Paylaş
Gözümün bebeği, burnumun direğinde sızı Mahir... Çocuklarıma anlatmaya çalıştığım insanlığın ete kemiğe bürünmüş hali Mahir... Annesi Türkan babası Güzel, kardeşi Deniz, tüm akrabalarının, köyünün, arkadaşlarının ve öğretmenlerinin haklı gururu Mahir...
Yaşanan onca olaydan sonra benim hâlâ umudum var çünkü bu ülkede Mahir ve onun gibi nice gençler var...
FELSEFEM ŞU: EYVAH DEMEDEN EYVALLAH DEMEK
◊ Mahir, çok büyük bir başarıya imza attın. Helal olsun sana… Eminim ailenin de bunda emeği büyüktür. Sana verdikleri en büyük tavsiye neydi?
- Mahir Gündoğdu: Teşekkür ederim. Babam “Tek isteğim seni iyi yerlerde görmek istiyorum” dedi. Umarım babamın isteğini yerine getirebilmişimdir. Annem de her zaman “Ne olursan ol asla kişiliğini kaybetme, kendini bozma” dedi.
◊ Sence kişiliğini kaybetme ne demek?
- Mahir: Beni nasıl yetiştirdilerse öyle kalmamı istiyorlar. Ben de onu yapmaya çalışıyorum. Beni hep kötülükten, yalandan, kötü alışkanlıklardan uzak tutmaya çalıştılar.
◊ Yakında İstanbul’a gideceksin. İstanbul ile ilgili en korktuğun ve en sevindiğin şeyleri bana söyler misin?
- Mahir: En sevindiğim şey, artık hayata atılacağım. Bundan sonra hayat başlıyor. En korktuğum şey İstanbul gibi bir yerde beni bozmasınlar. Ortam, çevre beni bozmaz umarım.
◊ Sence senin gibi bir çocuk bozabilirler mi?
- Mahir: Pek düşünmüyorum. Her şey insanın elinde. İnsan bozulabilir de. Kendimi bozmamak için elimden geleni yapacağım. Eyvah demeden eyvallah demeliyim. Bu benim felsefem olmalı.
◊ Şu anda en çok yapmak istediğin şey ne?
- Mahir: Çevremdeki herkes beni tebrik ediyor. Ben de onların bana olan güvenini boşa çıkarmayacağım. Bunun için de daha çok çalışacağım. Başkalarına örnek olabilmek isterim. Herkesin de böyle olmasını dilerim.
HER ZAMAN HERKESİN BİR ADIM İLERİSİNDE OLMAK İSTİYORUM
◊ Baban mühendis ya da doktor olmak istediğini söyledi… Sence hangisine daha yatkınsın?
- Mahir: Mühendis olmayı daha çok istiyorum. Yatkın olduğumu düşünüyorum. Araştırdım da. Keşfetmeyi çok seviyorum. Mühendis olursam da yeni şeyler ele alacağıma ve keşfedeceğime inanıyorum.
◊ Sadece kitap okumak ve dersini çalışmak mı sana bu başarıyı getirdi?
- Mahir: Sadece kitap ve ders çalışmak. Bunun yanında da azmetmek. Ben kendime hedefler koyarak bu seviyeye geldim. Herkese de bunu tavsiye ediyorum. Bunlar başarıyı getiriyor.
◊ Peki, hedeflerin nelerdi?
- Mahir: En iyisi olmaya çalışacağım dedim. Her zaman herkesin bir adım ilerisinde olmaya çalıştım. Tek başıma değildim bu yolda. Ailem ve çevrem bana çok destek oldu. Dedem ve ninemle birlikte kalıyordum. Onların bende emeği çok fazla. Dedem babam, ninem annem gibiydi her zaman. Dedem bana her zaman çevremi doğru tutmamı söylüyordu. Her yönden beni özgür bıraktı. Dedemin disiplini üzerimde etkiliydi.
◊ Dedenden bir şey için izin alamadığın oldu mu?
- Mahir: “Dersini en iyi şekilde çalış ondan sonra serbestsin” derdi. Dersimi çalışıp sonra istediğimi yapardım.
YATILI OKUL NEDİR KİTAPLARDA OKURDUM ŞİMDİ YAŞAYACAĞIM
◊ En çok ne yapardın?
