Paylaş
Ayten Zara’yı sosyal medya paylaşımlarıyla tanıdım. Çocuklar için sarf ettiği çabaya hayran kalmakla yetinmeyip kendisini aradım ve bilinçlenmemiz için uzun uzun sohbet ettim.
Ders verdiği Bilgi Üniversitesi’nden, Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte yürüttüğü projelerine, Van’ın, Kilis’in çocuklarına, oradan da Afrika’ya uzanan acılara kadar her şeyi konuştuk Ayten Hanım’la.
İyi ki böyle kadınlarımız var! İyi ki çocuklara hayatını adayan, acı ve travma üzerine yıllarını vermiş bu emekçi kadını tanıdım...
Fotoğraflar: İbrahim YURTBAY
◊ Ayten Hanım cinsel istismar vakaları maalesef çok arttı. Bir psikolog olarak sizce cinsellik çocuklara nasıl anlatılmalı?
- Çocuk ihmal ve istismarı; çocuğa bakmakla yükümlü, çocuk tarafından güvenilen birinin çocuğun, fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal gelişimini olumsuz etkileyen kötü muamelesine denir. Şu bilinmeli ki, istismar olayının kendisi dursa bile çocuk üzerindeki etkileri durmaz, devam eder.
Çocuğun yaşadığı cinsel şiddet travması gelişme dönemlerinde farklı sorunları doğurur. Cinsel istismar konusunda çocuğu bilinçlendirerek korumak için önce cinselliği anlatmak gerek. Biz daha cinselliği konuşamazken bunun şiddetini anlatamayız. Cinselliğin, insan doğasının ve hayatının doğal bir parçası olduğuna inanmalıyız ki rahatça birbirimize anlatalım.
Cinselliği sadece seks ile ilişkilendiriyoruz. Seks ise hoyrat, bedensel hazza dayalı bir etkileşim. Oysa cinsellik sevişme ile ilişkilidir. Bir sevgi alışveriş biçimidir. Hatta sevginin-aşkın en güçlü ifade ediliş biçimidir. Çocuğun kendisi ve dünyası arasındaki arabulucu olan gücü bedenidir ve bundan dolayı cinselliğini biliyor, konuşuyor ve merakını rahatlıkla gideriyor olması gerekiyor.
Yapmamamız gereken tek şey cinselliği, utanca, günaha, kire, suçluluğa bulaştırmadan anlatmak. Anlayabileceği dilde anlatmak. Çocuğun bedenini tanıması, cinsel istismar çeşitleri ve saldırganın kimler olabileceği hakkında bilinçlendirelim. Sağlıklı dokunma ve temasın ne olduğunu ve kimlerle olacağını öğretelim.
Ebeveynler olarak çocukları yakından takip edip, gözlemleyelim. Cinsel istismar sırasıyla en fazla baba-kız, abi-kardeş, dede-torun, akraba-çocuk, komşu-çocuk, öğretmen-öğrenci ilişkilerinde görülüyor.
O zaman çocuklara öncelikli olarak “Ben dahil hiç kimse senin bedenine ve cinsel bölgelerine dokunmamalı. Dokunan olursa korkma güvendiğin bir büyüğüne anlat’’ denmeli.
◊ Cinsel istismar vakalarıyla çalışıyorsunuz. Kaç senedir bu çalışmaları sürdürüyorsunuz?
- Klinik psikoloji master ve doktoramı İngiltere’de yaptım. 1991 yılında beri bu konuda çalışıyorum. Cinsel istismar vakaları orada da çok yaygın. Avrupa’da istismar olayları rapor ediliyor.
Bizde neredeyse cinsel istismar vakalarının yüzde 90’ı saklanıyor. Ancak yüzde 10’u ortaya çıkıyor. Aslında bu ülkede cinsel şiddet ezelden beri vardı ama hep inkar edildi. Mağdur korunmayıp suçlu da yeterince cezalandırılmadığından mağdurlar yaşadıklarını rapor etmiyorlar.
◊ Sizce bunun nedenleri neler?
- Türkiye’de çocuk ve ergenlerin maruz kaldığı ihmal ve istismar aslında çok yaygın ve karmaşık bir sorundur. Cinsel istismar için yasada ciddi boşluklar var.
Caydırıcı cezalar vermek gerek. Ülkemizde, çocuk istismarının görülme sıklığına, ne tür cinsel istismarın gerçekleştiğine ve hangi yaş grubunun bu riski daha fazla taşıdığına dair net veri sağlayan toplum tabanlı ve geniş ölçekli bir çalışma bulunmamakta.
◊ Artmasını neye bağlıyorsunuz?
