Paylaş
Pritzker ödülü sahibi, Şilili mimar Alejandro Aravena küratörlüğündeki Mimarlık Sergisi’nin bu yılkı teması “Cepheden Haberler”.
Çatışmalı, sürekli kanayan bir cepheden etkinliğe katılan Türkiye’nin “barış” mesajının anlamı büyük.
Serginin küratörlerinden Feride Çiçekoğlu’nun dediği gibi, bir yanda Avrupa öte yandan Türkiye kimliği, arada mülteciler ve bir türlü aşılamayan sınırlar.
İşte bizim tekne barış mesajıyla tüm sınırları geçip Arsenel’e konmuş.
Bienalin, Arsenal yani tersane binasındaki Türkiye pavyonuna adımını attığınız anda çarpıcı bir manzara karşınızda.
Haliç’in terkedilmiş, Osmanlı tersane alanından toplanan atık tahta, metal, ve hatta yüzyıllık rengarenk kalıplarla inşa edilmiş 30 metre büyüklüğünde bir tekne.
Deniz Müzesi’ndeki 400 yıllık saltanat kayığından esinlenerek Haliç’te inşa edilmiş.
Daha sonra sökülmüş Venedik’e gönderilmiş ve burada Arsenal’de parçalar yeniden bir araya getirilmiş.
Böylelikle proje, İstanbul ile Venedik tersaneleri arasında 16.yüzyıldan itibaren başlayan işbirliğini günümüze aktarmış oluyor.
Osmanlı’nın yüzünün Avrupa’ya ne kadar açık olduğunu hatırlatıyor.
Mülteci dramına sahne olan Akdeniz’in bir dönemler ticaret ve işbirliklerine açık bir barış denizi olduğunu gerçeğini de.
Nitekim küratörlerin de arzusu teknenin Akdeniz sularında gezerek İstanbul’a dönmesi.
Akdeniz’deki ortak kültürde sözcükler de var.
Darzana, Venedik lehçesinde, Türkçe tersanenin karşılığı.
Köken olarak her ikisi Arapça sanayi yeri anlamındaki “Dara’s-sina” sözcüğünden geliyor.
Osmanlı , kadırga kalyon karışımı hibrid tekneye “Baştarda” derken İtalyanlar “Bastardo” diyor.
İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nı heyecanlandıran proje yarın başlayacak Mimarlık Sergisi’nin en çok koşulan projesi olmaya aday.
Aynen geçen yıl Türkiye’yi Venedik Bienali’nde temsil eden Sarkis gibi.
Eczacıbaşı “2004 yılından beri yurt dışında etkinlikler düzenleyen İKSV, Türkiye’deki güncel kültür-sanat üretimini uluslararası arenada görünür kılmak amacında” derken haklı.
Zira, Darzana, bienali gezenlerin uzun süre akıllarında tutacakları bir proje.
Türkiye’nin yabancı basına ne yazık ki fazla yansımayan yaratıcı, kültür mirasına sahip çıkan, küresel değerleri içselleştirmiş yüzünü gösteriyor.
Projenin küratörleri Bilgi Üniversitesi sinema bölümünden Feride Çiçekoğlu, Teğet Mimarlık kurucuları Mehmet Kütükçüoğlu ve Ertuğ Uçar.
Serginin sponsorları Vitra ve alüminyum mimarlık alanında önemli bir oyuncu olan Alman kökenli Schüco.
HALİÇ PORT KEŞKE ARSENAL GİBİ OLSA
İKSV’nin Venedik Bienali 15.Mimarlık Sergisi’ proje yarışmasına 96 proje katılıyor.
Jjri bunlar arasında 9 tanesini seçiyor, Teğet Mimarlığın projesi ise birinciliği alıyor.
Teğet Mimarlık, Beşiktaş’taki Denizcilik Müzesini yapan şirket.
Yapı Kredi’nin Beyoğlu’nda devam eden kültür kompleksini ve İş Bankası Müzesi’nin projelerini üstlenmiş durumda.
Aynı zamanda Fettah Tamince’nin 2013 yılında 1 milyar 346 milyon dolara kazandığı Haliç Port’un master planını üstlenen firma.
Serginin küratörü ve Teğet Mimarlığın kurucusu Mehmet Kütükçüoğlu ile sohbet Haliç Port projesine ışık tutuyor.
Nevzat Sayın, Han Tümertekin, Murat Tabanlıoğlu gibi önde gelen mimarlar, iki üç yabancı mimarlık ofisi Haliç Port’un diğer projeleri üzerinde çalışıyor.
Proje henüz tam şekillenmiş değil ama anladığım kadarıyla işini bilen, oradaki değerli kültürel mirasa sahip çıkmayı hedefleyenlerin elinde.
Mehmet Kütükçüoğlu, projede yüzde 30 oranında bir alanın kültüre ayrılacağını söylemesi sevindirici.
Neden Haliç Port’un bir bölümü Venedik’in kültür merkezi Arsenal gibi olmasın?
Paylaş