İSTANBUL SANAYİ Odası 26-27 Kasım tarihlerinde 6. Sanayi Kongresi’ni yapıyor.
Kongrenin teması şöyle: "Sürdürülebilir Rekabet Gücü: Endüstriyel Rekabet ve İnovasyon."
Geçen gece İSO Başkanı Tanıl Küçük ve bazı meclis üyeleriyle kongrenin temasını konuştuk, tartıştık.
Ortaya atılan sorulardan biri hem siyasette, hem ekonomide havanın sertleştiği bir dönemde böyle bir konferansın yararlı olup olmayacağı yolundaydı.
Yararına inananlardanım.
Unutmayın. "Sürdürebilir Rekabet", "İnovasyon", "AR-GE" gibi sözcükler artık kamuoyunda yerleştiyse böyle konferanslar sayesinde.
Tanıl Küçük açıkça söylüyor. "Biz Sanayi Odası olarak ev ödevimizi yapıyoruz. Ancak Türkiye’nin rekabet gücünü artırmak devletin görevi."
Hiç kuşku yok ki bu tür konferanslar sanayicinin ufkunu açıyor.
6. Kongre’de "İnovatif Teknolojiden Ürüne" panelinin başkanlığını yapacak olan Doç. Dr. Talat Çiftçi’nin sözleri önemli:
"Geçen yıl nano teknoloji, çevre ve bilişim teknolojilerini tartıştığımız oturumlarda hiç yer yoktu. Herkes bu teknolojilerin gelecekte sanayileri nasıl etkileyeceğini öğrenmek istiyor."
Demek ki bir "farkındalık" yaratılmış. İyi de olmuş.
KIRIK NOTLARIMIZ
İSO üyeleriyle bunları tartıştığımız gün Dünya Ekonomik Forumu’nun "Küresel Rekabet Endeksi" yayınlandı.
Dün gazetelerde küçük bir haber olarak gördüğünüz endeksin Türkiye bölümü hayli ayrıntılı.
Türkiye 131 ülkeyi kapsayan endekste 53. sırada.
Değerlendirme kurumlar, alt yapı, makro ekonomik istikrar, eğitim, inovasyon gibi 11 kalem üzerinden yapılmış. Ayrıntılara baktığınızda hemen göze çarpıyor.
Türkiye’nin "sınıfta kaldığı" birinci kalem şu: "İşgücü Piyasası’nın Randımanı."
Bu kalemde hiçbir rekabet avantajımız yok. Hele hele işgücüne "kadınların katılımında" neredeyse dünya sonuncusuyuz. 131 ülke arasında 125. sıradayız.
İkinci sınıfta kaldığımız kalem "Yüksek Eğitim ve Mesleki Eğitim."
"Makroekonomik İstikrar" yine en zayıf kalemler arasında. Diğerler "kırık notlar" alt yapı ve kurumlarda.
Peki "iyi notlar" nerede? Pazar büyüklüğünde. "İş sofistikasyonu"nda. Kısmen "İnovasyon"da.
Şimdi İSO Başkanı Tanıl Küçük’ün söylediğine dönersek "rekabet gücünü arttırmakta devlet görevini yapıyor mu"?
Ben elimdeki verilerden ve yandaki tablodan açıkça yapmadığını görüyorum.
Dünyada rekabet gücünü artırmak için olmazsa olmazlardan eğitim, kadınların iş hayatına katılımı, alt yapı kimin görevi?
Erdal İnönü’nün yayınlayamadığım fotografı
2005 yaz aylarında TEMA Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Gökyiğit’in davetiyle Gürcistan sınırındaki cennette, Macahel’deydik.
Küçük grubumuzda İSO Meclis Başkanı Hüsamettin Kavi, yeni kaybettiğimiz Erdal İnönü ve eşi Sevinç İnönü de vardı.
O gezide hiç yürümediğim kadar yürüdüğümü, hiç tırmanmadığım kadar dağlara, bayırlara tırmandığımı hatırlıyorum.
Bu uzun yürüyüşlerde grubun başını çekenler daima Nihat Gökyiğit ve Erdal İnönü’ydü.
En şaşırdığım anılardan biri de Erdal İnönü’nün dağdan akan buz gibi sulara hiç gözünü kırpmadan atladığı andı.
Ben buz gibi suya ayağımı bile sokmaktan çekinirken, Erdal İnönü keyfini çıkartıyordu.
Tabii ki, gazeteci refleksiyle o anı görüntüledim.
Ama şu zamane dijital fotograf makineleri yok mu?
Saklıyorum sandığınız kare uçup gidiyor.
Yazık, o kareyi Sevinç Hanım’a verebilmeyi ne kadar isterdim.