Paylaş
FOTOĞRAFLAR: HAGGAY BAYSEL
O kadar profesyonelce ağırlandım, dostane sohbet ettik ve keyifli vakit geçirdim ki ‘işte budur’ dedim. İşini sevmek, hatta aşık olmak, farklı olabilmek, vizyonerliğini ve deneyimini aktarabilmenin bir otelde vücut bulmuş haliydi Hyatt Regency.
İstinye Park’ın hemen yanında; bir İzmirli iseniz, kaliteyi seviyor ve arıyorsanız bu otelle tanışın: Belki terasında havuzuna girerek, belki harika bir akşam yemeğinde, lüks odalarında, salonlarında, belki de önemli toplantınızı burada gerçekleştirerek... Bu otelin hayatınızın bir parçası olacağı kesin.
ZAFER CANBAZ-HYATT REGENCY İZMİR GENEL MÜDÜRÜ
- Zafer Bey, Hyatt Regency açılışı size ve tüm şehre hayırlı olsun. Tecrübeli ve yenilikçi bir yaklaşımınız olduğunu biliyorum. Bu otele gelinceye kadarki deneyimlerinizden, kendinizden kısaca bahseder misiniz?
ZAFER CANBAZ: 1989’da Etiler Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi ve 1996’da İstanbul Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmciliği Bölümü’nden mezun oldum. Four Seasons’ın şehre gelmesi ile orada çalışmaya başladım. 1999’da Four Seasons Hotel Atlanta, 2001-2006 arasında da Four Seasons Hotel Dublin’de ara kademe yönetici olarak çalıştım. 2006’da Türkiye’ye döndüm ve sırasıyla The Marmara, The House Hotel Collection ve Hyatt Centric Levent / Yalıkavak Marina otellerinde genel müdür olarak görev yaptım. 1.5 yıldır da İzmir’deyim.
İDDİALI BİR OTEL MARKASIYIZ
- Hyatt Regency, altıncı şubesini İstanbul’dan sonra ilk İzmir’de açıyor. İzmirli olarak mutluluk verici. Peki sizce İzmir’e böyle bir yatırım neden yapıldı?
ZAFER CANBAZ: İstanbul’da hali hazırda Hyatt çatısı altında hizmet veren beş otel var. İzmir, Hyatt’ın Türkiye’de İstanbul dışındaki ilk lokasyonu. Aslında burada Hyatt’dan daha fazla yatırımcı grup olan Orjin Grup’un vizyonu çok önemli. Orjin Grup, İzmir’in potansiyeline ve şehrin turizm başta olmak üzere birçok alanda gelecek vaat ettiğine yürekten inanıyor. Bundan dolayı da Ege’nin en lüks alışveriş merkezini bir otel ile projelendiriyor ve inşasına başlıyor. Bu aşamada ilişkiler, rotasyonlar ve akılcı bir yol haritası devreye giriyor. Şöyle ki; her şeyin en iyisini, en iddialısını yapmak isteyen grubumuzla iddialı bir otel markası yaratmak istiyoruz. Bu markayı seçerken de şehirde hangi markalar var, şehrin potansiyeline hangi marka daha uygun bunlara bakılıyor ve bu çekici proje Hyatt’a sunuluyor ve Hyatt markası İzmir’e, Orjin’e güvenerek Regency markasını vermeye karar veriyor. Burası çok değerli bir proje. Şehir için uluslararası otel zincirleri bu tür projelere girip girmeme konusunda karar vermeden önce fizibilite yapar. Belki burada 10 tane yan yana otel olsaydı Hyatt buraya girmek konusunda çekimser davranabilirdi. Arkamızda Ege Bölgesi’nin en lüks alışveriş merkezinin olması, orada tüm lüks markaların bulunması etken olmuştur. Lüks otel markaları projenin lokasyonu, vaat ettikleri kadar yatırımcıların kim olduğuna ve onların vizyonuna da bakar, anlamaya çalışır... ‘Ne iş yapıyorlar’, ‘vizyonları nedir’ gibi... Tüm dinamikler bir araya geliyor ve otelin yapımına karar veriyorlar. Mükemmel bir lokasyona sahibiz.
- Hedeflediğiniz müşteri kitlesi kimler?
ZAFER CANBAZ: Bu tarz şeylere çok fazla inanmıyorum. Bizim hedef kitlemiz herkes. Çocuklar da bizim hedef kitlemiz, gençler de, Ortadoğu’dan gelecek nitelikli ve nicelikli, para harcayacak kitle de... Çünkü biz komşumuz olan alışveriş merkezine Prada’dan Louis Vuitton’a birçok marka getirdik. Bir çantanın 30 bin dolar olduğu bir mağazada yabancı birinin gelip dövizle alışveriş yapması lazım. Bizim isteğimiz nitelikli ve nicelikli insanların gelmesi. Ben çok iyi bir şey yaptığımıza inanıyorum ve yaptığımız işi şuna benzetiyorum: Boeing 767’de ön tarafta 1A No’lu koltukta business uçmak istiyorsanız, güzel kızların şampanya vermesini istiyorsanız, business class’tan koltuk alacaksınız. Normal koltuktan 5-10 kat daha pahalı olacak. Burası da Boeing 767’nin business classı, bunun da bir bedeli var. Bu bedeli ödeyebilecek herkes benim hedef kitlem. Ama aynı zamanda bu oteldeki sanat eserlerini, ambiyansı anlayıp bunun değerini bilecek insanlar da bizim hedef kitlemiz.
