‘Sürdürülebilir turizm’ lafta kalmıyormuş

Haberin Devamı

TURİZM sektörünün büyük bir açmazda olduğu bir dönemde sessiz sedasız “sürdürülebilir turizm” ile ilgili çalışmalar yapan Anadolu Efes ekibiyle Malatya’yı ziyaret ettik.
Anadolu Grubu çatısı altındaki Anadolu Efes turizmle ilgili tam olarak ne yapıyor?
“Gelecek turizmde” sloganıyla BM Kalkınma Programı (UNDP) ve Kültür ve Turizm Bakanlığıyla birlikte 2007 yılından beri turizm adına yapılan projelere 20 bin ila 100 bin lira arası fon sağlıyor.
Kamu, STK, meslek kuruluşları, üniversitelerin işbirliğiyle bunların hayata geçmelerini sağlıyor.
Ama en önemlisi projeleri yakından izliyor.
Boğaziçi Üniversitesi’nde açılan “Sürdürülebilir Turizm” bölümü Anadolu Efes’in verilerine değerlendiriyor, projelerin sosyal etkisini ölçüyor.
Ev pansiyonculuğu, yerel lezzetlerin korunması, geleneksel mesleklerin canlandırılması derken Anadolu Efes’in “sürdürülebilir turizm” projeleri oluşturdukları modellerle yerel kalkınmanın da önünü açıyor.
Malatya’ya döneceğim ama önce Anadolu Efes’in heyecanlı ekibinin aktardığı projelerden bazı örnekler.

Haberin Devamı

‘Sürdürülebilir turizm’ lafta kalmıyormuş


URFALI KADINLAR TAŞ İŞÇİLİĞİNİ ÖĞRENİYOR


Mardin’de Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı’nın desteğiyle 50 kadın bir araya gelip bir kooperatif oluşturmuş ve “İpek Yolu Misafir Evi”ni kurmuş.
Aynı kadınlar misafir evinden elde ettikleri gelirle ayrıca iki kreş işletiyor.
Bir diğer proje Bursa’da Nilüfer Belediyesine bağlı olan dağ köyü Misi’de.
Köyün 2 bin yıllık geçmişinde ipekböcekçiliği var.
Anadolu Efes’in fonuyla köyde kaybolmaya yüz tutan ipekböcekçiliği zanaatı yeniden canlandırılmış.
Nilüfer Belediyesi’nin de katkılarıyla İpek Evi adında bir dokuma atölyesi açılmış.
Yerel lezzetlerin de ikram edildiği “Koza Evi”, çocuk kütüphanesi aynı projeye dahil.
Misi artık hafta sonları turistlerin uğrak yeri.
Mardin’de, Misi’de proje için başvuranlar hep kadınlar.
Neden hep kadınlar?
Çünkü yüzyılların süzgecinden geçmiş geleneklerimizi, kültür mirasımızı “korumak” öncelikle onların aklına geliyor.
Hayatı korumak, barışı korumak olduğu gibi “gelenekleri korumak” da öncelikle kadın işi.
Şanlıurfa’da giderek kaybolmakta olan taş işçiliğinin yaşatılması projesinde de kadın var.
Taş işçiliğinin merkezi olmakla birlikte bu mesleği bilenlerin azalması nedeniyle eski motiflerin de unutulmaya yüz tuttuğu Urfa’da 6’sı kadın olmak üzere 20 taş işçisi yetişiyor.
“Parmaksızlar Evi”nin taş işçiliğini yeni yetişmiş kadınlar üstlenmiş.

Haberin Devamı


ARSLANTEPE DÜNYA MİRASI

Safranbolu ise çarşı pazarını dolduran Çin malı turistik hediyelik eşya yerine daha anlamlı şeyler satılması için kolları sıvamış.
Karabük Üniversitesi’nin fon için başvurduğu projenin ilk meyvesi “safranlı lokum”.
Uluslararası tasarım yarışmasında dereceye giren tasarımların Safranbolulu zanaatkârlar tarafından hayata geçirilecek.
Malatya ise Anadolu Efes’in desteğiyle Arslantepe’nin Unesco Dünya Miras listesine girmesi umudunu taşıyor.
Henüz iyi tanınmayan Battalgazi ilçesindeki Arslantepe, 40 yıldan beri burada kazıları sürdüren Roma La Sapienze Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Marcela Frangipane’ye göre önemli bir dünya mirası.
Proje ortaklarından Battalgazi Belediyesi’nin davetinde buluştuğumuz Frangipane Yakındoğu ve Anadolu arkeolojisinin önde gelen bir ismi.
Yakındoğu’da Devletin Doğuşu kitabının yazarı Frangipane, Arslantepe’de MÖ 3 bin 300 yılına dayanan dünyadaki ilk sarayın bulunduğunu söylüyor.
Sarayda ortaya çıkartılan mühür arşivi, ilk bürokrasinin yani ilk devletin Arslantepe’de filizlendiğinin kanıtı.
Frangipane “Arslantepeliler kendi devlet sistemini yaratmış. Daha önceki dönemlerde yerleşik sistemin odak noktası tapınaktı. Aslantepe’de saray. Din ve devlet ayrılmış. İlk laik sistemin Arslantepe’de başladığını iddia edebiliriz” diyor.

Yazarın Tüm Yazıları