Paylaş
Tasarıya karşı çıkan Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin gibi derdini Ankara’ya anlatma peşindeydi.
Zeytinlikleri madenlere, enerji yatırımlarına açacak olan kanun taslağı nedeniyle zeytin üreticileri günlerdir ayakta.
Şaka değil, zeytincilik Türkiye’de 500 bin ailenin geçim kaynağı.
Hafta başında kanun taslağının görüşüldüğü Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu’nun toplantısını izleyen Salih Madra önemli bir detayı aktarıyor.
Komisyondaki toplantıya katılan Eneri ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İlker Sert zeytinlikler nedeniyle Akkuyu Nükleer Santralı’na gerekli izinlerin alınamadığını söylüyor.
“Eğer kanun bugünkü şekliyle kalırsa nükleer santral için inşaat ruhsatı almak ciddi anlamda tehlikeye girer. Zeytinlikler nedeniyle 20 milyar dolarlık bir santrala ruhsat almama riskiyle karşı karşıyayız” diyor.
Akkuyu’nun 3 kilometre çevresindeki 23, 2,7 ve 10 dönümlük zeytinliklere bugün dokunulamıyor.
Ancak “25 dönümün altındaki zeytinlikler sıradan arazidir” maddesini içeren söz konusu yasa tasarısı meclisten geçtiği takdirde Akkuyu’nun çevresindeki zeytinlikler de sökülebilecek.
Salih Madra “Zeytinliklerin ölüm fermanı anlamındaki yasa tasarısı Akkuyu Nükleer Santralı’nın önündeki engeli kaldırmak için çıkartılmak isteniyor. Pire için yorgan yakılacak” diyor.
Yasa Meclis’ten geçtiği takdirde altın ve kömür madenleri için 25 dönümün altındaki zeytinlikler sökülebilecek.
Zeytin üretiminde dünyada ikinciliğe koşma iddiasındaki bir ülke için ne kadar yazık.
Yine de umut var.
Zira Salih Madra’nın “Zeytinliklerin Ölüm Fermanına Hayır” diye change.org’da başlattığı kampanya giderek büyüyor.
İmzacıların sayısını birkaç günde 60 bini buldu.
Zeytinliklerimizi kaptırmayacağız.
Fransız Sarayı’nın 145 yıllık tarihinde ilk iftar daveti
EN son Zülfü Livanelli’ye verilen Legion d’Honneur vesilesiyle gittiğim İstanbul’daki 145 yıllık Fransız Sarayı yarın tarihinde ilk kez bir iftar davetine hazırlanıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen Ramazanda Caz’ın ikinci konseri de iftardan hemen sonra Fransız Sarayı’nın bahçesinde.
Geçtiğimiz kasım ayında göreve başlayan Başkonsolos Muriel Domenach’a “iftar ve caz” fikrinin nasıl doğduğunu sordum.
“İstanbul’a geldiğimde Fransa’ya karşı “prestijli ama kibirli, geçmişe takılıp kalmış” gibi bir önyargı olduğunu gördüm. Uzaktan bakılan ama yanına yaklaşılamayan güzel bir kadın gibi algılanıyordu. Sarayın kapılarını herkese açarak bu imajın doğru olmadığını göstermek istedim” diyor.
Fransız Dışişleri Bakanlığı, bakanlıkta üç yıldan beri iftar davetleri veriyormuş.
Dışişleri Bakanı Laurent Fabius’un başlatmış olduğu bir gelenek bu.
Domenach ile sohbetten anladığım şu:
Bir yanda iftar ve ardından Pierre Blanchard Gipsy Jazz Quintet konseriyle sarayın kapılarını açmak fikri varsa, diğer yanda Türklere Fransa’nın laiklik anlayışının ne olduğunu anlatmak var.
Zira bakın ne diyor Başkonsolos:
“Fransa’nın laikliği kapalı, takıntılı bir laiklik değil. Fransa’da 4 milyon civarında Müslüman yaşıyor. Kimi zaman gerilimler da yaşansa sürekli gelişen bir laiklik anlayışı var. Laikliğin açık ve İslam ile bağdaşan yüzünü göstermek istedim.”
Fransız Sarayı’ndaki iftar davetine 250 kişi katılacak.
Değişik partilerin siyasetçileri, dini liderler, sanat ve kültür hayatının önde gelen simalarının yanı sıra aynı sokakta oturan komşular da olacak.
İftar için Türk yemeklerinden bir mönü seçilmiş.
Ancak tatlı Fransızların“çilekli milföyü”.
Domenach’a göre, ince hamur katlarından oluşan milföy “çeşitliliğin” sembolü.
Paylaş