İşte geleneksel roman nişanı

Gülben Ergen bu hafta Balat’a gitti ve Kobra Murat adıyla ünlenen Roman modacı Murat Divandiler’in oğlunun nişan törenine konuk oldu. İşte dillere destan geleneksel Roman nişan töreni...

Haberin Devamı

Romanların meşhur modacısı Kobra Murat’ı gündüz kuşağında her gün canlı yayın yaptığım zamanlardan tanıyorum. Onu konuk olarak almıştım. Neşesini ve samimiyetini hiç unutmadım. Geçen hafta Kobra’nın büyük oğlu Doğuş’un nişanı olduğunu öğrendim. Ama öyle sıradan nişanlardan değil!
Üç gün, üç gece. Mehter takımından düğün salonuna kadar her şeyin olduğu rengarenk bir nişan. Ertesi gün saat 16.00 gibi Balat’a gittim. “Bir mecalim var” sesleri sokaklarda yankılanıyordu. Az ileride mehter takımı, orkestra ve mahalleli... Tepsilerde dağıtılan el açması börekler, pişiler...
Herkes Roman şarkıları eşliğinde göbek atıyordu. Aralarına karışıp ben de onlarla bir oynadım, bir oynadım. Hepsinin yüzünde bir neşe, bir keyif... Onların yanında insan tüm dertlerini unutur. Murat, nişan için koca bir ev parası harcamış. Çocukluğunda Murat’ın ailesi de maddi imkansızlarına rağmen aynı adetleri ona yapmış. Çocukluğundan, iş hayatına, Kobra lakabından nasıl ünlü olduğuna kadar her şeyi konuştuk.
Çocukken annesinin ona söylediği “Oğlum Romanlar gibi konuşma sana Çingene derler” lafı aklımdan çıkmıyor. Murat’ın küçük oğlu sırf okulda onunla dalga geçtikleri için okuldan soğumuş. Ne acı...
Murat, Türkiye’de Romanların hâlâ ayrımcılığa uğradığını söylüyor. Keşke birbirimizi sadece insan olduğumuz için sevebilsek...
Irk, dil, din ayrımı yapmadan, insanı insan gibi kabul ettiğimiz nice güzel bayramlara.

İşte geleneksel  roman nişanı

Çöpteki kumaş parçalarından mont yapıp sattım

Haberin Devamı

◊ Kobra Murat olmadan önceki hayatını merak ediyorum. Nasıl bir çocukluk geçirdin?
- Yokluk içinde büyüdüm. Annem erken yaşta vefat etti. Askere gittiğimde annemin ölüm haberini aldım. Askerden döndüğümde babam üç çocuklu başka biriyle evlenmişti. Üç kardeş ortada kaldık. Babamın bira şişelerini satıp yumurta alırdık. Üç ay boyunca sadece yumurta yediğimiz olurdu. Baktım böyle olmuyor. İki kardeşimi yanıma aldım bir eve çıktım. Bir konfeksiyon atölyesinde çalışmaya başladım. Günde 20 saate yakın çalıştım. Aldığım haftalıkla üç kardeş kol kola markete giderdik. Beni ve kardeşimi karı-koca, en küçük kardeşimizi de çocuğumuz zannederlerdi.

◊ Her şeyi üç kardeş tek başınıza mı yaptınız?
- Evet. Düşün camımız kırıktı. Türk bayrağı asmıştım cama. Rüzgar estiği zaman pat pat ses gelirdi. Bir gün mahalledeki kadınlardan biri “Evladım o bayrağı çıkar oradan da camını yaptır” dedi. Halbuki o camı yaptıracak paramız yoktu. O gün iyi bir aile kurabilmek, örnek insanlar olmak için dua etmiştim.

◊ Kaç yaşında evlendin?
- 16 yaşında evlendim. Bir sene sonra ilk oğlum Doğuş dünyaya geldi. Eşim Emine 17 yaşındaydı. Doğuş yeni doğduğu zaman evde kardeşlerim de vardı. Evde üç çocuk vardı. Anaokulu gibiydi. Öğle yemeğinde eve gelir, yemek yapar, geri işe dönerdim. Akşam eve gelirdim. Sobada yakacak ne kömür olurdu ne de odun. Konfeksiyon atölyelerinde kumaşlardan artan parçalar çuvallarda dururdu. Onları alıp sobada yakmaya karar verdim. Ama içinden büyük kumaş parçaları da çıkıyordu. Onları yakmaya kıyamadım. O parçaları biriktirdim. Renk renk ekleyerek çocuk montları yapmaya başladım. Sonra yaptığım montları çarşamba pazarında yerde sattım. Çarşamba pazarındaki pazarcılarla zaman geçtikçe arkadaş oldum. Akşam tezgâhlarında kalan meyve ve sebzeleri bana veriyorlardı. O kadar çok veriyorlardı ki kamyonetle eve getiriyordum. Sattığım montların parasıyla Emine’ye bilezik alıyordum.