- Mahir: Arkadaşlarımla buluşur oyun oynardık.
◊ Hiç konsere ya da tiyatroya gittin mi?
- Mahir: Hiç gitmedim. Ama ailem sayesinde birkaç kez sinemaya gittim.
◊ İstanbul’da yatılı okuyacaksın. Yatılı okulla ilgili ne düşünüyorsun?
- Mahir: Biraz araştırdım. Yatılı okul hayatının nasıl bir şey olduğunu kitaplarda okudum. Çevremde yatılı okula gidenler de vardı. Aileden ayrı düşmek herkes için kötü bir şey. Kendimi buna alıştırmaya çalışıyorum. Başka çarem yok.
◊ En çok neyi özleyeceksin?
- Mahir: Kardeşimi, ailemi, arkadaşlarımı özleyeceğim.
◊ Kardeşin Deniz’le dertleştiğinizde ona ne gibi şeyler söylersin?
- Mahir: Ona “Ben senin karşında bu başarıyı yakaladım. Bu senin de yapabileceğin bir şey. Mutlaka kendine hedef koy, azmet, beni örnek al ve en iyisini yap” diyorum.
FELSEFE, MACERA OKURUM, ARABESK DİNLERİM
◊ Müzik dinler misin?
- Mahir: Dinlerim ama söyleyemem. Genelde arabesk dinlerim.
◊ Öğretmenlerinle aran nasıldı?
- Mahir: Öğretmenlerimin emeği çok fazla. Fırat Yıldırım ve Suat Yıldız benimle arkadaş gibiydiler. Birsel Tutar ve Bedri Gülcemal Ardıç benim için bir çalışma düzeni oluşturmuşlardı. Bana her zaman çok inandılar. Hasan Koçyiğit ise benim gibi çobanlık yaparak öğretmen olmuş.
Beni her zaman çok iyi anladı ve çok yardımcı oldu. Hepsine bir kez daha teşekkür ederim.
◊ En çok hangi kitapları okumayı seversin?
- Mahir: Küçüklükten beri en çok macera kitapları okumayı severim. Çok fazla felsefi kitaplar okumuyordum.
MAHİR’İN ROBERT KOLEJİ’NE UZANAN HİKAYESİNİ AİLESİ ANLATIYOR…
Gülben Ergen, TEOG şampiyonu olan 15 yaşındaki Mahir Gündoğdu’yu çobanlık yaptığı Tunceli’nin Elmalı Yaylası’nda ziyaret etti ve Mahir’in Robert Koleji’ne uzanan hikayesini ailesinden dinledi.
BİZ YAYLADAYIZ, MERADAYIZ, ONU DEDESİ VE NİNESİ BÜYÜTTÜ
◊ Oğlunuzun Robert Koleji’ni kazanması muhteşem bir olay… Tebrik ederim… Mahir nasıl bir çocuktu?
- Güzel Gündoğdu (Baba): Mahir çok durgun, sessiz ve içe kapanık bir çocuktu. Hiçbir şımarıklığı yoktu. Mahir’in bu başarısında babamın ve annemin payı büyüktür. Biz hayvancılıkla uğraştığımız için genellikle yaz- kış yaylalarda oluyorduk. Mahir okula gittiği için dedesi ve ninesinin yanında kalıyordu. Biz gidip geliyorduk. Yaz tatilinde hep bizim yanımızda oluyordu.
- Türkan Gündoğdu (Anne): Mahir çok sakin bir çocuktu. Çocukken çok hastalanırdı. Sürekli yaylalarda olduğumuz için bronşit olurdu. Mahir için çok seviniyorum. Başarılar diliyorum. Allah utandırmasın bizi. Eşimin annesinin ve babasının emeği çoktur. Biz uzun yıllardır hem yaylalarda, meralardayız. Mahir’le hep onlar ilgilendi.
- Güzel: Babam Mahir’e saatle ders çalışması gerektiğini söylüyordu. Örneğin yarım saat televizyon izliyorsa 1 saat ders çalışması gerekirdi. Babam disiplinliydi.
BİR YAZ İÇİN 42 KİTAP ADI VERDİ SADECE 32’SİNİ BULABİLDİM
◊ Çok çalışkan bir öğrenciydi değil mi?
