Paylaş
Bunlardan biri geçtiğimiz yıl Davos’ta sık gündeme gelen “dairesel ekonomi”.(bkz. 4.Şubat.2014 tarihli yazı).
Bir diğeri de “paylaşım ekonomisi” ya da “tüketim ekonomisinin” panzehiri.
“Paylaşım ekonomisi” ortak tüketim, ortak kullanım, takas gibi şeyleri içeriyor.
Arabanızı da paylaşabilirsiniz, bir hizmeti de.
Dünyada her yıl 1 Haziran tarihinde kutlanan “paylaşım ekonomisi” kâr amacı güdebilir, gütmeyebilir de.
Geçenlerde İstanbul’da “paylaşım ekonomisini” kâr amacıyla uygulayan bir Fransız girişimciye rastladım.
Hayatının 7 yılını silikon Vadisi’nde geçirmiş olan Nicolas Brusson iki arkadaşıyla birlikte bundan beş yıl önce BlaBlaCar’ı kurmuş.
Fransızca gevezelik yani “blabla” ve arabanın birleşiminden ortaya çıkan BlaBlaCar aynı araçta yolculuğun paylaşılmasını sağlayan bir şirket.
Facebook üzerinden bir nevi “dolmuş sistemi” uygulayan BlaBlaCar’ın 13 ülkede toplam 10 milyon üyesi var.
Ekonomik krizin kıskacındaki Avrupa’da bu sistem çok tutmuş.
Avrupa’da bir şehirden diğerini giderken benzin parasını bölüşerek aynı aracı kullananların sayısı ayda 2 milyonu buluyor.
Sistemi en fazla seven ülkelerin başında Fransa, Almanya, İtalya geliyor.
Birbirlerini tanımayan kişileri bir araya getiren BlaBlaCar bir güvenlik mekanizmasını da devreye sokmuş.
Nicolas Brusson, BlaBlaCar’ın Norveç, Hollanda ve İtalya’dan sonra dünyanın en pahalı benzinini kullanan ve karbon emisyon artış hızında rekora koşan Türkiye’de tutacağına inanıyor.
BlaBlaCar sistemiyle İstanbul-Ankara yolculuğunun kişi başı 35 liraya, İstanbul-Çeşme yolculuğunun 52 liraya mal olacağını hesaplamış.
“Türkiye’de benzin pahalı, nüfusun yüzde 40’ı facebook kullanıcısı, şehirlerarası mesafeler uygun. Dolayısıyla sistemin tutacağına inanıyorum” diyor
Türkiye’nin “paylaşım ekonomisine” ne kadar sıcak baktığını BlaBlaCar’ın büyümesinden göreceğiz.
Tabii bu arada sistem, “arabada tek kişi” cenneti İstanbul’da trafiği azaltmak için de birebir.
Avrupa Komisyonu’ndan Sulukule’ye ödül
FATİH Belediyesi’nin “kentsel dönüşüm”projesi çerçevesinden yüzyıllardır yaşadıkları yerlerinden yurtlarından olan Roman çocuklar başarıdan başarıya koşuyor.
En başından başlayalım.
İstanbul 2010 Kültür Başkenti etkinlikleri sırasında kurulan Sulukule Çocuk Sanat Atölyesi sayesinde, Türkiye’nin ses getiren hiphop grubu “Tahribad-ı İsyan” ve geleneksel müzik icra eden Sulukule Gençlik Orkestrası doğdu.
Kentsel dönüşüme isyan eden şarkılarıyla dikkat çeken “Tahribad-ı İsyan”nın bir videosu bugün New York’ta MOMA’nın koleksiyonunda.
Geçen yıl kurulan Sulukule Gençlik Orkestrası ise bu yıl Macaristan, Slovakya’da konserler verdi.
Repertuvarında Balkan şarkıları da olan Sulukule Gençlik Orkestrası çok beğenildi.
Sulukule’nin yıkılmasından sonra köklerinden, geleneklerinden kopan Roman çocukların bu başarısının arkasında Sulukule Çocuk Sanat Atölyesi var kuşkusuz.
SÇSA önceki gün Brüksel’de düzenlenen törende Genişleme’den sorumlu komisyon üyesi Stefan Füle’nin elinden bu yıl ilk kez verilen “AB Roman” ödülünü aldı.
Sanırım Avrupa Birliği’nin bu ödülü, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in geçenlerde İstanbul Üniversitesi’nden aldığı fahri doktora ünvanından binlerce kez daha değerli.
TÜSİAD’ın “Kadın-Erkek Eşitliği” temalı kısa film yarışması
TÜSİAD, başkanlığını Nur Ger’in yürüttüğü Kadın-Erkek Eşitliği Çalışma Grubu’nun girişimiyle kadın-erkek eşitliğine dikkat çekmek için kısa bir film yarışması düzenliyor.
Üniversite öğrencilerine yönelik yarışma için en fazla 1 dakika ve en fazla 5 dakika süreli olmak üzere 2 kategoride başvurular alınacak.
Nur Ger diyor ki “Kadın-erkek eşitliği hakkında her şey kısa filmlerin konusu olabilir”.
Yarışmaya katılmak için 18 yaşını doldurmuş olmak ve 14 Kasım tarihine kadar TÜSİAD’ın web sitesinde şartname ve başvuru formunu doldurmak gerekiyor.
Paylaş