Paylaş
‘READY RE-MADE’ PROJESİNİ GELİŞTİRDİM
- Güzel Sanatlar Fakütesi’nden birincilikle mezun olmuşsunuz. Yetenek, vizyon, azim hepsi var. Ne oldu da klasik malzemeleri geçip başka malzeme arayışlarına girdiniz?
DENİZ SAĞDIÇ: Aslında sanatımın ilk yılları tuval resimleriyle, yağlıboya, akrilik gibi malzemelerin sınırlarını keşfetmeye çalışmakla geçti. Ama zamanla fark ettiğim bir mesele vardı ki, beni son derece rahatsız etmeye başlamıştı. Bu çalışmaların belli bir toplumsal kesime hitap eden elitist bir tavrı vardı. Daha doğrusu yağlıboya tablolar gibi sanatın klasik biçim yöntemleri, geçmişten beri belirli bir tip topluluğa hitap eden bir hal almıştı. Sergileri çoğunlukla belirli kesimden insanların takip etmesi, bu gruplar dışındakilerin sanat kurumlarına, sanat eserlerine olan ürkek yaklaşımları, sanatın yanlış konumlandırıldığının göstergeleriydi. Anladım ki çok daha geniş kitleleri sanat ile buluşturmak için farklı çözümler bulmak gerekliydi. Daha sonra insanların günlük hayatta kullandığı ve çok tanıdık objeleri malzeme olarak kullandığım ‘Ready Re-made’ isimli bir proje geliştirdim.
- Atık malzemelerden eser üretmenin başlangıç noktasını merak ediyorum. Dünya ekolojik sistemin korunma endişesiyle mi başladı yoksa daha sanatsal bir endişe barındırıyor mu?
DENİZ SAĞDIÇ: Ben eserlerimi bilinç üzerine inşa edip onu sanatsal bir endişeyle işliyorum diyebilirim. Fakat hangisi sizin için ağır basıyor diye sorarsanız, burada ekolojik dengeyi koruma endişesi sanatsal endişeden ağır basıyor benim için. Nitekim eserlerimi oluştururken bu kaygıyla oluşturmam, aslında esere de farklı bir anlam katıyor. Eserlerimi belirli bir amaç için en önemlisi de bizi yakından ilgilendiren bir konuya dikkat çekmek için oluşturmam, Türkiye ve hatta dünya çapında etki uyandırmasının en büyük sebebi. Bu şekilde hareket etmek, sanatımı sadece estetik bir deneyim olarak değil, aynı zamanda toplumsal ve çevresel konulara duyarlılık yaratan bir araç olarak kullanmam anlamına geliyor. Bu da sadece bireysel yaratıcılığımı ifade etmekle kalmayıp aynı zamanda izleyicilere, insanların ve doğanın karşılaştığı zorluklara dikkat çekerek onları düşünmeye teşvik eden bir iletişim aracı olarak da hizmet ediyor.
SANAT TOPLUMUN AYNASIDIR
- Ben de GSF mezunu ve resim yapan biri olarak fikrinizi merak ediyorum: Sanatçının topluma mesaj verme kaygısı olmalı mı?
DENİZ SAĞDIÇ: Kesinlikle olmalı. Biraz önce de bahsettiğim gibi bu durum benim için temel bir kaygı haline gelmiş durumda. Sanatçının topluma mesaj verme kaygısı olması, sanatın gücünü ve etkisini kullanarak toplumsal konulara dikkat çekme, farkındalık yaratma ve değişim sağlama potansiyelini ortaya çıkarmasını sağlar. Sanat, insanların duygusal, düşünsel ve sosyal deneyimlerini ifade etme aracıdır. Sanatçılar, eserlerini yaratırken kendi deneyimlerinden, duygularından ve düşüncelerinden beslenirler. Bu süreçte toplumsal meselelere, adaletsizliklere, insan haklarına, çevre sorunlarına ve daha birçok konuya dikkat çekmek ve seslerini duyurmak isteyebilirler.
Sanat, toplumun aynası olarak görülebilir ve sanatçılar da bu aynanın yansımalarını sunarlar. Toplumsal sorunlara değinmek, eleştiri yapmak veya alternatif bir bakış açısı sunmak, sanatçının yaratıcılığının ve ifade özgürlüğünün bir parçasıdır.
- Sizce sanatınız bir yere doğru evrilir mi? Bambaşka bir tarza yönelme arzunuz olursa bugüne kadar yaptıklarınız sizi ne kadar bağlar?
