Açlık ve hastalıkla boğuşan insanlar, yardımlar, vaatler.
Cimri ülkeler, eli açık ülkeler.
Dramı yüreklerinde hissedenler, umarsamayanlar.
Yazılanlar çizilenler arasında iki kişinin yazdıkları özellikle dikkatimi çekti.
Fransız yazar ve düşünür Jacques Attali ile Amerikalı ekonomist Jeffrey Sachs.
‘Bir yaşlı insan öldüğünde bir kütüphane yok olur...
Bir çocuk öldüğünde hayata veda eden bir okurdur.
Her ikisi öldüğünde ise kaybolan uygarlıktır.’
Bu satırların sahibi Attali.
*
ATTALİ, felaketi yazarken, Güney Asya kıyılarında, Hindistan ve Endonezya adalarında yaşamakta olan, dünyanın en eski uygarlıklarına mensup insanlara değiniyor.
Andaman Adaları’nın yerlileri Negrotos’lar, Jarawa’lar, Nicobarais’ler, Shonpen’ler, Sumatra, Cava, Malezya, Sri Lanka’da yaşayan diğer yerliler...
Bazı adalar haritadan silinmiş.
Binlerce yıllık uygarlıkların tanıkları da onlarla birlikte Hint Okyanusu’nun derinliklerinde.
Lisanlarını, geleneklerini, sanatlarını aktaracak kimse kalmamış.
Attali, yardım kampanyaları başlatanlara uyarıda bulunuyor:
‘Uygarlıkların tümden kaybolmasına izin vermeyin... Ne kurtarabilirseniz kurtarın’
Bu kargaşada, ölmekte olan bir yaşlının ağzından kabilesiyle ilgili efsaneleri kim bir yerlere not edecek?
Kültür kırıntılarını kim muhafaza edecek?
Bir uyarısı daha var Attali’nin.
‘Amazon ormanlarında, Orta Asya’da, Afrika’da yaşayan kabilelerin farklı ‘tsunamiler’ karşısında kaybolmamaları için son dakikayı beklemeyin.’
Kim kulak verecek söylediklerine?
*
DİĞER bir yazar Prof. Jeffrey Sachs’ın dikkat çektiği nokta ise belki daha düşündürücü.
Vaktiyle Dünya Bankası, OECD gibi kurumlara danışmanlık yapmış olan Sachs, dünyanın en önemli ekonomistleri arasında.
İki yıldan beri Columbia Üniversitesi Yeryüzü Enstitüsü’nün direktörü ve Kofi Annan’ın ‘Milenyum Hedefleri’ programının danışmanı.
Sachs’ı Davos’ta dinleme fırsatını bulmuştum.
Zengin ülkeleri yoksullara yeterince yardım etmemekle suçluyordu.
Şimdi okuduğum yazısının başlığı şöyle:
‘Facianın kast sistemi.’
Faciaların hep yoksulları vurduğunu söylüyor.
Ölüm, hastalık zenginle yoksulu ayırt etmez diyebiliriz değil mi?
Oysa deprem, sel, kuraklık, salgınlar bal gibi ayırt ediyor.
*
GEÇTİĞİMİZ yıl Karayipler’i vuran fırtına Haiti’de 2 bin kişiyi götürmüş, ABD’nin güney sahillerinde ise sadece bir elin parmağı kadar kişinin canını almış.
AIDS salgınından en fazla çeken yoksul Afrika.
Zengin ülkeler facia kapıyı çaldığında kesenin ağzını açıyorlar.
2015 yılını kadar dünyadaki yoksulluğu yarı yarıya indirme vaatleri hep havada.
Öyle olduğu için faciaların boyutları büyüyor, yoksulluk katlanıyor.