- Ekonomik, sosyal, psikolojik olarak yaralanıyoruz. Aile içi, toplumsal şiddet çok fazla. Cinsel şiddet gibi insan hak ihlalleri fazla oluyor. Önleyici, rehabilite edici ve koruyucu tedbirler çok az. Mesela çocuklara yönelik cinsel şiddeti önlemek için suçu işleyenleri hem cezalandırmak hem de rehabilite etmek gerek.
◊ İngiltere’de konuştuğunuz bir çocuk ya da ebeveyniyle Anadolu’da konuştuğunuzun arasında ne fark var?
- Orada çocuk ve ebeveyn daha bilinçli ve kendini derdini ifade etme hakkına sahip. En önemlisi de çocuk sadece ailenin değil, devletindir. Çünkü çocuğu toplumun vicdanı olarak görüyor. Çocuğu maksimum düzeyde koruyarak toplumun da vicdanını korumuş oluyor.
◊ Cinsel şiddet uygulayan birinin başına mutlaka kendi çocukluğunda böyle bir şey gelmiş midir?
- Klinik çalışmalar bunu gösteriyor. Saldırganların yüzde 90’ı erkekler. Onların da birçoğu çocukluklarında fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalmış oluyor.
Yarası derin ve iyileştirmek için kimse bir şey yapmamış. Şiddet sarmalı da böyle oluşuyor. Çocuk en yakınından şiddet görüyor, onu koruyacak kimse yok.
Ruhu ve bedeni şiddet dolan çocuk büyüyünce kendi çocuğuna ya da diğer çocuklara uyguluyor.
Ayten Zara, Anadolu’yu dolaşarak çocuklara ve ebeveynlere cinsel ihmal ve istismar konusunda bilinçlendirme eğitimleri veriyor.
ANNELER KORKMAMALI SESLERİNİ ÇIKARTMALI
◊ Anadolu’yu dolaşıyorsunuz. Çalışmalarınız neler?
- 2005 yılında öğrencilerimle birlikte çocuk istismarıyla ilgili önleyici çalışmalar yapmaya başladık. Öğrencileri 3 ay boyunca cinsel istismar konusunda eğitiyorum. Sonra da İstanbul ve özellikle çocuk istismarlarının olduğu Doğu ve Güneydoğu illerinde aile ve çocukları bu konuda bilinçlendiriyoruz.
Şimdi de tüm yöre halkını (imamlar, muhtarlar ve belediye çalışanları) bilinçlendirmeye başlayacağız. Özellikle çocuk gelinlerin ve cinsel istismarların çok olduğu illeri seçiyorum. Sadece bilinçlendirme değil, kız çocukları okula gitsin diye çocukların eğitim koşullarını iyileştiriyoruz.
◊ Gittiğiniz bölgelerde ne kadar kalıyorsunuz?
- En az 2 hafta. Bazen aylarca kalıyoruz.
◊ Bu gönüllü yaptığınız bir çalışma değil mi?
- Evet tüm bu çalışmaları gönüllü olarak yapıyoruz. İl ya da İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri sayesinde okullara giriyoruz.
◊ Duyduğunuz vakalarda sizi en çok ne şaşırtıyor?
- Çocuk, aylarca ya da yıllarca cinsel şiddete maruz kalıyor ve kimsenin bunu fark etmemesi çok üzücü. Ya da anne var ama çocuğu yeterince korumuyor. Sonra anlıyorum ki anne de çocukken yaralanmış, kendi derdinde... Bu nedenle çocuğu koruyamıyor. Anne ihmal ettiği için çocuklar istismar ediliyor. Çocukken zorla evlendirilmiş ve istismar edilmiş annelerin de çocukları riskli grubu oluşturuyor. Her ikisinin de psikososyal destek verilerek toparlanması gerekiyor.
◊ Hep mi buna tanık oluyorsunuz?
- Çalıştığım vakalarda 10 yıl boyunca istismar edilmiş çocuklar var. Baba gece 2’de kalkıyor ve kızının yatağına gidiyor. Bu çok tipik bir örnek. Anne 10 yıl boyunca bunun nasıl farkına varmaz? Her istismarın arkasında bir ihmal var. Özellikle küçük çocuklar ve bebekler saldırganların hedef grubu. Bu çocuklara kolay erişimi, yani ebeveynlerin birinin gözetlememesi ve korumaması yüzünden çocuk istismara maruz kalıyor.
◊ Peki anne ne diyor?