- Otel olarak organizasyonlara, etkinliklere nasıl bakıyorsunuz?
ZAFER CANBAZ: Oteli etkinlikler, organizasyonlar, davetler yapabilmek adına dizayn ettik ve yüksek sayıda davetliye ev sahipliği yapacak salonlarımız mevcut. Her ebatta odalarımız ve salonlarımız bulunuyor. Her türlü teknolojiye sahip balo salonlarımız var. Size ne kadar ileriye gittiğimizden biraz bahsedeyim: Herhangi bir otele toplantıya gittiğinizde 180 santim bir masaya oturursunuz. O masanın üstüne bir örtü atarlar, tabak, bardak koyarlar. Biz o masanın üzerinde çatallar, bıçaklar sesten titremesin diye masaların üzerine flop diye bir malzeme koyduk ki masa örtüsünü koyduğumuzda ve bangır bangır müzik çaldığında masalardaki bardaklar, çatallar ses yapmasın... Bu işi bu kadar önemseyerek ve özenerek yaptık. Büyük balo salonunun duvarları ses panelleridir. Sırf akustik içeride kalsın diye. Yoksa çok rahat o parayı da vermeden dört duvarla çevirebilirdik, ses yine içeride bir şekilde yankılanırdı. Dikkat ederseniz salonda konuşulan ses ile bir adım ötedeki fuayede konuşulan ses aynı değildir. Burası aslında ‘MICE’ dediğimiz ‘meeting and event’ oteli. Tabii ki düğünler de bizim işimizin bir parçası. Daha geçen hafta bir tıp kongresi gerçekleşti. Tüm salonlar, tüm odalar doluydu. 400 kişi geldi. Biz onlara sadece 80 oda verebildik. Buradan tüm İzmir, özellikle Balçova bölgesindeki otellerimiz de olumlu etkilendi diyebiliriz.
İZMİR DAHA ULAŞILABİLİR BİR ŞEHİR OLMALI
- Otel olarak aslında İzmir’e çok ciddi bir katma değeriniz var. Peki siz yetkin insanlarla, kurumlarla bir masaya oturacak olsanız ne gibi talepleriniz olur?
ZAFER CANBAZ: Seyahat hareketinin temelinde ulaşabilirliğin olması gerekir. Bu şehrin daha ulaşılabilir olması gerek. Alaaddin’in sihirli lambasından cin çıksa, ‘bu şehir için ne istiyorsun’ diye sorsa, daha ulaşılabilir bir şehir olmasını, hem Avrupa’dan hem de Ortadoğu’dan direkt uçuşların olmasını isterdim. Mesela bu şehirde büyük bir opera binası yok. Ünlü bir soprano gelsin, ertesi gün Urla’da şaraba gitsin, otelimizin toplantı salonunu kullansın, konaklasın ya da başka otellerde konaklasın... Sadece biz bize olalım demek istemiyoruz, burada bütün herkes fayda sağlasın istiyoruz.
DAMLA KESELİ–ORJİN GRUP SANAT DANIŞMANI
- Damla hanım, sanat danışmanlığı yapıyorsunuz. Ülkemizde markaların, firmaların kendilerini sanatla yan yana yol alma taleplerini nasıl buluyorsunuz?
DAMLA KESELİ: Kültür ve sanatın gündelik yaşamla buluşması ve sosyal platforma hizmet ediyor olması beni oldukça heyecanlandırıyor. Türkiye’de modern ve çağdaş sanatın bilinirliğinin artmasını, markaların, firmaların ve koleksiyonerlerin desteğinin daha da artmasını umuyorum. Sanatın her bir dalının daha ulaşılabilir, birleştirici ve dönüştürücü olmasından yanayım. Ülkemizdeki sanat kurumlarının, sanatı destekleyenlerin ilk amacı, kültür- sanat takipçilerinin sayısını artırmak olmalı. Kültür ve sanat alanında düzenlenen etkinlikler, sergiler ve paylaşılan koleksiyonlardaki eserlerin aracılığıyla firma ve markaların, şehirlerin ve ülkemizin saygınlığının, prestijinin ve bilinirliğinin artmasına fayda sağlayıcı olacaktır.
- Hyatt Regency İzmir İstinyepark’ın sanat ile olan yakınlığı ve çıkılan yolculuğa bir bütün olarak bakacak olursak sizce nasıl bir çizgide ilerliyor ve bu yolculuk nasıl başladı?