DENİZ SAĞDIÇ: Elbette, sanatın evrimi doğal bir süreçtir ve sanatçılar zaman içinde farklı yollar keşfederek, tarzlarını geliştirerek ve yeni ifade şekilleri bularak ilerleyebilir. Biz sanatçılar, deneyimlerimizden, öğrenme süreçlerimizden ve dış etkenlerden etkilenerek sanatımızı dönüştürebiliriz. Sanatın evrimi, sanatçının özgür iradesiyle ve ilham kaynaklarının etkisiyle gerçekleşir. Her sanatçının kendi sanatsal yolculuğu ve evrim süreci benzersizdir. Hedefim, sürekli sorgulayarak, keşfederek ve geliştirerek sanatımı ileriye taşımak. Bu süreçte eserlerimde farklı dönemler, tarzlar ve temalar gözlemlenebilir. Sonuç olarak, sanatımın evrimi doğal bir süreçtir ve kendi yaratıcılık yolculuğumun bir parçasıdır.
KOTUN FELSEFİ DERİNLİĞİ VAR
- Sanatınızı insanda hayranlık uyandıran bir titizlik, özen ve aşkla yaptığınız aşikar. Bugüne kadar hangi malzemeleri kullandınız ve süreçleri nasıl oldu?
DENİZ SAĞDIÇ: ‘Ready-ReMade’ ismini verdiğim projede kullanım nesneleri, kasetler, kaset kapakları, eski madeni paralar, ansiklopediler, sokağa atılmış pencereler gibi çok bilindik nesnelerle sanat üretmeye başladım. Tabii bu da dört-beş yıllık bir süreç. O zamanlar her türlü malzemeyi deniyordum; madeni paraları, kasetleri, kumaşları, plastik kelepçeleri... Bu malzemelerden biri de kot (denim) kumaşıydı. Herkesin üzerinde var olan tanındık bir eşyaydı. Kot kumaşlarıyla denemeler yapmaya başladım ve denerken de inanılmaz bir şey fark ettim. Kot, dünyanın her yerindeki insanın ırk, din, dil fark etmeksizin yaşlı, genç herkesin tanıdığı, kullandığı belki de tek eşyaydı. Ve bu nesne o kadar güzel bir hammadde ki her şeyi nötrlüyor. Yani kot kumaşından bir şey giyen birini gördüğünüz zaman hangi dine mensup olduğunu, ne yaptığını, öğrenci mi, yönetici mi sorgulamazsınız. Malzemenin bu yönünü keşfettikçe, felsefi derinliğini gördükçe inanılmaz heyecanlandım. Bu kumaşın çok enteresan özellikleri var; yıpratabiliyorsunuz, eskitebiliyorsunuz, kesebiliyorsunuz, dikebiliyorsunuz... Size o kadar çok imkân tanıyor ki aynı hayat gibi... Yani tek bir dili yok, tek bir şekilde boya ya da fırçayla çalışmak zorunda değilsiniz. Kimi zaman sadece bir makas, kimi zamansa bir parça zımparadan yardım alıyor, iğne iplikle dikiyor ve her seferinde ondan yeni bir şey öğreniyorsunuz. Aslında baktığınızda tek renk mavi ama inanılmaz bir ton çeşitliliği, zenginliği var. Ben bu kumaşı biraz insanlar gibi görüyorum. İnsanlara da bakıyorsunuz iki kol, iki bacak, bir baş, bir gövde; ancak içinde o kadar büyük bir zenginlik var ki... Böyle olunca da kot kumaşıyla özdeş bir algı yaratıyor bende.
- Aramızda kalacak: Atık malzemeler topluyorsunuz ama diyelim ki bitti, yetersiz geldi... Satın alıyor musunuz?
DENİZ SAĞDIÇ: Genelde malzeme bulmada sorun yaşamıyorum, etrafta o kadar çok atık var ki... Komşulardan, arkadaşlarımdan, atık ayrıştırma merkezlerinden çok kolay bir şekilde atık bulabiliyorum. Nadir durumda atık elektronik kablolar bittiği zaman yakın bir elektrikçiye gidip bu kablo atıklarını uygun bir fiyata alma durumum olabiliyor. Ama dediğim gibi bu çok nadir yaşanan bir durum. Bazen de kendi dolabımdan giymediğim kıyafetleri eserlerimi oluştururken kullanıyorum. Atıklar her yerde, yeter ki dikkatli bakalım.
