PARİSEXPO 2015’i İzmir’e getirmek sadece sunuma kalmışsa yandık.
Dün büyük bir sevinçle beklediğimiz İzmir’in Expo 2015 sunumu tek kelimeyle büyük bir hayal kırıklığı oldu.
Neresinden başlasam?
İzmir’i tanıtan vasattan da öte son derece sönük filmden mi?
Filmde işlenmeye çalışılan Expo 2015’in "Herkes için Sağlık" temasıyla konuşmalar arasındaki kopukluktan mı?
Sunumda hiçbir yaratıcılık, ışıltı olmamasından mı?
En vahimi konuşmacılar arasında hiç kadın olmamasından mı?
Düşünün rakibiniz Milano’nun Belediye Başkanı son derece başarılı bir iş kadını Letizia Moratti.
İtalya’nın sunumunda bol bol kullandığı çocuk ve gençlerden sorumlu Spor ve Gençlik Bakanı ise yine bir kadın Giovanna Melandri.
Bu iki son derece hoş kadın sahneye çıkması dahi Milano’nun sunum maçını almasına yeterli.
İzmir’in tanıtım filmini hangi göz, hangi kamera çekti gerçekten merak ediyorum.
Ege’nin bu güzelim şehrine aşkla, sevgiyle bakmayan bir göz olduğu kesin.
Nerede İzmir’in o cıvıltısı, zengin tarihi, kültürü ve hatta yemekleri.
"Herkes için Sağlık" diyorsunuz İzmir’in antik çağlardaki tıp deneyimi yok.
Dünyanın en parlak bilim adamlarından Gökhan Hotamışlıgil’i bir konuşma için ta ABD’den çağırıyorsunuz.
Konuşmasıyla içeriğiniz arasında bir bağlantı yok.
Hotamışlıgil’in anlattıkları İzmir’in sağlık için yapma iddiasında olduğunun fersah fersah ötesinde.
Sonradan Hotamışlıgil ile konuştuğumda sağlık temasına uygun olarak İzmir için tüm Doğu Akdeniz’i kapsayacak Silicon Vadisi’nin bir "biyomedikal" versiyonunu önerdiği öğreniyorum.
Fransa’nın en çok okunan yazarları arasında yer alan, kökleri İzmir’de Marc Levy’yi sahneye çıkartıyorsunuz aynı şey.
Levy büyük büyük dedesinin İzmir’deki meşhur asansörü yapan kişi olduğunu anlatıyor. İzlediğiniz filmde o anda bir asansör sahnesi olsa?. Ya da yazar duyarlılığıyla anlattığı İzmir’i gösteren birkaç anlamlı görüntü olsa..
Yok, yok, yok?
Bu kadar mı özensiz, bu kadar mı baştan savma bir film yapılır?
Milano’nunbulunduğumuz salonun duvarlarına yansıyan ünlü Scala’nın görüntüleriyle başlayan, baleyle devam eden sunumunu seyredince tabii ki hayal kırıklığı iki kat artıyor.
İtalyanların yaratıcılığı Expo’nun logosunda başlıyor bir kere.
Leonardo da Vinci’nin "Vitruvian Man" diye bilinen "Anatomi Çalışması" logonun ikinci harfi.
Sunumun sonunda bale sanatçıları, gençler, çocuklar Başbakan Prodi ve diğer konuşmacılar herkes sahnede. Eğlendirici, yaratıcı ve en önemlisi "global mesajları" bol olan bir sunum.
Peki ya İzmirliler ne diyor Milano’nun bu gösterişli sunumuna?
"İçeriği boştu. Expo’nun yerini bile gösteremediler"?
Buyrun?
Dünyanın önde gelen reklam ve iletişim devi neden başarısız
İZMİR’in Expo 2015 için 10 milyon euroluk bütçesi var.
Bunun 4milyonu Tanıtım Fonu’nun geri kalanı yerel yönetimlerden, TOBB, TİM gibi kurumlardan.
Yani harcayacak parası var İzmir’in.
O halde neden daha kaliteli, şanına yakışır bir sunum yok ortada.
Hikaye her zamanki hikaye.
Dağınıklık, bu işi üstlenmiş olan ekibin arasındaki uyumsuzluktan, koordinasyonsuzluktan kaynaklanıyor.
Belediye, bürokrası, sivil toplum bir arada uyum içersinde çalışsalar olmaz mı?
Anladığım kadarıyla bundan önceki iki sunumu başka bir ajans üstlenmiş.
Bu üçüncü sunum ise dünyanın reklam ve iletişim devleri arasında sayılan Fransız Publicis Grubu’na verilmiş.
En son Saatchi&Saatchi’yi de bünyesine katarak daha da büyüyen, Dünya EkonomikForumu’nun yıllardan beri işlerini yürüten Publicis neden başarısız?
Bu işi yeterince önemsemediğinden mi?
Yoksa bu işi sunuma tam bir ay kala üstlendiğinden mi?
İzmir Expo 2015 yetkilileri bunu iyi anlamak, analizini yapmak zorunda.
Gül: İşin içine özel sektör de girmeli
SUNUMLARDAN sonra Paris büyükelçiliğimizde akşam yemeğine katılıyoruz.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yemekten sonra ayaküstü sohbet ettiği gazetecilere bir Kayseri atasözüne atıfta bulunarak "Madem ki herkesin içersinde vasiyetimizi açıkladık ölmek lazım" diyor.
Yani İzmir Expo 2015’i ne olursa olsun mutlaka alacak.
Gül, daha sonra özel sektörün de bir işi sahiplenmesi gerektiğini söylüyor.
Hemen arkasında duran TÜSİAD Başkan Yardımcısı işadamı Ali Kibar’ın cevabı ise "Mesajı aldık" şeklinde.
Dün bu işin bir diplomasi ve lobicilik işi olduğunu söylemiştim.
31 Mart tarihinde son sunumdan sonra Uluslar arası Sergiler Bürosu’nun GenelKurulu’ndaki oylamaya katılacak 200 kadar delegeyle neredeyse yüz yüze görüşmek gerek.
İzmir’in en büyük şansı şimdiye kadar Expo’nun hiç bizim bölgede yapılmamış olması.
Amerika, Avrupa ve Uzakdoğu’da hep yapılmış ama bizim çoğrafyadan tek başvuru.
Dolayısıyla İzmirliler umutlu.
Neticede bu iş olacaksa sunum ile filan değil "çoğrafya" artısı ve lobicilikle olacak.