Paylaş
Esasında futbolun dışında aşırı tutkun olduğumuz bir spor var mı yok mu bilmiyorum.
Türkiye’de tenis ilk kez 1900 yılında burada yaşayan İngilizler tarafında oynanmış.
Tenis Federasyonu’nun kurulma yılı 1923.
TENİS SANAYİİ 5.6 MİLYAR DOLAR
Maçları izlediğim gün dikkat ettim.
BNP Paribas’nın locasında ve diğerlerinde Fransız kadar İngiliz, Amerikalı, Alman, İtalyan vardı.
Yine Mendi’nin aktardığı rakamlara göre tenis endüstrisinin hacmi 5.6 milyar dolar.
2020 yılında ise halen 4.8 milyon olan tenis oyuncularının sayısının 10 milyonu aşması bekleniyor.
İnsanın aklına elbet “Bunların kaçı Türk olacak” gibi bir soru takılıyor.
Aralarında, İstanbul’daki geçen ekim ayında ilk kez düzenlenen Kadınlar Tenis Şampiyonası WTA’nın da olduğu çok sayıda önemli tenis şampiyonasını destekleyen BNP Paribas tam 40 yıldan beri Roland Garros’un sponsoru.
Paris’teki BNP Paribas’nın tarihi merkezinde ( Napoleon Bonaparte henüz genç bir general iken aşkıyla yanıp tutuştuğu Josephine ile bu binada evlenmiş) görüştüğümüz marka direktörü Antoire Sire’e göre, tenis sporsorluğu bankanın global markasını güçlendiren önemli bir unsur.
Mendi, BNP Paribas’nın bu tecrübesinden yararlanarak TEB’in hem 2 yıl daha İstanbul’daki WTA’yı destekleyeceğini, hem tenis halkımıza daha çok benimsetmeye çalışacağını söylüyor.
İSTANBUL’UN EKONOMİSİNE KATKI
Geçen yıl ekim ayındaki WTA Şampiyonasına Sinan Erdem’in dolup dolmayacağı konusunda kuşkuları olduğunu belirten Gökhan Mendi “Maçları Türkiye’nin her tarafından gelen 70 bin kişi izledi” diye konuşuyor.
Adana, Mersin, İzmir, Bursa’dan İstanbul’a izleyicilerin gelmesi TEB yöneticilerini umutlandırmış.
164 ülkede, 400 saat canlı yayınlanan WTA’nın İstanbul’un tanıtımına yaptığı katkı tartışılmaz.
İşin ekonomik boyutuna gelince, Mendi’nin belirttiğine göre WTA’nın İstanbul’un ekonomisine 707 bin 500 dolar.
“TEB olarak tenisi sahiplenmek istiyoruz” diyen Mendi, Türkiye Tenis Federasyonu ile birlikte hayata geçirilen “Tenis Sokağa İniyor” projesiyle tenisin Anadolu’ya yayılacağını söylüyor.
Şimdiye kadar 70 ilde kurulan sokak kortlarında hayatlarında tenis raketini bile görmemiş kişiler ellerine raketi alıp oynamışlar.
Futbol, basketbol, voleyboy gibi sporların sponsorluklarını duyuyorduk.
Kendi adıma TEB gibi bir kurumun tenisi sahiplenmesine sevindim.
Mendi: Tasarrufu teşvik edeceğiz
SON verilere göre Türkiye’nin tasarruf oranı hayli düşük.
1990’lı yıllarda yüzde 23.4 oranında olan tasarruf/GSYH oranı bugün baktığınızda sadece yüzde 12.
Gelişmekte olan ülkelerin ortalaması yüzde 30.
ABD’li ekonomistler tarafından her fırsatta “fazla tasarruf yapıp, az tüketmekle” suçlanan Çin’de tasarruf oranı yüzde 53.
Maşallah halkımız yarını filan düşünmeyip günü gününe yaşamakta rekor kırmış.
Kredilerle ev, araba gibi şeylere sahip olma peşinde.
Tasarruf oranları sürekli aşağıya doğru giden bir trend izliyor.
Geçenlerde üst düzey bir yönetici bir kadın arkadaşımla konuşuyordum.
“Biliyor musun” dedi “Çevremdeki yakın arkadaşlarımdan çoğunun bir tasarrufu yok. Yarınları hiç garanti altına almayı düşünmemişler”.
Eğitimli insanlardan söz ediyoruz, gerisini siz düşünün.
Mendi ile konuşurken TEB’in tasarrufa yönelik ürünlerini çeşitlendirmeye başladığını öğreniyoruz.
“Türkiye’nin tasarruf sorunu bireylerin, şirketlerin ve devletin ayağını yorganına göre uzatmayı öğrenmesiyle aşılabilecek bir sorun” diyor.
Halkımızın yüzde 45’inin gelirinden fazlasını harcadığını sözlerine ekliyor.
TEB bu gerçekten yola çıkarak bireysel bankacılıkta birikim alışkanlıklarını değiştirmeyi hedeflemiş.
Bu hedef doğrultusunda geçtiğimiz ekim ayında devreye soktuğu “Marifetli Hesap” küçük meblağlar bile olsa insanları biriktirmeye özendiren bu hesap.
6 ay gibi kısa bir sürede “Marifetli Hesap”ın sayısı 85 bini geçmiş ve 1 milyar lira birikmiş.
Paylaş