- Sanat sizce nedir?
DENİZ SAĞDIÇ: Sanat, insanların duygu, düşünce ve hayal gücünü ifade etmek, iletişim kurmak, estetik deneyimler yaşamak ve anlam katmak amacıyla yaratıcılık kullanarak ortaya koydukları bir faaliyettir. Sanatın temel özelliği, yaratıcılık ve ifade özgürlüğüdür. Sanat, insanların yaşam deneyimlerini zenginleştirebilir, farklı bakış açıları sunabilir ve toplumsal değişimlere katkıda bulunabilir. Sanat, insanların kendilerini ifade etme aracı olarak kullanıldığı gibi, izleyiciler için de duygusal bir deneyim, düşünsel bir uyarı veya estetik bir keyif sunabilir. Sonuç olarak, sanat, yaratıcılık, ifade özgürlüğü, estetik deneyim ve iletişim aracı olarak insan yaşamının önemli bir parçasıdır. Sanat, toplumların ve bireylerin kültürel ve duygusal zenginliğini, düşünsel derinliğini ve hayal gücünü besleyen bir alan olarak değerlendirilir.
- Etkilendiğiniz sanatçılar var mı?
DENİZ SAĞDIÇ: Aslında her insan bir sanatçı ve her bakış açısı da sanatın farklı bir ifade dili bana göre. Bu sebeple herkesten etkilenip yorumlayıp süzgeçten geçirip eserlerime aktarıyorum. Ama spesifik olarak etkilendiğim bir sanatçıyı sorarsanız, Picasso’nun sürekli olarak kendini yenilemesinden ve özgünlüğünden etkileniyorum. Diğer bir yandan da Andy Warhol’ü sevdiğimi söyleyebilirim. Tüketim kültürü, reklam ve sanat üçlemesini eserlerinde mükemmel bir biçimde işleyen etkilendiğim bir sanatçı.
- İstanbul Havalimanı’nda, H&M mağazasında gibi halka açık yerlerde eserleriniz sergilendi. Eskiden sanat halktan uzak, daha snop bir havada uzak tutularak değeri biçilirken sizin bu tavrınız bana aktivist yönünüzü vurguluyorsunuz gibi geldi. Yanılıyor muyum? Var mı öyle bir duruşunuz?
DENİZ SAĞDIÇ: Sanat güçlü bir iletişim aracıdır ve doğru şekilde kullanıldığında büyük etkiler yaratabilir. Eserlerimle insanları düşünmeye, farkındalık kazanmaya ve eyleme geçmeye teşvik etmeye çalışıyorum. Yaptığım çalışmalara devam ederek, sürdürülebilirlik ve diğer önemli konular hakkında daha fazla insanı etkilemek isterim. Aynı zamanda, başkalarına örnek olmak ve farkındalık yaratma noktasında sanat biçilmiş kaftan gibi. Sanatın gücüyle insanları etkileyerek, sürdürülebilirlik, doğa koruma ve çevresel sorunlar gibi konuları gündeme getirebilir ve insanların bu konularda harekete geçmeleri sağlanabilir. Ve bu noktada insanların olabildiğince ulaşabileceği yerlerde eserlerimi sergiliyorum. Havalimanları, hastaneler, metrolar, fuarlar, ve halka açık bir sürü alan... İlk olarak bir tekstil fuarında eserlerimi sergiledim ve bir müzede ulaşabileceğimden kat ve kat fazla insana ulaştım. Yaklaşık 80 bin kişi eserlerim ile tanıştı. Demek ki kalabalıklara yönelmek bu işin sırrı. Sanatın ulaşılamaz olduğu algısını kırarak onlar için aslında sanat ile haşır neşir olabilecekleri alanlar yaratmaya çalışıyorum. Sanatın sadece belirli bir kesime hitap ettiği algısını kırarak, insanlara sanatı günlük yaşamlarının bir parçası haline getirmelerini sağlamaya çalışıyorum. Bu alanlarda sergilenen eserler, insanların bekleme sürelerini keyifli hale getirebilir, sanatla etkileşime geçmelerini sağlayabilir ve belki de sanata olan ilgilerini uyandırabilir. Böylece, insanlara sanatla daha yakından buluşturarak, sanatın yaşamın her alanında var olabileceği fikrini benimsetebilmek en büyük isteğim.
