Paylaş
Bu noktadan sonra “düşük karbon ekonomi” trendinden geriye dönüş yok.
Bunu geçtiğimiz gün Nissan Türkiye Genel Müdür Yardımcısı İklim Sancaktaroğlu ile sohbette daha iyi anladım.
Sancaktaroğlu’nun sözlerine geçmeden önce bir hatırlatma.
Kopenhag’daki İklim Zirvesi’nden bir ya da iki gün önce İstanbul’da dinlediğimiz Uluslar arası Enerji Ajansı’nın Baş Ekonomisti Fatih Birol ne demişti?
2009 Dünya Enerji Görünüm Raporu’na dayanarak, 2030 yılından itibaren konvansiyonel yakıt tüketen otomobil satışı yüzde 40 dolaylarında olacağını söylemişti.
Yine rapora göre, 2030’dan itibaren “hibrit otomobil” satışları yüzde 30, şarjlı hibrit ile “elektrikli otomobillerin” satışı ise yüzde 30 oranında gerçekleşecek.
Sancaktaroğlu’nun anlattıkları bir anlamda Birol’un söylediklerini doğruluyor.
Otomotiv sektörü hızla yukarıdaki senaryoya hazırlanıyor.
Örneğin Nissan.
Bana göre dünyanın en verimli ve en etkin CEO’ları arasında olan, hem Nissan, hem Renault’nun başındaki Carlos Ghosn “elektrikli otomobilde” “seri üretim”e yeşil ışığı yakmış.
EN İYİ 50 BULUŞ ARASINDA
2010 yılında ABD’de seri üretimi başlayacak Nissan’ın Leaf modelinde egzos sistemi yok.
Time Dergisi’nin 2009 yılının en iyi 50 buluşu arasında gösterdiği Nissan Leaf “sıfır emisyonlu”.
Çevrecilerin rüyası ve gerçek bir devrim.
İklim Sancaktaroğlu, elektrikli araba siparişlerinin alınmaya başladığını söylüyor.
Japonya alıcılar arasında ilk sırada.
Nissan, sıfır emisyonlu bu otomobilleri dünyada yaygınlaştırmak için çeşitli ülkelerde ortaklıklara girişmiş.
Portekiz, İsrail, Fransa, Danimarka, İngiltere, İrlanda, İsviçre, Çin, Singapur gibi ülkelerde enerji şirketleriyle ortaklıklar “elektrikli otomobilin” alt yapısını hazırlamaya yönelik.
Nissan, Renault ile birlikte Portekiz’de elektrikli araçlar için pil üretecek.
Tesisin inşaatı 2010 yılında, pil üretimi ise 2012’de başlayacak.
Dediğim gibi Kopenhag’da anlaşma olsun olmasın dünyada gidişat artık “düşük karbonlu” ya da “yeşil ekonomi”ye doğru.
Bu çerçevede Nissan’ın Portekiz örneğinde olduğu yeni tesisler kurulacak, yeni istihdam olanakları sağlanacak.
Şükür ki, bu gelişmelerden Türkiye’nin payına da bir şeyler düşüyor.
Bildiğiniz gibi Renault 2011 yılından itibaren Bursa’da elektrikli araba üreteceğini açıklamış durumda.
Stern “Karbon Şeffaflık” Projesi”ni açıklamaya geliyor”
MADEM konu “yeşil ekonomi”,Pazar gecesi Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer’in CNN’de Esra Dinçkök’ün programında söylediklerine dikkat çekmek istiyorum.
Sabancı, Akbank’ın sponsorluğunda önümüzdeki ay açıklanacak bir “Karbon Şeffaflık Projesi”nden söz etti.
Dünyada halen 60 ülkede uygulanmakta olan bu proje nedir?
Şirketlerin gönüllü olarak “karbon emisyonlarını” açıklamaya teşvik eden bir girişim.
Anladığım kadarıyla, Sabancı Üniversitesi’nin katkısıyla yapılan çalışma çerçevesinde, şirketlere anketler gönderilecek.
Anketlerde şirketlerin “şeffaf” bir şekilde karbon emisyonlarını açıklamaları istenecek.
Bu çok iyi bir şey zira Türkiye’de şirketlerin atmosfere ne kadar sera gazı saldıklarıyla ilgili doğru dürüst bir veri, envanter yok.
Akbank’ın böyle bir projeyi başlatması son derece sevindirici.
Ancak işin başka bir boyutu daha var.
Türkiye’de “Karbon Şeffaflık Projesi”nin başladığını ünlü İngiliz ekonomist Lord Nicholas Stern’den duyacağız.
Stern’in, 2006 yılında İngiliz Hükümeti için kaleme aldığı tam 700 sayfalık “İklim Değişiminin Ekonomiye Etkisi” Raporu dünyada büyük yankı uyandırmıştı.
Nitekim 2007 yılı Dünya Ekonomik Forumu’nda, Stern Davos’un kahramanıydı.
Ben dahil herkes onu can kulağıyla dinlemişti.
Şimdi onu bir kez de İstanbul’da dinleyeceğiz.
Halen Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Enstitüsü Başkanı olan Lord Stern, 11 Ocak günü Sabancı Müzesi’ndeki “The Seed” konferans salonunda
“Kopenhag Bizi Nereye Götürüyor” konuşmasını yapacak ve “Karbon Şeffaflık” Projesini açıklayacak.
Politikacılar Kopenhag’da gördüğümüz gibi aralarında anlaşamazken, çevre işini özel sektör gayet iyi götürüyor.
Paylaş