Paylaş
Nereden çıktı diyeceksiniz?Anlatayım.Önceki gün TEMA’nın (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) seçim öncesi siyasi partilere “doğaya dikkat” çağrısını konuşmak üzere Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç ve Genel Müdür Doç.Dr. Barış Karapınar ile bir araya geldik.Karapınar, BM’ye bağlı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi’nde uluslararası kalkınma ekonomisi, iklim değişikliği ve uluslararası ticaret dersleri veriyor.Bakın ne diyor? “İklim değişikliği nedeniyle Suriye’nin 2007 yılında yaşadığı kuraklık kırsal alandan şehirlere yoğun bir göçe yol açtı. Bu da ülkenin siyasi kırılganlığının ve iç savaşın temel nedenlerinden biri. Bununla ilgili sayısız bilimsel makale var”.
GIDA FİYATLARI ARTIYOR
Siyasi partilerin üzerinde durmadıkları iklim değişikliği gıda fiyatlarının artışını da tetikliyor.Gıda fiyatları 2007 yılından beri neredeyse yüzde 300 oranında artış göstermiş.Karapınar’ın da yazarları arasında olduğu IPCC’nin raporuna göre, gıda fiyatları 2050 yılına kadar yüzde 85 oranında artacak.Türkiye’ye gelirsek, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek Akdeniz çanağında.İç Anadolu’da kuraklık, Trakya’da seller derken çiftçiler gelecekte daha büyük doğal afetlerle karşılaşabilir. Büyük bir kuraklığın yaşandığı 2013-2014 arası tahıl üretimi yüzde 20 oranında azalmış.2007 yılından beri Türkiye’de gıda fiyatları sürekli artışta.Dünyada düşerken, bizde artıyor.
TARIM ARAZİLERİNİ KAYBEDİYORUZ
Son 13 yılda tarım alanlarının yüzde 9’u tarım dışı amaçlara yani şehirleşmeye, sanayiye kullanıldığımız için kaybettik. Oysa formül basit.Toprak varsa, gıda var.Öte yandan erozyonla her yıl, Afrika’nın yani koca bir kıtanın kaybettiği kadar toprak kaybediyoruz.12 yılda 1 santimetre yok oluyormuş TEMA’nın hesaplarına göre.Kişi başına düşen su miktarına göre aynı zamanda Türkiye “su sıkıntısı” çeken bir ülke.Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ne göre, 2050 itibariyle “su fakiri” bir ülke olacağız.Peki sizce seçimlere hazırlanan siyasi partilerinin bunlarla ilgili derinlemesine çalışmaları ya da çözüm önerileri var mı?Tabii ki yok.İşte bu yüzden TEMA Vakfı’nın hazırladığı ve meclisteki tüm siyasi partilerle paylaştığı EkoSiyaset 2015 Bildirgesi önemli.TEMA sorunları net ortaya koyuyor, çözümler getiriyor.Örneğin Bafra, Çarşamba, Sakarya, Çukurova gibi verimli ovaların “tarımsal sit” ilan edilmesini öneriyor. Deniz Ataç “Siyasi Partilere doğayı kalkınma politikalarının merkezine koyun çağrısı yapıyoruz. Çevre ve doğayla ilgili sorunlar artık gündelik siyasal ve ekonomik hayatı etkiliyor” diyor.
2030 YILINDA GERİ KALMIŞ MEDENİYET
TEMA, 1998 yılından bu yana çevreyle ilgili açtığı 200’ü aşkın davanın yüzde 76’sını kazanmış.Kabul edelim ki, Türk adaleti çevrenin önemini, ekosistemi TEMA sayesinde öğrendi.İyi ki hayatımızda TEMA var.Bir de siyasetçilere “sürdürülebilir kalkınmayı” öğretebilse.Karapınar’ın dikkat çektiği nokta önemli: “1960’lı yıllarda Güney Kore, Tayvan’ın benimsemiş olduğu modelle kalkınma trenini kaçırdık. 1980’lerde Çin’in ihracat merkezli kalkınma modelini, 90’lı yıllarda bilişim teknolojileri trenini kaçırdık. Şimdi doğayla entegre “sürdürülebilir kalkınma” trenini de kaçırırsak 2030 yılında geri bir medeniyet olacağız.”
Paylaş