İKİLİ SEÇENEKLERDEN BİRİNİ SEÇİN
- Yürüyüş-Koşu: Koşu.
- Sıkılmak-Sabretmek: Sabretmek.
- Susmak-Konuşmak: Sesli düşünmek.
- Dans Etmek-Oturmak: Oturmak.
- Klasik-Modern: İkisi de.
- Dobra-Politik: Duruma göre.
- Samimi-Mesafeli: Duruma göre.
- Uykucu-Uykusuz: Uykusuz.
- Sakin-Heyecanlı: Heyecanlı.
- Kitap-Dergi: İkisi de.
- Doğa-Konfor: İkisi de.
- Kedi-Köpek: Bütün canlılar.
- Güneş-Yağmur: Hepsi.
- Çay-Kahve: Hepsi.
- Et-Ot: Hepsi.
- Disiplinli-Rahat: İkisi de.
- Unutur-Affetmez: Affetmez.
- Tatlı-Tuzlu: Acı.
- Çin Yemeği-İtalyan Yemeği: Türk yemeği.
- Şarap-Rakı: İkisi de değil.
- Esprili-Ciddi: Yerine göre.
KİMLİK
- Burcu: Yay.
- Okuduğu okullar: Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun oldum ve Doğuş Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Plastik Sanatlar Bölümü’nde yüksek lisans eğitimimi tamamladım.
- Bekar-aile: Bekar, bir kızım var.
- İlgi alanları: Her şey.
YÜZDEYÜZ
- Senin yüzdeyüz için tek gerçeklik nedir?: Hakikat.
- Yüzdeyüz olmak istediğin yer neresi?: Hayat ve koşullar nerede olmak istediğimi belirleyecek. Bu sebeple yüzdeyüz ifadesini kullanmam yanlış olur.
- Yüzdeyüz güvendiğin kişi?: Tanıştığım her insan yüzdeyüz güvenle başla sonra zamanla azalır veya yok olur, sıfıra iner.
- Yüzdeyüz bilmek istediğin şey? (kimsenin bilmediği ve senin öğrenmek istediğin bir şey): Yaradılışın ilk anı.
KİMSİN?
- Kimin beyninde olmak isterdin? -düşüncelerini merak ettiğin-: Devlet başkanlarının beyninde olmayı isterdim. O kadar insanı kendilerine nasıl inandırıyorlar, bu kadar işi nasıl organize ediyorlar? Bir sistem yaratma konusundaki inançlarının kaynağını nereden alıyorlar ve yarattıkları sistemin doğru olduğuna dair nasıl emin olabiliyorlar? Bu sebeple onların zihinlerinde olmayı isterdim.
- Kimin gözleriyle dünyayı görüp, algılamak isterdin?: Kendi gözlerimle görüp algılamayı tercih ederdim.
- Bir eser olsan hangisi olurdun?: Her eserin farklı farklı anlamları var. Duruma göre farklı eserler olabilirim. Bazen de doğada gördüğüm farklı bir çiçek dokusu veya bir hayvan anatomisi bile olmak isterdim.
NOKTALI YERLERİ DOLDUR
- ..... çok iyi yaparım: Böyle dediğim bir şey yok ama her zaman en iyisini yapmaya çalışırım.
- ..... hiç beceremem: Böyle dediğim bir şey yok, becermeye çalışırım.
- Çevrem beni ..... biri olarak tanımlar: Çevrem beni iyi niyetli ve pozitif biri olarak tanımlar.
- Az kişi bilir ben ..... biriyim: Çok hassas ve duygusal biriyim.
MANEVİ ANLAMDA YAŞAMDAN
- Kazandıklarım: Duygu.
- Yatırımlarım: Duygu.
SANA DAİR KISA KISA
- Ressam olmasan ne olmak isterdin?: Yine sanatın herhangi bir dalında olmak isterdim.
- 20 yıl önceki haline döndün, ona ne öğüt verirdin?: Zamanını doğru kullan, doğru insanlarla doğru olaylarla karşılaşmak için doğru koşulları yaratmaya çalış.
- Hayat motton varsa nedir?: Çalış, çok çalış, yapabildiğinin en iyisini yap.
İYİ Kİ...
- İyi ki yapmışım: Kızım Serin Çebişçi.
- İyi ki kabul etmişim: Yok, her şeyi severek kabul ediyorum.
- İyi ki başladım: Sanat.
Paylaş