oldu ve mutluluğu oranında eski neşesi ve nezaketi de arttı.
Bense kara kara düşünmeye başladım. Murat'ın kitabının adı ‘‘Şahbaba’’ydı. Son Osmanlı Padişahı Sultan Vahdettin'in hayatını yazmıştı ve tam 679 sayfaydı. Beni kitabından imtihan edeceğini çok iyi biliyordum. Konu ekonomi olsa, örneğin bankacılardan, ihale mafyasından, holding sahiplerinden bahsetse sorun değildi, bir defada okuyup ezberler, hatta eksik yerlerini bile bulurdum. Ama yüz küsur yıl önce yaşamış paşalardan, sadrazamlardan söz ediyordu. O isimleri nasıl ezberleyeceğimi, kara kara düşünürken, padişahın torunları olan birbirinden güzel sultanları hatırladım. Neslişah Sultan'ın, rahmetli Hanzade Sultan'ın, Kuşadası'ndaki Hümeyra Hanımsultan'ın zerafetleri gözümün önüne geldi.
TABUT HACİZDE KALMIŞ
Önceki yaz bir gece benim evdeki davete katılma ricamı kabul eden Neslişah ve Hanzade sultanların salona girişleri sırasında nefeslerin tutuluşunu hatırladım ve ‘‘Vahdettin ne de olsa tanıdığım bu hoş insanların büyükbabasıymış. Demek ki kitabı okurken zorlanmayacağım’’ diye düşündüm ve okumaya başladım. Kitabın dilinin su gibi akıcı olduğunu görünce biraz teselli buldum ve 679 sayfayı üç günde bitirdim. Yani kendi rekorumu kırdım.
Şimdi tarihimizin son dönemini iyi bilmenin ve Murat'ın soracaklarına cevap verebilecek olmanın huzuru içindeyim. Padişah'ın kızının ilk sayfada yer alan ifadeleri beni çok duygulandırdı. Sabiha Sultan ‘‘İmparatorluk ayrı bir devirdi, fakat o da Türk'ün idi, bugünkü Cumhuriyet de Türk'ün malıdır’’ diyor, ‘‘Ben aileme kanımla olduğu kadar ızdırabımla da bağlıyım’’ diye yazıyordu. Ama en fazla duygulandığım yer, Padişah'ın cenazesinin borçları yüzünden haczedilmesi ve tabutunun tam bir ay hacizde kalması oldu. Vahdettin, ‘‘İstanbul'u terkederken devlete ait olan ve benim için çok büyük kıymet taşıyan eşyaları yanıma almayı düşünmedim. Bu yüzden yabancı bir memlekette beş parasız, yüzüstü ve ızdırap içinde kaldım’’ diyordu. Örtülü ödeneğimizi baba mirası gibi har vurup harman savuran bayan başbakanımızın kulakları çınlasın. İhale mafyası ile işbirliğine aracı olan milletvekillerinin ar damarları çatlasın.
İşte Başbakan adaylarımız
Kulislerdeki Başbakan adayları Kaya Erdem, Hikmet Çetin, İsmet Sezgin, Yalım Erez, Emre Gönensay ve Sümer Oral. Yalım Erez hemen kollarını sıvamış ve öne geçmiş. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ndeki gücünü bildiği için müjdeyi vermiş: ‘‘Ben başbakan adayıyım.’’
Van doğumlu Muğla milletvekili Erez, Tansu Hanım'a başbakanlığı layık görüp Demirel'i kızdırmak pahasına Tansu'nun DYP'nin Genel Başkanı seçilmesinde rol aldı. Hem Anayol'un, hem Refahyol'un hem de Anasol-D'nin Sanayi Bakanı (Bağımsız). İnsan ilişkileri süperdir. TÜSİAD'a hakaretleri hâlâ akıllardadır. Kurt politikacı, sonunda içindeki arzuyu açığa çıkardı. Başbakan Yılmaz'la aynı gün doğan, akrep burcundan Erez, meğerse Başbakanlığa gönül verenlerdenmiş.
KAYA ERDEM:
Özal'ın çok güvendiği Erdem'in ismi her siyasi boşlukta başbakan adayı olarak anılır. Çok efendidir. Ama yaşı da hayli geçkindir.
HİKMET ÇETİN:
Solun vazgeçilmez isimlerinden biridir. Yumuşak başlılığı, herkeze mavi boncuk dağıtmasıyla tanınır. Meclis soygununda gerekeni yapmadığı için çok eleştiriye uğradı. Lice'li olup Diyarbakır'lı zenginlerin (Ceylanlar, Toprak, Tatlıcılar, hanım mütahitimiz Nadire İçkale, Süleyman Demir) tarafından desteklenmektedir. Eşinin zaman zaman ‘‘Ben kimin karısıyım biliyormusunuz?’’ havası, ‘‘İstikbalde kocası başbakan olursa kimbilir nasıl hava atar?’’ sorusunu aklımıza getiriyor.
İSMET SEZGİN:
Baba'nın Genel Başkan adayı idi. Ailesi Tunceli Dersim'den Aydın'a göç etti. Aydın Milletvekili Sezgin, yumuşak huyludur, ama hayli yaşlıdır. İçişleri Bakanı oldu, ama başarısızdı. Milli Savunma Bakanlığı'nda da Savunma Sanayi Müsteşarı Yalçın Burçak'ın yörüngesine girdiği için eleştirililyor.
EMRE GÖNENSAY:
Demirel'in sağ kolu idi, sonra da Tansu'nun oldu. Bugün Bakü-Ceyhan'ı sıkıntıya sokan Bakü-Süpsa kararında onun da sorumluluğu var. Tansu'nun Refahyol'unu içine sindiremedi istifa etti. Anap'tan transfer teklifini kabul etmeyince Dışışleri Bakanı olma kısmetini kaçırdı. Aklında hep başbakan olma arzusu oldu, pusuda beklemeyi tercih etti.
SÜMER ORAL:
Baba'nın en yakınlarından. Refahyol Hükümeti'ni içine sindirmediği için Demirel'in izni ile ANAP'a geçti. Karısı sayesinde güçlü kişilerle akrabalık bağları var. Çok efendi ve birikimli. Ah keşke karısının erkek kardeşi çok yaramaz olmasa. Kayınbirader, ünlü dolandırıcılardan Orhan Aslıtürk. Aslıtürk'ün eşi ise Interpol tarafından aranan eski Şişli Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk. Orhan Aslıtürk'ü Demirel (Egebank'ı alan Şevket Demirel ve oğlu Murat) Ailesi o kadar benimsemişki, sahibi olduğu Demsa'ya ortak olarak almışlar. Bu bilgi gazetede sütunumda işlenince, ertesi hafta ‘‘ortaklık bitti’’ diye öğrendik. Sümer Oral bu sene herkese mavi boncuk vermek için dört kişilik bir şahit listesi yaptı. Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakan Mesut Yılmaz, Meclis Başkanı Hikmet Çetin ve yanılmıyorsam eski Cumhurbaşkanı Evren. Evet Sümer Oral'ın kızı çok şanslıydı. Demirel acaba yarı başkanlığı halledebilecek mi? Yakında herşey anlaşılacak.
Ben şimdi Apo'nun yakalanışını kutluyorum. Artık çok mutluyum.
Paylaş