Paylaş
9. İstanbul Bienali’ni gezerken (2005 yılı) uğramıştım Casa Garibaldi diye de bilinen o binaya.
Yer yer dökülmüş süslü duvarlarıyla parlak günler görmüş, sonra kaderine terkedilmiş, tarih yüklü güzel bir mekan hatırlıyorum.
19. yüzyılın sonunda, İstanbul’daki İtalyan topluluğunun “İtalyan İşçi Yardımlaşma Derneği”ni barındıran binanın hikayesine geleceğim ama önce değişen kaderine değineyim.
Kaderini değiştiren TÜRSAB.
2012 yılında binanın sahibi İtalyan Vakfı ile imzalanan protokole göre, 10 yıllık kullanım hakkı karşılığında tarihi binanın restorasyonunu TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acentaları Birliği) üstleniyor.
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya’nın verdiği bilgiye göre, restorasyon 4-5 yıl sürüyor ve 10 milyon dolara mal oluyor.
Bağlıkaya önceki günkü telefon görüşmemizde , “TÜRSAB yeni yönetiminin uzun aylardan beri İtalyan Vakfı ile sürdürdüğü görüşmeler sonucu 10 yıllık kullanım hakkının yenilenmesiyle iki kurum arasındaki protokol imzalandı” diyor.
Yani bu durumda binanın restorasyon süreci ayrı tutuluyor ve TÜRSAB binayı 2018 yılından itibaren 10 yıl kullanma hakkını elde ediyor.
CASA GARİBALDİ’NİN HİKAYESİ
Firuz Bağlıkaya, Casa Garibaldi’nin acentalar, turizme hizmet veren kurum ve kuruluşlar tarafından kültürel amaçlı kullanılacağını belirtiyor.
İstanbul’un sadece bienal dönemlerinde kullanılan, meraklıları hariç kimsenin pek bilmediği tarihi binayı yeniden kazanmış olması sevindirici.
Casa Garibaldi’nin hikayesini en iyi bilenlerden biri restorasyon projesini yürüten sanat tarihçisi Yrd. Doç. Dr. Sedat Bornovalı.
Bir dönem İstanbul’da yaşadığı bilinen, İtalya’nın birleşmesindeki önemli isim, ulusal kahraman Giuseppe Garibaldi 1863 yılında “İtalyan İşçi Yardımlaşma Derneği”ni kuruyor.
Derneğin kuruluş amacı İstanbul’daki İtalyan işçilere, İtalyan göçmenlerle yardım etmek.
Derneğin üyeleri arasında İstanbul’daki İtalyan mimarlar da var, işçiler de.
Yani buradaki İtalyan topluluğunun tüm sosyal sınıflarını kucaklıyor.
Casa Garibaldi, derneğin kurulmasından 22 yıl sonra Garibaldi’nin arkadaşları tarafından hayata geçiriliyor.
Bornovalı’ya göre, İstiklal Caddesi, Deva Çıkmazı’ndaki bina, burada bulunan 3 ahşap evin yıkılıp arsalarının birleştirilmesi sonucu inşa edilmiş.
BİNLERCE KİTAPLIK ZENGİN KÜTÜPHANE
Eski binaların sahipleri ilginç isimler.
Pastacı Lebon ailesiyle, Avrupa’nın en büyük ahşap binası diye bilinen Büyükada’daki Rum Yetimhanesi, Arkeoloji Müzesi dahil İstanbul’a pek çok yapıya imza atmış olan mimar Alexandre Vallaury.
Tabii dernek binasının yapımını da Vallaury üstlenmiş.
Uzun yıllar İtalyan topluluğunun buluşma noktası olan Casa Garibaldi tiyatro, balo gibi etkinliklere ev sahipliği yapmış.
Binlerce kitaplık zengin kütüphanesi ilgi noktası olmuş.
İstanbul’daki İtalyanların giderek azalması, üyelik aidatlarının ödenmemesi Casa Garibaldi’nin bakımını zorlaştırmış.
TÜRSAB’ın devreye girmesiyle yeniden hayat bulan bugün kullanılabilir durumda.
Bodrum ve çatı katlarının yanı sıra, giriş, orta kat ve 9 metre tavanlı tiyatro salonu aslına uygun bir şekilde restore edilmiş.
Öte yandan binanın arşivinde bulunan binlerce sayfalık el yazısı belgeler dijitalleştirilmiş.
İstanbul’un ve burada yaşamış İtalyanların tarihine ışık tutacak belgeler araştırmacılar için önemli bir kaynak.
Casa Garibaldi’yle ilgili en müthiş haberi sona sakladım.
Bornovalı’nın verdiği bilgiye göre, restorasyon sırasındaİstanbul Arkeoloji Müzesi’nin kazılarında M.S 335 yılına ait bir Roma Mezarlığı ortaya çıkmış.
İstiklal Caddesi’nin altında resmen bir tarih yatıyor.
Paylaş