- Çocuğun istismarını anne ile konuştuğumda “Haberim yoktu” diyor. İnkar ediyor. Ama çocuk “Annem biliyordu” diyor. Çocukluk ya da gençlik dönemlerinde mağdur olmuş çok kadınla çalışıyorum. Onların öfkesi ve kırgınlığı daha çok annelerine karşı. “Bana bunu babam yaptı ama annem biliyordu ama beni koruyacak hiçbir şey yapmadı” diyor.
◊ Cinsel şiddet gücünü sessizlikten alır demişsiniz…
- Cinsel şiddet dokunmayla başlar. Korkutma, yanlış yönlendirme, tehditle sessiz kalır ve sonra da cinsel şiddetin dozu artar.
Yani dokunmayla başlayan cinsel şiddet cinsel ilişkiye devam eder. Çocuk korkunca anlatmayınca, kimse de bir şey yapmayınca yıllar boyunca sürer. Çocukların ruh sağlıkları için en çok ihtiyaçları olan şey şefkat ve güvenebilecekleri bir yetişkindir. O da aileden biri oluyor. Failler de çocukların yetişkinlere olan bu güvenini kullanarak istismar ediyorlar.
Ayten Zara’nın ebeveynler için önerdiği kitap.
EN YAKIN ARKADAŞIM BABASI TARAFINDAN TACİZ EDİLDİ
◊ Ayten Hanım neden bu mesleği seçtiniz? Çocukken şahit olduğunuz olaylar oldu mu?
- Ben yaşamadım ama yaşayan çok arkadaşım vardı. En yakın arkadaşım babası tarafından yıllarca taciz edildiğini anlattı. Üniversitedeydik bunu anlattığında. Duyduğumda donup kaldığımı hatırlıyorum. Ne diyeceğimi, yapacağımı bilememiştim.
◊ Ağlayarak mı anlattı size?
- Ağlamadı. Anlatanlar iki şekilde anlatır. Kimisi sadece ne olduğunu anlatır. Kimisi de duygusuyla ne yaşadığını anlatır. Duygusuyla anlatması çok zordur. Bu daha çok terapilerde oluyor. Arkadaşım bana anlattığında zihnen buz kestiğimi hatırlıyorum. O yıllardan beri çalışmaya başladığım, İngiltere’de de devam ettiğim bir konu oldu bu.
◊ Siz eğitim aldıktan sonra o arkadaşınızın yaralarını sarabildiniz mi?
- Ben saramadım. Ama ben onun her zaman yakın arkadaşı oldum. O zamanlar onun yaralarını nasıl saracağımı da bilmiyordum. Arkadaşımın en büyük şansı çok iyi bir adamla karşılaşmış olması oldu. O iyileştirdi onu. Travmaya uğramış ve çok ellenmiş insanların karşına yardımcı melekler çıktığında çok iyileştirici oluyor. Yani karşınıza iyi bir adam, bir öğretmen ya da iyi bir psikolog, teyze, komşu çıkıyor. Bu insanlar da yaralı çocuk ve insan için bir süre koltuk değneği, şifa oluyor.
KİMYASAL HADIM ETKİLİ BİR YÖNTEM DEĞİL
◊ Kimyasal hadım konusunda ne düşünüyorsunuz?
- Bana göre kimyasal hadım etkili bir yöntem değil. Çünkü tecavüz ya da istismar eylemi daha çok kafadaki karanlıktan kaynaklı olarak gerçekleşir. İstediğiniz kadar hadım edin eğer adamın kafasında bir plan varsa bunu farklı yollardan da yapabilir. Dolayısıyla zihindeki karanlığı aydınlığa çıkarmak gerekli.
Zihindeki bu karanlık sadece bireysel düzeyde değil, toplumsal düzeyde. Cinselliği konuşamadığımız, çocuklarımıza anlatmadığımız ve okullarda bilinçlendirme yapamadığımız için karanlıkta kalıyoruz.
◊ Devlet bu konuda ne yapmalı?
- Öncelikle sivil toplum olarak bizlerin baskı kurması ve tepkisini devam ettirmesi gerekli. Devlet, bilinçlendirmeyi toplumsal düzeyde, eğitim merkezlerinde, okullarda yapmalı. Yasalarda çok ciddi boşluklar var. Bu boşlukların doldurulması gerekli. Ceza indirimi alan, dışarıya salınan ve tekrar bu suçu işleyen birçok erkek var. Dolayısıyla ceza verilse bile bu yetmez. Bu işi yapan kişilerin tedavi edilmesi gerekir.
◊ Bu insanlar tedaviyle değişebilir mi?
- Değişir. Rehabilitasyon çalışmaları yapmak gerek. Yoksa istediğiniz kadar ceza verin, bir şey değişmez.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş