Paylaş
Birincisi, Fransız kozmetik markası L’Oreal’ın bilim kadınlarına yönelik ödüllerinin dağıtıldığı tören içindi.
İkinci ziyaret ise Koç Üniversitesi Kadın Araştırmaları Merkezi (Koç-Kam) ile Unesco arasında işbirliği anlaşması nedeniyle.
Unesco’nun Paris’teki merkezi bir ünlü sanatçıların bağışladıkları eserlerle adeta bir “Uluslararası Çağdaş Sanat Müzesi” görünümünde,
Picasso, Miro, Giacomatti, Henry Moore adım başı karşınıza çıkıyor.
Koç Üniversitesi Rektörü Ümran İnan, Koç-Kam Direktörü Prof. Çiğdem Kağıtçıbaşı ve Direktör Yardımcısı Prof. Hülya Şimga ile birlikte ilk durağımız Unesco’nun Cinsiyet Eşitliği bölümü.
Bölümün başında 2004 yılından beri bir Türk, Saniye Gülser Corat var.
Boğaziçi Üniversitesi mezunu Corat, 20 yıl Kanada’da özel sektöre ve Dünya Bankası’na danışmanlık yaptıktan sonra Unesco’ya transfer olmuş.
Unesco’nun 2006 yılında belirlemiş olduğu öncelikli iki konusundan biri Afrika, diğeri ise Cinsiyet Eşitliği.
Anlayacağınız, Cinsiyet Eşitliği’nin dünyanın önde gelen bir gündemi haline gelmesinde Unesco’nun payı çok büyük.
Dolayısıyla Saniye Gülser Corat’ın başını kaşıyacak bir saniyesi dahi yok.
Dünyanın çeşitli yerlerinde ortak projeler, programlar derken “Neden Türkiye ile bir şey yapmıyoruz” deyip Koç-Kam’ın kapısını çalıyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun “Cinsiyet Uçurumu” raporunda yıllardan beri listenin en sonunda olduğumuzu hesaba katınca son derece isabetli bir girişim.
Özel sektörün, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’yla birlikte Türkiye’de kadın-erkek eşitsizliğini aşağıya çekmek için gayretlerine biliyoruz.
Buna akademinin ve Unesco gibi bu işin bayraktarlığını üstlenmiş bir kurumun dahil olması önemli bir adım.
Cinsiyet Eşitliği karnemizdeki notlara düzeltebilecek kadar önemli desem abartı sayılmaz.
Peki Unesco ile Koç-Kam işbirliği neyi hedefliyor tam olarak?
Rektör Ümran İnan bilgi veriyor.
“İşbirliği çerçevesinde, Unesco ile birlikte kadın-erkek eşitliğine yönelik programlar geliştireceğiz. Bunları ulusal düzeyde uygulayacağız. İlk uygulama Koç Şirketleri bünyesinde başlayacak. Yaklaşık 80 bin kişi eğitimden geçecek. Daha sonra programı başka şirketlere uygulayabileceğimiz gibi, Balkanlar, Ortadoğu ülkelerine da açmayı planlıyoruz”.
Bokova, finansal krizle nasıl başa çıkıyor?
UNESCO’yu ziyaret eden Koç Üniversitesi ekibi, Unesco nezdindeki Daimi Temsilciliğimizden Müsteşar Esra Doğan Grajower ve bendeniz daha sonra kurumun ilk kadın direktörü İrina Bokova ile öğle yemeği yedik.
Davos’taki DEF toplantıları sırasında tanışma fırsatını bulduğum İrina Bokova, 2009 yılında dokuz adayı geride bırakarak göreve gelmişti.
Unesco’nun ilk kadın direktörü.
Aynı zamanda Doğu Avrupa’dan seçilmiş ilk direktör.
Bokova bir süreden beri örgütün karşı karşıya kaldığı finansal krizle boğuşuyor.
Yaklaşık üç yıl önce Filistin’in Unesco’ya üye olmasından sonra ABD, kurumun bütçesinin yüzde 22’sine denk gelen aidatını kesmişti.
Üye ülkelerin aidatıyla bütçesini oluşturan Unesco, 700 milyon dolar gibi bir bütçeye sahip.
Dünyada eğitime, bilime ve kültüre yaptığı dev katkıya bakınca bütçe o kadar da büyük değil.
ABD’nin bütçenin neredeyse dörtte birini kesmesi üzerine aralarında Türkiye’nin de dahil olduğu ülkeler aidatın dışında bir kereye mahsus para yardımında bulunmuştu.
Finansal kriz ile karşıya karşıya kalan bir kurumun ilk yaptığı şey çalışanlara tırpan atmaktır ama Unesco öyle yapmamış.
İrina Bokova, kiradan elektriğe kurumun çeşitli masraflarını kısma yoluna gitmiş.
Neredeyse 100 kişinin maaşına tekabül eden bir tasarruf sağlamış.
Paylaş