DAMLA KESELİ: Hyatt Regency İzmir İstinyepark, İstinyepark, Orjin firma ortakları sanata oldukça duyarlı insanlar ve burada sergilenen eserlerin hepsi onların koleksiyonundan seçmeler. Firma ortaklarının kültür ve sanat çevrelerince tanınan, Türk sanatını, genç sanatçıları destekleyici olmaları yanında, koleksiyonlarındaki eserlerinin sergilenmesindeki paylaşımları da oldukça önemli ve değerli. Yurtdışındaki müze ve sergilerden gelen davetler üzerine koleksiyonlarından seçkiler, uluslararası ortamda da sergilendi. Bu yaklaşımla izlenen yolları oldukça eskiye dayanıyor ve artarak devam edeceğine, ülkemizin kültür ve sanat alanında önemli yerlerini daima koruyacaklarına inanıyorum.
SANAT SOSYAL HAYATIMIZIN İÇİNDE
- Sanatseverleri Hyatt Regency’de neler bekliyor? Yakın zamanda hayata geçecek projeler kapıda diyebilir miyiz?
DAMLA KESELİ: Sanat endüstrisi gelişip dönüştükçe fikirler, ilhamlar ve projeler de büyüyor. Sanat eskiden daha üst tabakaya hitap ederken, daha lüks görülür bir konumdayken, şu an gençlerin de ilgilendiği, toplumun çoğu kesiminin kendine yakın hissettiği bir alan bulduğu ve tüketicisinin arttığı bir alana doğru gitmeye başladı. Bu sadece satın alıp eve asmakla, sergi gezmekle, açılışlara katılmakla, sanat kitapları ve eleştirileri okumakla kalmıyor, sosyal hayatımızı geçirdiğimiz yerlerde bizimle buluşuyor. Böylelikle ister istemez sanatla ilgilenen kesim de artıyor. Bence en önemli konulardan biri sanat şehirlerinde merkeziyetçilikten vazgeçmek. İstanbul tabii ki önemli bir sanat güzergahı olma yolunda. İzmir’de gelişip güçlenip desteklendikçe tercih potansiyeli artacaktır. Dolayısıyla gelişen ve talep edilen sanat piyasasında biz de yeni projelerimizle yerimizi almaktan mutluluk duyacağız. Yeni proje olarak firma ortaklarımız Türkiye’de yaratıcı disiplinlerin gelişmesine her zaman destek oldu ve olmaya da devam edecek. Fakat kadın sanatçılar, hak ettiği yeri bulamayan kadın emekçiler ve kadın meseleleri yeni projeler için ilgi alanımda. Eserlerin, performansların bir his uyandırması benim için önemli. Özgürlük ve eşitlik, feminist bakış açısı ve feminist akım önem verdiğim bir konu.
OTELDE BÜYÜK EBATLI 33 TABLO VAR
- Damla hanım, otelde kaç eser var?
DAMLA KESELİ: Odaları saymazsak büyük ebatlı tablolardan 33 tane var. Tüm eserler Orjin Grubu’na ait, kendi eserlerinden seçmeler.
- Daha önce konuştuğumuz bir detay aslında çok hoşuma gitti, sanatın paylaşılması gerektiğine dair ve Orjin Grup da bunu çok güzel hayata geçiriyor. Zaten bu otelde de bunu görüyoruz.
DAMLA KESELİ: Aslında otel içinde kendinizi hem bir sosyal ortamda, hem bir müzede ya da bir sanat galerisinde, hem de evinizde gibi hissediyor olmanıza önem verdik. İlk renklere baktık, tabii ki otelin boyutlarına göre tabloların, eserlerin boyutları çok önemli bir yer tuttu. Özellikle karşılama alanlarında renklerin çarpıcı olması bizim için önemliydi.
- İzmir’de sanatla ilgili bir şeyler yapmayı düşünür müsünüz?
DAMLA KESELİ: Tabii ki çok isterim. Sizinle de konuştuğumuz gibi sanatın her şehirde öne alınmasını, ön planda olmasını istiyorum ki firmalara da bunu çok faydası var.
TÜM SOHBETTEN İZLENİMLERİM
- Zafer bey, Damla hanım ve Gözde hanım çok profesyoneller ve işlerini aşkla yapıyorlar.
- Yaklaşık dört saat bir aradaydık. Her dakikası ayrı keyifliydi.
- Her bir sanat eseri tek tek tanıtıldı.
- Uzun zamandır içtiğim en güzel şarap sunumu yapıldı.
- Yemekler harikaydı (teşekkürler Tolga Karagülle).
- Zafer bey çok çalışkan, disiplinli, esprili, ince zevkleri olan, ekibi ailesi gibi gören çok iyi bir yönetici.
- Damla hanım sanatın reformist kısmında yer alarak, farklı bakış açısıyla otelin katma değerini yükseltiyor; çok hoş ve samimi.
Paylaş