◊ Kaç sene konfeksiyon işinde çalıştın?
- 6 yaşımdan beri. Bütün sülalemiz konfeksiyon işiyle uğraşıyor.

◊ Balat’ta mı geçti bütün hayatın?
- Hep buradaydık. Yedi kuşak buralıyız. Benim soyadım Divandiler.  Biz hakiki Osmanlı soyundan kalma Romanlarız. Yedi kuşaktan öncesi Edirne’ye dayanıyor.

Haberin Devamı

Dışarıda bir simit bile yemez para biriktirir altın alırdım

◊ Babanın sizi ortada bıraktığını anlattın… Şimdi görüşüyor musunuz? Kırgın mısın?
- Görüşüyoruz. İçten içe biraz kırgınlığım oluyor. Annem ya da babam başımızda olsaydı belki böyle olmazdı. Onlar olsaydı belki ben de bu kadar evine ve işine düşkün biri olmazdım, bilemiyorum. Roman camiasındaki arkadaşlarımın birçoğunun sırtlarını ailesine dayadığını görüyorum. Benim öyle sırtımı dayayabileceğim biri yoktu. Bir tek Allah razı olsun kayınvalidem bana sahip çıktı. O da fakir biriydi ama çok güngörmüş bir insandı. Bana analık yaptı. Biz Emine’yle nişanlıyken cebime sigara koydu, ayağıma çorap aldı. Ona bir gün “Anne, hiç merak etme kızına çok iyi bakacağım, kızın düğünlere gittiği zaman altınlardan kollarını kaldıramayacak” dedim. Bu benim hırs yapmamı sağladı. Çalıştıkça Emine’ye altın aldım. Dışarıda bir simit bile yemedim. Kokoreç, döner koktu, içimi çektim kaçtım. Yemedim. Çocuklarım bunları yiyemiyorsa ben de yemem dedim. Eve gidip lokantadan sipariş verir hep birlikte yerdik canımız çektiğinde.

◊ Altın niye bu kadar önemli sizin için?
- Altın bizde ailenin köklü olduğunu gösterir. Mahallede senin saltanat araban oluyor, seni temsil ediyor. Bizim büyüklerimiz gelinler için “Onu kulağımın arkasına fesleğen, karanfil yapacağım” der. Biz kız evlatlarına çok önem veririz. Gelin, bir düğüne gittiğinde ne kadar altın takmışsa o düğünde sandalyesi belli olur.

◊ Bunların hepsi aslında çevre için yapılmıyor mu?
- Hem öyle hem de çoluğuna çocuğuna yatırım yapmış oluyorsun. Onları kimseye muhtaç etmemiş oluyorsun. Sonuçta bu altınlar çocuğuna kalıyor.

İşte geleneksel  roman nişanı

Haberin Devamı

Bu nişana bir ev parası harcadım

◊ Oğlun nişanlanıyor ve çok büyük bir organizasyon yapıyorsun. 3 gün boyunca eğlence, yemek, altınlar vs. Ne kadar mal oldu hepsi?
- Bir ev parası harcadım. Zengin değilim ama elimde avucumda ne varsa bu âdetleri yapmak için harcıyorum.

◊ Nişana bir ev parası harcıyorsanız düğüne ne harcıyorsunuz?
- Bir iki ev parası. Bu âdetleri yapabilmek için evini ipotek ettirenler bile var. Roman camiasında şatafat çok sevilir. Benim de hayatım şatafat.

Murat Divandiler nasıl Kobra Murat oldu?

◊ Nasıl ünlü oldun?
- Birikmiş altınlarımızla 25 metrekarelik ufak bir yer, dükkan satın aldım. Dükkana bir makine bir de ben ancak sığıyorduk. O zamanlar çok kiloluydum. Dükkanı alınca kumaş almaya param kalmadı. Cama “Yırtık-sökük dikilir, fermuar takılır” yazılı bir kağıt astım. Bir gün bizim mahallede oturan Sevim Anne geldi. 135 kilo bir kadındı. Ramazan ayıydı. Teravihe gidecekti ama elbisesi yoktu. “Bana bir namaz elbisesi dik, üzerime göre hiçbir şey bulamıyorum” dedi. Ama ilk başta kabul etmedim. Çünkü daha önce yaptığım bir şey değildi. Yüksek de bir para verdi. Benim de paraya çok ihtiyacım vardı. Bir namaz elbisesi diktim herkes ona elbisesini nereden aldığını sormuş. Sonra 25 kişi geldi. Hepsi de yaşlıydı, ellerinde basmalarıyla bana namaz elbisesi diktirmeye gelmişler. Hepsine diktim. Sonra sünnet için kaftanlar, kıyafetler diktim. Öyle öyle derken nam saldım.

İşte geleneksel  roman nişanı

ZENGİN BİR MÜŞTERİM MODACIYA BENZEMEM İÇİN PARA VERDİ

◊ Abiye elbise tasarlamaya ne zaman başladın?
- Önce eşime ve kardeşlerime işlemeli özel elbiseler diktim. Sonra insanlar bu elbiselerden sipariş vermeye başladı. Öyle öyle yeni kıyafetler tasarladım. Yurtdışından bile siparişler alıyordum. Benim dışımda bir de Yılan Dilek diye Roman ünlü bir terzi vardı. Çok popülerdi ama pahalıydı. Cimri Ayşe lakaplı çok zengin bir kadın vardı. 30 tane evi vardı ama bir basma etek bir de tişört giyerdi. Kadın çocuğunun sünneti için Yılan Dilek’e elbise yaptırmak istemiş. Ama anlaşamamışlar. Sonra bana geldi. “Bana öyle bir elbise yap ki cimri olmadığımı insanlara kanıtla, kaç para istersen vereceğim, en pahalı kostümleri yap” dedi. “Kobra tahtıyla, yanımda kölelerle beni düğünün ortasına taşıttıracaksın” diye de ekledi. Şahmeran kıyafeti istedi. 60 kilo işlemesi olan bir elbise yaptım. Elbiseye lamba taksan avize diye eve asarsın. Elbiselerini yaptım ve teslim ettim. Ama kabul etmedi.

◊ Neden?
- Beni tahtla düğüne sen çıkaracaksın dedi. Ben neden diye sorunca “Yılan Dilek öyle yapıyor, benimle gelmezsen bütün yaptıklarım boşa gider, modacı bile getiremedi derler, o yılansa sen de bundan sonra kobrasın” dedi. Modacıya benzeyeyim diye bir de bana para verdi. Gittim kıyafetler aldım kendime. Simsiyah deri pardösü içinde gözümde siyah gözlükle gittim düğüne. Herkes “Kobra” geldi diye bir telaş içine girdi. Cimri Ayşe’yi kobra tahtıyla düğünün ortasına taşıdım. Türkiye’deki bütün elit Romanlar düğündeydi. İnsanlar kafamdan paralar attı. Ben de kartvizitlerimi attım. Ertesi gün 50 müşteri geldi. Hatta insanlar benim olduğuma inanmadı. “Siyah pardösülü adam nerede” dediler. Öyle öyle derken ünlü oldum. Televizyonda Roman eğlence programları başladı. Oralara çıktım, defileler yaptım.

İşte geleneksel  roman nişanı


◊ Peki, bu kadar yokluktan geçip bu noktaya gelmek seni nasıl etkiledi?
- Karımın, çoluğumun çocuğumun bereketi dedim. Şöhret filan beni etkilemedi. Çeşme akarken tutmaya çalıştım. Çok çalıştım ve bir baktım 151 kiloya geldim.

Haberin Devamı

151 kilo olunca ölüyorum zannettim, 67 kilo verdim

◊ Biz seni hep kilolu olarak hatırlıyoruz. Nasıl zayıfladın?
- 151 kiloya gelince birçok hastalığa yakalandım. Ölüyorum zannettim. Her şeyi yaptım ama göremeyeceğim dedim. Acilen zayıflamam gerekiyordu. Mide küçültme ameliyatı oldum. 67 kilo verdim. Bütün hastalıklarım gitti. Sonra da kendim için bir şeyler yapma kararı aldım. 18 ay oldu ameliyat olalı ve o günden beri dükkana gitmiyorum. 1 buçuk sene mola verdim.

