Şimdi Suriyeli mültecileri dinleme zamanı

YOLLARIMIZ bir dönem Hürriyet’te kesişmiş olan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği eski sözcüsü Metin Çorabatır Suriyeli mültecilerle ilgili “Kâbus belli, entegrasyon olmazsa toplum patlar” demiş.

Haberin Devamı

Çorabatır’ın, meslektaşımız Selin Ongun Tuncer ile dünkü söyleşisini dikkatlice okumak gerek.


Çorabatır’ın dediği gibi, insani anlamda dünyanın en büyük krizlerinden birini yaşıyoruz ve Türkiye bu krizin tam göbeğinde.

Suriye’den şimdiye kadar 5 milyon mültecinin çıktığı, Türkiye’nin bunların 2.2 milyonuna ev sahipliği yaptığı hesaplanıyor.


Şimdi Suriyeli mültecileri dinleme zamanı




Çorabatır’a göre, bu 2.2 milyondan sadece 270 bini kamplarda kalıyor.

Kayıt dışı olanların sayısı bilinmiyor.

BM’nin bu yılın sonunda sayılarını iki buçuk milyon olarak hesapladığı Suriyeli mültecilere Türkiye bir statü tanımıyor.

Dolayısıyla Çorabatır’ın şu sorusu çok yerinde:

“Bu insanları sokakta, aç mı bırakacağız? Sadece yardımlarla mı ayakta tutacağız? Ya da onlara mülteci statüsünün öngördüğü hakları bir bütün olarak tanıyıp, toplumumuza mı kazandıracağız?”.

Dünyanın en büyük insani krizinin tam göbeğinde olduğumuz halde bu soruları gerektiği gibi tartıştığımızı kim iddia edebilir?

Suriyeli mültecilerin gazetelere konu olduğu haberler çoğunlukla Ege Denizi’nde yitip gidenlerle ya da Avrupa Birliği’nin 3 milyar euroluk katkısıyla ilgili.

Çorabatır’ın sözünü ettiği entegrasyon nasıl olacak?

Yasadışı çalışan yarım milyona yakın Suriyeli nasıl yasallaşacak?

Yüzde 20’lere dayanan bir genç işsiz oranına sahip ülkede Suriyeli gençlere nasıl istihdam alanları yaratılacak?

Ya eğitim meselesi?

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (Human Rights Watch) Kasım 2015 tarihli raporuna göre, son 4 yıl zarfında Türkiye’ye gelen 700 bin okul çağındaki Suriyeli çocuğun üçte birinden azı okula gidiyor.

Yaklaşık 458 bin çocuğun eğitime erişim olanağı yok.

Haftada 50 liraya çalışan Suriyeli çocuk işçiler dramı ayrı bir konu.

“Geleceğimi Hayal Etmeye Çalıştığımda Hiçbir Şey Göremiyorum” başlıklı İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün raporuna bir göz atmanızı öneririm.

Böyle bir arka planda Bilgi Üniversitesi’nin Suriyeli mültecileri ve göç konusunu insan hakları açısından ele alacağı “Şimdi Dinleme Zamanı” semineri ayrı bir önem kazanıyor.

Yarın Bilgi Üniversitesi kampüsü santralistanbul’da düzenlenecek seminerde mültecilerin barınma, sağlık, gıda, eğitim gibi temel ihtiyaçlarına yönelik sivil toplum çalışmaları paylaşılacak.

Uzmanlar özellikle kentlerde yaşayan Suriyeli mültecilerin durumunu ele alacak.

Yani büyük kentlerde yaşayanları yakından ilgilendiren mesele masaya yatırılacak.

Son dört yılda İstanbul’da sokakta yürüdüğümde, semt neresi olursa olsun, Suriyeli bir mülteciyle göz göze gelmediğim tek gün yok.

Kafamızı kuma gömmeyelim, mesele hepimizin meselesi.

Bilgi Üniversitesi’ndeki seminer herkese açık.

Seminer kapsamında ayrıca, Aydın Doğan Vakfı’nın “Uzun İnce Bir Yolda Mülteciler” Karikatür Sergisi de yer alacak.

Bu arada TMBB İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun CHP’li üyeleri dün komisyon bünyesinde, mültecilerin yaşadığı sorunlara ve hak ihlallerine eğilmek üzere “Mülteciler Alt Komisyonu” kurulmasını önermiş.

Komisyonun CHP’li üyeleri, barınma, sağlık, çalışma, eğitim gibi sorunların yanı sıra mültecilerin “insan ticareti” gibi en ağır insanlık suçlarıyla karşı karşıya kaldıklarını hatırlatıyor.

CHP’nin önerdiği komisyonun çoktan kurulmuş olması gerekirdi.

Yazarın Tüm Yazıları