- Güzel: Çok azimliydi. Sürekli atılım yapıyordu. Benden sürekli ona kitap getirmemi istiyordu. Bana okumak istediği kitapların listesini verirdi. Geçen sene yaz tatilinde 40 kitap okudu. Ben şehre inince “Baba mutlaka şu kitapları getir” derdi. Kendi arkadaşlarıyla da kitaplarını değiştirirdi. Elazığ’a gitmiştim. 42 tane kitap yazmıştı. Bir kırtasiyeye gittim. Ancak 32 tanesini bulabildim. Çoğu da Osmanlı Tarihi üzerineydi. Mahir’e gelince sordum neden hep Osmanlı ağırlıklı kitaplar tercih ettiğini. Bana “Baba sınavda ağırlıklı olarak Osmanlı Tarihi çıkıyor, o yüzden” dedi.
◊ Başka ne gibi kitaplar okumayı severdi?
- Güzel: Normal zamanlarda roman okumayı çok sever.
◊ Yaz tatillerinde o da çobanlık yapıyor muydu?
- Güzel: 5-6 yaşından itibaren bizim işimizi öğrendi. Bu topraklarda yaşayan çocukların kaderidir bu. Hepsi ailelerine yardım eder. Şu anda koyunların yanında Mahir var. Bu işten başka bir gelirimiz yok. Bu imkanlarla çocuklarımızı okutmaya çalışıyoruz. İnşallah ileride Mahir daha da başarılı olur.
SADECE 3 SORUDAN EMİN DEĞİLDİ ANLADIK Kİ 120 SORUNUN TAMAMINI BİLMİŞ
◊ Sonuç açıklandığında ne hissettiniz?
- Güzel: Çok şey hissettik. Çocuğum bana bu umudu vermişti. “Baba ben bunu başaracağım” dedi. İlk sınavda 120 soruda sadece 3 yanlışı vardı. Zaten sınavdan çıktıktan sonra 3 sorudan tedirgin olduğunu söylemişti. İkinci sınavda 120 soruda 120 doğru yaptı.
◊ Gerçekten bravo… Peki, oğlunuz sınava girerken ona ne tavsiye ettiniz?
- Güzel: Kendini rahat hissetmesini, heyecana kapılmamasını, iyi geçmese bile bunun önemli olmadığını söyledim.
ONUN ADINI MAHİR KARDEŞİNİNKİNİ İSE DENİZ KOYDUK
◊ Mahir’in başka kardeşi var mı?
- Güzel: 11 yaşında bir erkek kardeşi var. Bu yıl 6. sınıfa geçti. Adı Deniz. O da yaz tatillerinde çobanlık yapıyor. Onun da dersleri çok iyi. Bu sene bursluluk sınavlarına girdi. Sonucunu bekliyoruz.
◊ Ayda ne kadar kazanıyorsunuz?
- Güzel: Yaklaşık 1000 lira. Sigortamız filan yok. Yaylalarda, meralarda yaz-kış iki metre bez altında yaşıyoruz. Taş atsan taş deler. Çok zor şartlarda yaşıyoruz. Çocuklar küçükken onların aşıları filan olurdu. Hayvanların sırtında doktora götürdük.
◊ Sizin çocukken hayalleriniz var mıydı?
- Güzel: Okumayı çok istiyordum. Ama ailemin imkanı yoktu. İlkokuldan sonra okula devam edemedim. Mahir’e okuyamadığımı ama onun okuması gerektiğini her zaman söylerim. “Ben 10 liralık arabaya biniyorsam sen 20 liralık arabaya bin” derim. Biz mesleğimiz icabı hep yerimizde saydık. Her şeyin hayırlısı olsun. Robert’i kazandıktan sonra Tunceli Milletvekili Gürsel Erol, Mahir’i hediye olarak İzmir’e tatile götürdü. Beni aradı “Baba, Babalar Günü’nde sana ne alayım” dedi. “Oğlum sen bana en büyük hediyeyi verdin” dedim. Ama o yine de bana bir şey almak istediğini söyledi. Bu duyguyu hepimiz yaşamak isteriz.
◊ Mahir İstanbul’a ne zaman gidecek?
- Güzel: 22 Ağustos’ta gidecek ve İngilizce hazırlık sınavına girecek. Eylül’de de zaten okullar açılacak.
