Nazmiye Demirel’e mektupSevgili Nazmiye Hanımefendiciğim, dün sabaha karşı balkondan gelen garip bir sesle ‘‘hayırdır inşallah’’ diyerek uyanıverdim. İyi ki de uyanmışım. Balkonda bir beyaz güvercin, ağzında senin antetli zarfınla beni bekliyor. Hemen içeri buyur ettim. Gagasından zarfını aldım. Karnını doyurdum ve sana vereceğim küçük hediyeyi ona teslim ettim ve sana geri yolladım.Mektubunuzda hatırımı soruyorsunuz. Eksik olmayın giderek iyleşiyorum. Benim iyleşmemin seyri mehter takımı gibi. İki ileri bir geri. Tam herşey iyi giderken bir tökezleme oluyor, sonra herşey iyi gidiyor.Neşem yerinde. Sadece haber sıkıntısı çekmeye başladım. Gazeteciliğin önemli şartlarından biri olan hızlı haber akışının hızına yetişememeye başladım.Nazmiye Hanım, eşinizin politik zekasına, daha doğrusu dehasına oldum olası hayranımdır. Yalım Erez'i seçişindeki incelik müthiş. Tansu Hanım'ı Meclis'in içinde en çok kızdıracak isim Erez. Son günlerde Tansu Hanım'ın en sık görüştüğü siyasinin Baykal olduğunu yazmışsınız. Size bir sırımı açıklayayım mı? Ben Baykıl... Ay pardon Baykal'la Tansu Hanım'ı karakter olarak tek yumurta ikizleri kadar birbirlerine benzetiyorum. Hatta yakın bir arkadaşım, geçen akşam Baykal için, ‘‘Tansu Hanım'ın erkeği’’ tanımını kullandı.İKİ AKREPSize bir soru soracağım. Siz Yalım Bey'le Mesut Bey'in müşterek nesi var biliyormusunuz? Ben biliyorum. İkisi de akrep burcu ve 6 Kasım'da doğmuşlar. Yani Yalım Erez 6 Kasım 1944'de doğmuş üç yıl sonra Güzide Hanım Mesut Bey'i dünyaya getirivermiş. Bir kaç yıl sonra da Ankara büromuzdan Sedat Ergin onlarla ayni gün doğmuş.Türkiye'de akrep burcunu en iyi bilen kişi olduğunuz bilinir. Yalım Erez, Mesut Yılmaz ile başbakan olduktan sonra da iyi geçinir mi, yoksa araları açılır mı? Bana soruyorsanız Mesut Bey, Yalım Bey'i Tansu Hanım'ı kızdırmak için destekledi ve hayatının hatasını yaptı. Çünkü Yalım Bey çok kurnaz. Doğululuktan gelen kültürü sayesinde doğuştan kurnaz. Süleyman Bey bu konuda ne düşünüyor çok merak ediyorum.Geçenlerde sizin kısmetinize bir fal kapattım. Fincanda‘‘A.Ş.’’ harfi çıktı. Etrafı çok sıkıntılıydı. Yoksa üzüldüğü bir şey mi var? Serdar Turgut'u hiç okumam. Ama geçenlerde bütün TV kanalları onun yazısından bahsedince hemen yazılarını buldum ve okudum. Yazısının gır gır olduğunu anlamayan zeka özürlü bir Cumhuriyet Halk Partili bunu soru önergesi olarak Meclis'e götürmüş.Ben buna gülerken arkadaşlarımdan biri, ‘‘O da bir şey mi? Geçen yıl Gani Müjde hayali bir diyalog yazar. Diyalogun kahramanları ‘rap rap paşa' Doğan Güreş'le çevre bakanımız İmren Aykut'tur. Doğan Güreş hemen avukatını arar. İmren Hanım'a iki dava birden açar’’ dedi.Bunun üzerine İmren Hanım’ı ‘‘davaları kazandığınızı öğrendim doğru mu?’’ diye aradım. Kendisi evde yoktu. Bana telefon