Sadıkoğlu: Dubaililerin 28 milyon dolar borcu var

GEÇEN cuma günü bu sütunlarda yer alan "Sadıkoğlu’nun yarım bıraktığı Şeyh Maktum’un yatı bitmiş" yazım üzerine dün Kahraman Sadıkoğlu aradı.

"Dubai’de olanları bir de benden dinleyin" dedi.

Şeyh Maktum’un 160 metrelik yatını neden bitirmediğini şöyle anlattı:

"Şeyhin yatını inşa ettiğim dönemde Dubai’de bir IMF toplantısı yapılıyordu. Toplantı nedeniyle o günlerde Dubai’de bulunan Savarona’da bir davet verdik. Yatı gezdirirken, davetliler arasında olan bir şeyh, Atatürk’ün odasına girmek istemedi. Üstelik Atatürk’ün aleyhine konuştu. Dayanamadım. Şeyhi Savarona’dan kovmak zorunda kaldım."

Sadıkoğlu
’nun iddiasına göre, Savarona’dan kovulan şeyh, Şeyh Maktum’un yatıyla ilgilenen Sultan bin Süleym’in bir yakınıymış.

Ve bu olaydan sonra Sultan bin Süleym, Sadıkoğlu’nun parasını ödememeye başlamış.

Sadıkoğlu’nun da Şeyh Maktum ile temasa geçmesini engellemiş.

Kahraman Sadıkoğlu’nun altı ay parası verilmediği gibi, yatın yapımı başka birine devredilmiş.

"Dubaililerin size borcu ne kadar" diye soruyorum.

Sadıkoğlu "Yaklaşık 28 milyon dolar" diyor.

Tekne yapımı için ayda 2 milyon dolar, ayrıca yine yapımını üstlendiği Palmiye Adası’ndaki mendirek için 2,5 milyon dolar alıyormuş.

"Savarona’daki olaydan sonra hepsini kestiler" diyor.

Yine iddiasına göre, Dubai’daki bu olaylar yüzünden kendisine yakın olan Telekomünikasyon Bakanı El Tahir de istifa etmek zorunda kalmış.

Kahraman Sadıkoğlu, geçen cuma günü İTO’da bir toplantı yapan Dubai Jebel Ali Serbest Bölgesi CEO’su Selma Saif Bin Hareb ile bu borç konusunda konuşmak istemiş.

Ancak randevu alamamış.

Parasını almak için şimdi ümidi, birkaç ayını Londra’da geçiren Şeyh Maktum’a orada ulaşmak.

SAVARONA 3,5 AY DOLU

Zamanında Turgut Özal’ın devreye girmesiyle Atatürk’ün yatı Savarona’yı 49 yıllağına kiralayan Kahraman Sadıkoğlu’na yatın son durumu sordum.

Sadıkoğlu, yata 36 milyon dolar harcadığını söylüyor.

Mayıs ayından ağustos ayına kadar Güney Fransa’da zenginlere kiralanıyormuş.

Müşterileri arasında Suudi Arabisan Kraliyet ailesinin fertleri de var.

"3,5 ay dolu ama ondan sonra buraya gelip yatıyor" diyor Sadıkoğlu.

Şimd Atatürk’ün yatıyla ilgili başka bir sorun varmış.

Yatı bağlayacak bir rıhtım bulunamıyormuş.

Syriana ve Dubai’deki modern çağın köleleri

SYRİANA, George Clooney’ye CIA ajanı rolüyle Oscar ödülü getirmiş olan film.

ABD’nin Ortadoğu petrolü üzerine oyunlarını anlatıyor.

Müthiş gerçekçi bir film.

Neredeyse belgesel tadında.

Filmin geçtiği yerlerden biri de Körfez’de bir ülkenin petrol dolum tesisleri.

Tesislerde karın tokluğuna çalıştırılan işçilerin nasıl köktendincilerin ellerine düştüklerini, nasıl intihar bombacılarına dönüştüğünü izliyorsunuz.

Filmde işçilerin tıka basa bir otobüse bindirildikleri sahne aniden bana iki, üç gün önce Dubai’de gördüğüm bir sahneyi anımsattı.

Kaldığımız Hilton Jumeirah Oteli’nin yanıbaşında yapılan Jumeirah Beach gökdelenlerinde işçiler aynı şekilde taşınıyordu.

Çoğunlukla, Hintli, Pakistanlı işçiler sabahın erken saatlerinde inşaata bırakılıyor, akşam saatlerinde yeniden otobüslerle alınıyordu.

Sonradan öğrendim.

İşçilerin inşaat alanının dışında, Dubai’de gezinmeleri yasakmış.

Otobüslerle alınıp getirildikleri inşaat alanlarının dışında her yer onlara yasak.

Aynen Syriana filmindeki gibi topluca koğuşlarda barınıyorlar. İşverenin işine gelmedikleri zaman da sorgusuz sualsiz ülkelerine geri gönderiliyorlar.

Dubai’de konuştuğum birisi "Dubai’yi Dubai yapan modern çağın köleleri" dedi.

Gerçekten öyle.

Dubai’nin göz kamaştıran, ışıltılı fütüristik inşaatlarının gerisinde bu gerçek yatıyor:

Modern çağın köleleri.

Dubai’de İznik Vakfı’nın çinilerine büyük rağbet var

HÜRRİYET’in pazar günkü yani önceki günkü ekinde İznik Vakfı’nın yeniden hayata geçirdiği çinilerle ilgili nasıl başarılı çalışmalar yaptığını okudunuz.

Vakfın çinileri Calvin Klein’ın Kaliforniya’daki evinden Dubai’deki parklara, alışveriş merkezlerine kadar geniş bir yelpazeye hitap ediyor.

Seviliyor, kullanılıyor.

Dubai’ye kısacık ziyarette İznik Vakfı’nın buradaki projelerinin bazılarını görme fırsatım oldu.

Bir tanesi Dubai Emiri’nin Sarayına yakın Zabeel Parkı’nda.

Mimar ve minyatür sanatçısı Nusret Çolpan’ın çizgileriyle İznik çinilerine yansıyan panolarda İstanbul ile Dubai yan yana.

İstanbul Ayasofya’sıyla, Kız Kulesi’yle, camileriyle alabildiğine tarihi, Dubai ise yelken şeklindeki Burj el Arap Oteli ve diğer gökdelenleriyle alabildiğine modern.

Hoş bir tezat.

İznik Vakfı’nın diğer bir çalışması da Burjaman adındaki bir alışveriş merkezinin üst katında.

İngiliz bir mimarın yaptığı alışveriş merkezinin en can alıcı noktası kırmızı ve turkuaz İznik çinilerinin olduğu bölüm kuşkusuz.

Yine bir camide çalışmaları olan İznik Vakfı, Dubai’de kuracağı ofis aracılığıyla diğer Körfez ülkelerine de hizmet vermeyi tasarlıyor.
Yazarın Tüm Yazıları