Türkiye’nin elindeki önemli teknolojik koz

PAZAR günü keyifleri yerine getirecek şahane bir haber.

Haberin Devamı

Türkiye “İleri Teknoloji Trenine” çoktan atlamış.
Paris’te Akkök Grubu’na bağlı AKSA ekibiyle birlikte “JEC Kompozit Fuarı” geçirdiğimiz yarım günü bunu anlamamıza yetti.
Teknoloji özürlülerinin bile ilgisine çekecek şeyler gördük bu fuarda.
Tümden karbon ve cam elyafla üretilmiş ünlü İtalyan arabası Lamborghini.
 Yine aynı kompozit maddeyle yapılmış, 3 kadının bir araya gelerek havaya kaldırabilecekleri hafiflikte (bunu söyleyen bir erkek) bir helikopter gövdesi.
İyi tanıdığımız Eurocopter Şirketi tarafından üretilmiş.
McLaren yarış arabası o da aynı malzemeyle yapılmış ve tüy kadar hafif.
Tek parmakla havalandırabileceğiniz bir bisiklet.
İlerde şehirlerde kullanacağımız “motosikletvari” minik bir taşıma aracı.
Hepsinde “karbon elyaf” var.
Çelikten 4-5 misli daha dayanıklı ve yine 4-5 misli  daha hafif mucizevi bir madde.
AİRBUS UÇAKLARINDA KULLANILIYOR
21. yüzyılın bu ham maddesini Türkiye’de 2009 yılından beri “Aksaca” markasıyla üreten Aksa Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Yılmaz anlatıyor:
“Karbon elyaf 1970’lerde savunma sanayinin tekelinde. 1980’lerde sanayi bu maddeye el atınca kullanma alanları da çoğalmış”.
Ben fuarda gördüklerimi saydım.
Ne ki bu yanmayan, en önemlisi korozyona uğramayan “karbon elyaf” otomotiv sanayinin yanısıra, rüzgâr santrallarının kanatlarında, deniz ve hava taşımacılığında, bina güçlendirmelerinde, bilgisayar gövdelerinde ve hatta çatılarda kullanılıyor.
A380 uçaklarında yüzde 50 oranında cam elyafla birlikte bu maddeyi görüyoruz./images/100/0x0/55eaff05f018fbb8f8a43489
2013 yılında piyasaya çıkacak Airbus uçaklarında kullanım miktarının 40 tona ulaşacağı hesaplanmış.
Yani dünyada “karbon elyafa” doğru hızlı bir gidiş var.
Dünyada halen 43 bin ton tüketilen karbon elyaf miktarının her 5 yılda bir katlanarak büyüyeceği hesaplanıyor.
KENDİ TEKNOLOJİMİZİ GELİŞTİRDİK
Peki AKSA böyle stratejik bir ham maddeyi üretme kararını nasıl almış?
“Akrilik elyaf”ta dünya lideri konumunda olan şirket 2006 yılında tekstilin hız kaybetmesi üzerine gelecek vaateden “karbon elyafını” denemek için harekete geçiyor. Devletten 1.6 milyon liralık teşvik de alıyor.
Ancak “karbon elyafı” lisansının satışı yok.
Amerikalı, Japon, Alman ve Güney Koreli üreticiler kendi formüllerini devlet sırrı gibi gizliyorlar.
AR-GE çalışmalarını asla paylaşmıyorlar.
Gerisini Akkök İcra Kurulu Başkanı Mehmet Ali Berkman’dan dinliyoruz:
“2006 yılında işe giriştik. Tam üç yıl kendi AR-GE ekibimizle deneye deneye “karbon elyafı” üretmeyi başardık. Kendi teknolojimizi geliştirdik. Yüzde yüz Türk malı olan karbon elyafında şimdi bilgi transferine hazır bir noktaya geldik”.
Türkiye elindeki bu önemli bir teknolojik kozunu iyi kullanır ise müthiş kârlı çıkar.

Haberin Devamı

Mitsubishi’nin altına koymak size haksızlık olur

Haberin Devamı

KARBON elyafının en büyük üreticisi Japonya.
Japonya 1980’lerde üretimine başladığı “karbon elyafını” bugün hibrid arabadan, depreme karşı güçlendirdiği binalara kadar geniş bir yelpazede kullanıyor. Nitekim Kobe depreminden sonra inşa edilen binalarda esnemeye son derece müsait “karbon elyaf”  kullanılmış.
Berkman’dan öğrendiğimize göre, bizde de 1999 depreminden sonra Fatih Sultan Mehmet köprüsünün  kabloları güçlendirilirken “karbon elyaflı” kablo kullanılmış.
Kuleli Askeri Lisesi de depremden sonra bu maddeyle güçlendirilmiş.
Dünyada 30 yıldan beri üretilen teknolojiye kısa bir sürede hâkim olan AKSA bugün dünyanın 9. üreticisi durumuna gelmiş. Yılda 1500 ton üretiyor ve bunu 2012 yılında devreye girecek ikinci bir üretim hattıyla 3 bin  500 tona çıkartacak.
AKSA’da 2009 yılında kurulan AR-GE merkezinde bugün 84 kişi çalışıyor.
Ürettikleri malzemenin hemen hemen tümünü ihraç ettiklerini belirten Mustafa Yılmaz’a göre, Türk malı “karbon elyaf” giderek daha fazla rağbet görüyor.
“Müşterilere bakarsanız malımız kalite olarak Japon Mitsubshi’nin ürettiğinin üzerinde. Sizi “Mitsubshi’nin altına koymak haksızlık olur diyorlar. Müşteri ne derse o geçerlidir” diyor.

Haberin Devamı

AKSA zincirin öbür halkalarına yönelir mi?

YÜZDE 95 oranında karbon atomundan oluşan karbon elyafı inanılır gibi değil ama saçın onda biri kalınlığında.
Bunu elde etmek gerçekten ileri teknoloji gerektiren bir şey.
Şöyle düşünelim:
AKSA zincirin ilk halkasını üretiyor yani saçın onda biri kalınlığındaki elyaf.
Ama kullanım alanları için bu yetmiyor.
Karbon elyaf dokunacak, reçilenecek vesaire.
Dolayısıyla ne oluyor?
AKSA’nın ihraç ettiği mal kumaş gibi dokunup tekrar Türkiye’ye satıyor.
Berkman “Karbon elyaf 1 katma değer bırakıyorsa, örgü kumaş yatırımı 5, bu malzemeden yapılan uçak kanadı 125 kat daha fazla katma değer getirecek” derken yüzde yüz haklı.
Mehmet Yılmaz, Sanayi Bakanlığı ve DPT’te başta Türkiye’nin elindeki bu önemli teknolojik kozun katma değer üretecek malzemelere dönüştürülmesi için çalmadık kapı bırakmamış.
Karbon elyaf üretiminin etrafında zincirin tüm halkalarını tamamlamak için ünlü ekonomist Michael Porter’ın “kümelenme modelini” önermiş.
Yetkililerden ses yok ama AKSA Türkiye’de zincirin ikinci, üçüncü halkasında faaliyet gösteren üreticilerle yakın temas içersinde.
Günün birinde bizzat karbon elyafın diğer halkalarına da atlarsa şaşırmam.

Yazarın Tüm Yazıları