edecek. O zaman size sonuçları öğrenir yazarım. Bu sene yılbaşında ne yapıyorsunuz? Ankara'ya gelirsem Köşk'te bir bardak şampanyanızı içer, sizleri iki yanağınızdan öperim. Gelemezsem de siz 12'de benim için bir yudum şampanya içiverin.Ay pardon bu sene yılbaşı Ramazan'a denk geldi. Sizlere iyi ramazanlar ve iyi seneler efendim.Otobüsteki bakanErsin Taranoğlu, Orman Bakanlığı görevine geldiğinden bu yana, bazen spor elbiselerini giyip kendi otomobili ile pazara gitti, bazen de Kızılay'da vitrin dolaştı... Bunları yaparken medyatik tavırlar göstermemeye de gayret etti.Taranoğlu, hükümet güvenoyu ile düştükten sonra bu tavrını daha fazla göstermeye kalkınca başına gelmedik iş kalmadı.Bir dost sohbetinde aktardığına göre, bir süre önce makam otomobili ile seçim bölgesi Sakarya'ya gider. Ancak şoförünü ve makam otomobilini tutmaz, Ankara'ya gönderir.İki gün sonra Başkent'e otobüsle dönmeye karar verir.Ankara'ya kalkmak üzere olan otobüsten bilet alır. Bilet satıcısı kendisine, otobüsün en arkasındaki beşli sıranın ilk numarasını verir.Gazetelerini koltuğunun altına alıp otobüse biner ve okumaya başlar.Bu sırada yanına gelen otobüs muavini ile aralarında şu konuşma geçer:- Seni gözüm bir yerlerden ısırıyor. Ne iş yaparsın?- Mühendisim...- Yok yok, senin adın ne?- Ersin...- Allah Allah. Yahu senin soyadın ne?- Taranoğlu...- Şimdi, bir de 'Ben bakanım' diyeceksin değil mi?... - Evet Orman Bakanıyım..- Haydi be sen de... Beni kafaya alma, işim var gücüm var. - Niye öyle birşey yapayım arkadaş. Sana yalan borcum mu var?...- Yahu git.. Bakan olan, burada mı oturur? Öndeki koltukta yer alır...Muavin içinde bir kuşku kalmış olacak ki, kalkar şoförün yanına gider. Aralarında kısa bir konuşma geçer. Şoför yaylı koltuğunundan hafifce kalkar gibi yapıp, dikiz aynasından arkayı keser...Otobüs Bolu'daki dinlenme tesislerine geldiğinde şoför yanına yaklaşır, yemeği birlikte yemeyi teklif eder. Taranoğlu, kabul eder aralarında sohbet başlar. Şoför karşısındakinin gerçekten Bakan olduğuna kanaat getirdiğinde muavinini yanına çağırır.- Oğlum bak doğruymuş. Karşındaki bakan, bakan. Otobüsümüzü bir bakan şereflendirdi, makam şoförüyüz bugüne bugün be oğlum...Muavin alt dudağını hafif öne doğru çıkarır, gözlerini kısıp, yana eğdiği başını hafif hafif sallayıp ekler: - Seni de sonunda kafaya aldı ha...SONRA DA DOLMUŞLATaranoğlu, Ankara'ya geldiğinde zaman zaman yaptığı gibi Meclis lojmanlarına dolmuşla gitmeye karar verir.Dolmuş hareket eder, Taranoğlu, para vermek için cüzdanını çıkardığında şoför dikiz aynasından bakarak seslenir:- Sayın Bakanım zahmet etmeyin lütfen, sizin paranızı bu bey ödedi... Taranoğlu, parasını ödemek için ısrar eder. Öndeki vatandaş ise almamakta kararlıdır:- Sayın Bakan, diğer arkadaşlarınız da sizin gibi yapsınlar yeter.