Fransızlar Dünya Kupası'nın tantanalı açılışının keyfini pek çıkaramadılar. Yağmur ve Air France grevi bayağı can sıktı.Özellikle de politikacıların.Fransız Dışişleri Bakanlığı'nın bir programı nedeniyle, bir hafta geçirdiğimiz Paris'te meclisteki grev kavgalarına bizzat tanık olduk.Daha çok asırlık bir tiyatro salonunu andıran kırmızı kadife koltuklu meclisin küçücük misafir localarından izlediğim kadarıyla milletvekillerinin başlıca gündemiydi grev.Gazetelere göre kanlı din savaşlarını andıran pazarlıklar sonuçlandı. Fransa'ya 1 milyar Frank'a patlayan grev bitti ve Fransız politikacılar nihayet huzurla televizyonlarının başına kuruldular.Politika ve futbolun ayrılmaz ikili olduğunu biliyorduk.Politikacıların futbol düşkünlüğünü yakından gördük.20 metrelik dört devin Concorde Meydanı'na doğru yürüdükleri gece, Paris'e 'geçerken uğrayan' şu liderlere bakın: İngiltere Başbakanı Tony Blair, eski İspanya Başbakanı Pelipe Gonzalez ve Arjantin Devlet Başkanı Menem.Blair'in gerekçesi, Cardiff'deki AB toplantısının son ayrıntılarını görüşmek. Gonzalez'inki ise Kosova meselesi.Futbol için geldiğini açıkça beyan eden en yürekli lider El Turco Menem çıktı.Paris'teki futbolseverlere gelince, en ateşlileri İskoçyalılar.Yağmur ve yazlık giysilerle dolaşırken, içinizi titreten rüzgâra rağmen kareli eteklerinden vazgeçmeyen İskoçyalılar her yerde.Doğal, çünkü 20 bin kişi kalkıp gelmiş. Havuç rengi perukları ve pelerin gibi omuzlarına attıkları bayraklarıyla Champ-Elysees bulvarını arşınlayan İskoçyalılardan birkaç tanesini yakalayıp konuştum. Zor anlayabildiğim İngilizceleriyle Fransızların organize sorunundan yakındılar, bir de bir bilet sahtekârlığından söz ettiler.Meğer anlattıkları doğruymuş. Biz Dışişleri yetkilileriyle AB-Türkiye ilişkileri, iyice sarpa saran Ermeni tasarısını konuşurken, Paris bilet sahtekârlığı ile çalkalanıyormuş. 10 bin Japon, Brezilya, İskoçya, Hollanda'dan bilmem kaç kişi, bilet parasını ödeyip hava almışlar.Planet-Food'tan son haberler böyle...Daha bir hafta bile dolmadan buralarda bazıları bu işten sıkılmaya başladıklarını ağızlarından kaçırıyorlar. Bunlardan bir tanesi de, Le Figaro gazetesi yazarlarından Jean d'Ormesson. D'Ormesson'a göre futbol 20. Yüzyıl'ın en büyük mitlerinden otomobili bile tahtından indirdi. Açılış gecesi futbola geçit vermek için otomobillerin bazı noktalarda trafikten men edilmeleri, yazarın canını sıkmış.Futbolun din ve milliyetçiliğin de yerini doldurmaya aday olduğunu söylüyor D'Ormesson.Bu görüşüne pek katılmıyorum.21'inci yüzyıla girerken muhteşem bir üçlü oluşturacaklarını düşünüyorum.