ROBERT’E PARASI OLAN ÇOCUKLAR GİDİYOR MAHİR KENDİNİ EKSİK HİSSETSİN İSTEMEM
◊ İstanbul’a gitmesi ile ilgili ne hissediyorsunuz?
- Güzel: Açıkçası eksiklik hissediyorum. Oranın şartları biraz farklı. Kırılacağı şeyler yaşamasından endişe ediyorum. Robert’e imkanı olan çocuklar gidiyor. Yüzde yüz bursla giren 10-15 kişi vardır. Onun kendini eksik hissetmemesi için elimden geleni yapmak istiyorum. Gerekirse daha çok çalışıp yine onun için elimden geleni yaparım.
◊ Peki, Mahir’in sizce İstanbul’a gideceği için bir korkusu var mı?
- Güzel: Yok. Şu anda çok rahat. Hayatında uçağa hiç binmemişti. İzmir’e gideceği için havaalanına bıraktım. Çok rahattı. Bu konuda çocuğuma güveniyorum.
◊ İstanbul’da akrabalarınız var mı?
- Güzel: Var. Kayıt sırasında zaten ben gelmedim, Mahir gitti oradaki akrabalarımız kayıt yaptırmaya götürdü. Koç ve Galatasaray Lisesi’nden beni aradılar ve Mahir’i okullarına kayıt ettirmek istediler. Sonra Mahir Robert’e yöneldi. Robert’te önünün daha açık olacağını düşündü.
◊ Üniversitede ne okumak istiyor?
- Güzel: Mühendis ya da doktor olmak istiyor.
◊ Ona verdiğiniz öğütler nelerdi?
- Türkan: Dürüst, gerçekçi ve ciddi olmasını her zaman söylüyoruz. İnsanlara karşı saygılı, sevgili olmasını istedik.
YAZLARI ELİNDE KİTAP DOLU BİR POŞETLE ÇOBANLIĞA GİDERDİ
◊ Çok daha fazla imkana sahip olup başarılı olamayan çocuklar var. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?
- Türkan: Mahir ne yaptıysa kendi yaptı. Yaz tatillerinde çobanlık yaparken bile elinde kitap poşetiyle giderdi. Sürekli koyunların başında bile kitap okurdu.
◊ Mahir en çok hangi yemeği sever?
- Türkan: Menemene bayılır. Bir de et sever. Dün “Anne bana menemen yapar mısın?” dedi. Yaylada olduğumuz için buraya sebzeci haftada bir gün geliyor. Sebzeci gelsin ona menemen yapacağım.
◊ Yaylada ağırlıklı olarak etle mi besleniyorsunuz?
- Türkan: Genellikle et ve süt ürünleri tüketiriz.
◊ Mahir televizyon izlemeyi sever mi?
- Güzel: Yaylada televizyon yok ama köye inince izler. Genelde çizgi film ve spor programlarını sever. Beşiktaşlı. Biz haber izlemek isterdik o “Baba psikolojimiz bozuluyor haber izleyince” derdi.
ÇOBANLARIN EN BÜYÜK SORUNU HAYVANLARI OTLATABİLMEK İÇİN DEVLETE PARA ÖDÜYORUZ
◊ Güzel Bey, çobanlığın en zor yanı nedir?
- Her sene devletten hayvanlarımızı otlatabilmek için arazi kiralıyoruz. Bunun için hayvan başı 6 lira ödüyoruz. Fakat bunun karşılığında devletten herhangi bir hizmet alamıyoruz. Yaylaların doğru düzgün yolu bile yok. Normalde arazide çeşme olmak zorunda. Ama yok. Ayrıca özellikle kış aylarında hava şartlarından dolayı devletten kiraladığımız arazilere çıkamıyoruz.
Alçak yerlerde özel mülkiyetleri kiralamak zorunda kalıyoruz. Bunun için de fazladan hayvan başı 10-15 lira ödüyoruz.
YAYLADA GECELER NASIL GEÇER?
Yaylada hava karardıktan sonra hayat duruyor. Herkes kendi çadırına çekiliyor. Beden gücü gerektiren bir iş yaptıkları için erken yatıyorlar. Uykusu gelmeyenler ise çadırın içinde döne döne sabahın olmasını bekliyor…
Paylaş