Paylaş
Cannes Film Festivali, protestolar-tepki şenliği gibiydi.
Şenlik diyorum çünkü gerçekten ırkçılık, taciz, göçmen hakları, hukuksuz yargılar, topuklu ayakkabı gibi ciddi tepkiler, kokuşmalar, pankart açmalar gerçekleşirken Murat Cemcir’in kolunun Bennu Yıldırımlar’ın önünü kapadığı konusuna odaklanamadık.
Çünkü gerçekten çekilen 345 fotoğrafın içinde o fotoğrafı da bulmaları komik olmuş.
Kristen Stewart’ın topuklu ayakkabıyı çıkarıp merdivenden bu şekilde çıkması müthişti.
Bir gazete köşesinde sevdiğim bir arkadaşım buna aşırı tepki demiş köşesinde.
Katılıyorum, ne gerek var topuklu ayakkabıya.
Kime güzellik ödevim var benim hayatta!
Aksi de çirkinlik olmadığı gibi. Ben bir kadınım kardeşim.
Yüce Allah’a karın kası sözleri vererek gelmiş biri de değilim, bu evrene topuklu ayakkabı elçisi olarak da yollanmadım. Ha yakışıyor o ayrı.
İşin aslı, çikolatalı pastamı yer, hoşafımı içer, tereyağına kaymak sürer yerim de, “niye yedim, koca göbeğim var” diye ağlarım da.
Başka nasıl geçecek bu hayat.
Madonna’nın instagramında orada parmak arası giydiğini görsek, yarın giymeyeceğiz sanki bir galada.
Sanki “Ne var canım Madonna da giyiyor” deyip sıyrılmayacağız işin içinden.
Sorumluyu başkası olarak gösterme özelliğimizi de alkışlamalıyız.
Bazen şaşılası derecede sıyırıyoruz konulardan kendimizi.
Nuri Bilge’nin filmini heyecanla bekliyoruz.
Her yıl kendisinin bir filmini görmek, heyecanlanmak Cannes Film Festivali’nin bizler açısından en güzel kısmı.
Filmi kaçırmadan izleyelim.
Bu da güne not düşülsün.
Asia Argento’nun yaptığı konuşma da geceye damgasını vurdu.
97 yılında kendisinin Cannes Film Festivali kapsamında orada bulunduğu süre içinde Harvey Weinstein tarafından tecavüze uğradığını açıklayan ve bu skandalın ortaya çıkmasında büyük rol oynadığını bildiğimiz aktris, özellikle bu sektörde artık böyle bir dönemin kapandığına da parmak bastı.
Morgan Freeman ise o parmağı aldı “abla hazır parmak basıyorken” ben de aradan çıkayım dedi ve kendi hakkında çıkan tecavüz olaylarının arkasından ciddi bir özür konuşması yaptı.
Biz hâlâ “Aman kızım anlatma, sonra başka iş vermez kimse sana” diye bir ton susan kadın hikayesi duyalım.
Gerçi Türkiye’de Oyuncu Sendikası her konuda ciddi adımlar attığı gibi böyle bir konu gündeme gelse kesinlikle sessiz kalmaz bunu biliyoruz.
Anlatmak, açıklamak, ortaya çıkarmak da kimsenin geleceğini etkilemez.
Geçmişi değiştiremeyeceği gibi.
Biz mağdura çok odaklıyız.
Suçu işleyen üzerine düşünen yok, herkes süsüm düşmesin telaşında.
Mağdur devam eder anacım hayatına. Toparlar, sıfırdan yaratır. Sen terbiye edilecek olan koca kitleye yan.
Böylelikle kimse “suç işleyenin” yönettiği filmlerde oynamaz.
Böyle filmler de çevirmeye gerek duymaz.
Türkiye’de son iki yılda kadın-çocuk cinayetleri ve çocuk gelinler hakkında konuştuğumuz zaman 15 dakika insanı ayakta alkışlayan kitle gibi 15 dakika susup içimize, vicdanımıza bakabilsek her şeyi görebileceğiz zaten.
Bunca ciddi konulara parmak basılan bir organizasyondan alkışla ayrılmak da güzel bir ayrıcalıktır.
Unutulmaz da bir anı yaşattı Nuri Bilge Ceylan yine.
Alkışlar yine kendisine ve emeklerine.
Twitter’da yeni moda takiplerden en güzeli
Uzun zamandır Twitter’da takip ettiğim hesaplardan biri İlker Kocael. Bir diğer hesabı da “çeviri konuşmalar.”
Aklınıza gelen kim varsa ya da hiç tahmin etmediğiniz tarihi olayları Türkçe altyazıyla yayınlıyor.
İnanılmaz şeyler izliyoruz sayelerinde.
Netflix belgesel bölümünden sonra çayımı kahvemi koyup karıştırdığım bir account oldu gerçekten.
Tavsiye ediyorum herkese.
Ayrıca çevirisini yapmasını istediğiniz videoları da yollayabilirsiniz eğer hepimizi ilgilendiren önemli bir kayıtsa.
1968 Cannes Film Festivali olaylarını mesela izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
Gerçekte orada neler söyledi tüm usta yönetmenler ve neden iptal edildi o yıl.
Meraklısına...
Favori albümler
İrem Candar’ın Gül ile Akide adlı albümü tavsiyedir. Sıcacık sesi, dinlendirici müziğini ve şarkı sözlerini çok severek dinliyorum. Bir de Sean Lennon’ın Friendly Fire albümü müthiş. Sevgili Çağan Irmak’ın önerisiydi. Hemen indirdim. İnanılmaz bir albüm olmuş. Jim James’in albü-
münün yanına itinayla konulur.
Paylaş