◊ Zayıf olmak nasıl bir duygu?
- Zayıf olmak muhteşem bir şey. Özgüvenim yerine geldi. Eskiden çok dalga geçiyorlardı. Çocuklar geçerken “Anne bak ayı” diyorlardı. Obezdim ve insanlar tuhaf gözlerle bakıyorlardı.

İşte geleneksel  roman nişanı

Annem, “oğlum romanlar gibi konuşma çingene derler” derdi

Haberin Devamı

◊ Romanlara karşı ayrımcılık yapıldığını düşünüyor musun?
- Doğduğumuz günden beri ayrımcılığa uğruyoruz. Annem bana çocukken “Sakın Romanlar gibi konuşma, sana Çingene derler” derdi. Ve sene 2016 oldu bu hâlâ devam ediyor. İnsanlar çocuklarına “Yaramazlık yapma, seni Çingenelere veririm” diyor. Çıktığım televizyon programlarında bu imajı yıkmaya çalışıyorum. Filmlerde, dizilerde Romanlar yanlış tanıtılıyor. Beş parmağın beşi bir olamaz. Bizim kendi içimizde de kızdığım şeyler oluyor ama herkes aynı değil ki. En son bir Roman dizisinde kadın çocuğunu sokakta doğurdu, karakolda bebeğin adı koyuldu. Olacak şey mi bu? Gerçek hayatta sanki Romanlar sokakta doğuruyor! En büyük hayalim Romanları gerçekten tanıtan bir film yapabilmek. Benim küçük oğlum “Baba Romanları okulda sevmiyorlar, bize Çingene diyorlar” dedi. Ve bu yüzden okuldan soğudu. Ne günahı var oğlumun?

MÜSTAKBEL GELİN-DAMAT ANLATIYOR

Nişan için 8 elbise yaptırıldı Edirne’den mehter takımı geldi

İşte geleneksel  roman nişanı

◊ Altınlar, elmas takılar, işlemeli kıyafetler ve günlerce süren kutlama... Sana ilginç geliyor mu nişan için bu kadar çok şey yapılması?
- Sevinç: Çok güzel ve bir yandan dediğiniz gibi ilginç. Gördükçe şaşırıyorum. Benim için yapılan kıyafetler bana sürpriz oldu.
Bizim tarafta düğün ya da nişan törenlerinde bu kadar çok şey yapılmaz. Ben 18 yaşındayım ve hayatımda ilk kez böyle bir şeye tanık oldum. İnsan zaman geçtikçe alışıyor.
- Doğuş: Ben her ne kadar bu gelenekleri bilsem de başıma gelince yine de şaşırdım. Babam ve annem inanılmaz emek harcadı.
Ellerinden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyorlar. Nişan için düşünün bana ve nişanlıma 4’er tane özel elbise yaptırıldı. Bugün sokakta mehter takımı, müzisyenler olacak.
Mehter takımı Edirne’den geldi. Bugün sadece mahalleliyi nişana davet etmek bu tören yapılıyor. Bu gelenekler ne kadar ilginç olsa da bir yandan da güzel diye düşünüyorum.

İşte geleneksel  roman nişanı

Romanların nişan adetleri

◊ Altın ayakkabı
◊ Altın eldiven
◊ Altın kolluk
◊ Altın kemer
◊ Hakiki Maraş seti
◊ Altın başlık
◊ Altın boy kordonu (Osmanlı tuğralı)
◊ Dört altın bilezik
◊ Elmas set (Küpe, yüzük, gerdanlık)
◊ Gelinin hamamda giymesi için gümüş nalın
◊ Hamam bohçası
◊ Gümüş tokmak (Gelinin evinin kapısını çalmak için)
◊ Gümüş ayakkabı
◊ Gümüş yelpaze
◊ Gümüş ayna
◊ Gümüş tarak
◊ Gümüş sandık
◊ Aynalı süpürge (Edirne’de özel olarak yaptırılıyor. Her Roman gelinin evinde mutlaka bulunuyor.)

İşte geleneksel  roman nişanı

 

Yazarın Tüm Yazıları