Paylaş
2015 yılında 70 bine yakın üretici 1 milyon 800 ton organik ürün üretmiş. Organik tarımın bu kapasitesine Türkiye’de öncülük yapanlar arasında Kuşadası’nda 2 bin dönümlük arazide 20 yıldan beri ter döken bir kadın çiftçi Gürsel Tonbul var.
Aynı zamanda iyi bir girişimci olan Gürsel Tonbul, geçen yazıda sözü geçen Diana Otel Yatırımları Yönetim Kurulu Başkanı Ece Tonbul’un annesi.
Ece Tonbul’un yarattığı, boho chic Club Marvy’nin organik büfesindeki ürünler Gürsel Hanım’ın çiftliğinden geliyor.
Türkiye’de organik tarım henüz emekleme döneminde iken bir kadın bu işe nasıl soyunmuş?
Dediğine göre çiftçilik “genetik hafızasında” var. Antalya’da “geleneksel tarımın” uygulandığı narenciye bahçelerinde büyümüş.
1995 yılında arazileri giderek genişleyen Tonbul ailesinin çiftliğini yönetmesi teklif edilince gözü kapalı kabul etmiş. “Esasında ben eğitimciyim. Kendi ailemin bahçelerinde gördüğümün dışında ziraat ile hiç ilgim olmamasına rağmen çiftliğe kurumsal bir kimlik kazandırmak için işe giriştim” diyor.
YASANIN OLMADIĞI YILLAR
Ancak zeytinin ve meyve ağaçlarının ön planda olduğu çiftlikte çalışanların bilinçsiz ilaç kullanmaları rahatsız etmiş Gürsel Tonbul’u.
“Tarıma kafa yorduğum yıllarda okuduğum bir makale gözlerimi açtı. Makalede beslenme ile kanser arasındaki ilişkiye net dikkat çekiliyor ve sağlık için “organik devrim” gerektiği vurgulanıyordu”.
Makaleye yurtdışında gördüğü “bio dükkanlar” eklenince 1997 yılında “organik tarıma” karar veriyor. “O yıllarda organik tarımın yasası yok. Yolumuzu karanlıkta el yordamıyla bulmaya çalışıyoruz. Organik deyince insanlar boya markası filan sanıyorlar” diye anlatıyor.
Çiftliği organik tarıma uygun hale getirmek üç yılını almış. Victor Ananias’ın (bu vesileyle onu anmış olalım) başlattığı “Buğday Hareketi”yle tanışması o yıllara rastlıyor.
Ziraati bilmezken organik tarıma kalkışmasını “delice bir özgüven ve inatla öğrenme arzusu” diye tarif ediyor. 2000 yılına başvurduğu “organik sertifika” iki yıl sonra geliyor. Peki 20 yıl sonra Gürsel Tonbul hangi noktada?
“Türkiye’de tarım özellikle son yıllarda hepimizin bildiği gibi ağır darbe yedi ama ben organik mücadelemi kazandım. Ürünlerim yok sattığına göre çocuklarıma kazançlı olacakları bir miras bırakacağım” diyor.
Değirmen Eko Yatırım AŞ. Çiftlik İşletmeleri tarafından Yerlim markasıyla üretilen ürünler, sebze, meyveler grubun otellerine “organik büfe” olarak katma değer sağlarken, belirli marketlerde ve internet üzerinden satılıyor.
Bir kadın girişimci olarak Gürsel Tonbul, çiftliğindeki imalathanede Yerlim markasıyla 300 kadar organik ürün üretiyor.
Çiftliği gezerken gördüğümüz imalathanede gıda mühendisi dahil sadece kadınlar çalışıyor.
“İmalathaneyi kurma sebebim çiftlikte çalışan erkeklerin eşlerine sigortalı, istikrarlı bir iş sağlamaktı” diyor.
Tarladan çıkan 200 kadar ürünü reçelden, hazır çorbaya, ekmekten sirkeye kadar yüzlerce ürüne dönüştüren, 100 bin şişeye yakın organik şarap üreten, Tonbul çiftliğin arazisinde Kuşadalıların iyi bildikleri, “organik” Değirmen Lokantası’nın da başında.
Geniş arazide yemek işiyle uğraşan başka kadın girişimcilere de yer açmış. Değirmen Eko Yatırım AŞ’nin geçen yıla göre yüzde 40 büyüdüğünü belirten Tonbul “bağışıklık sisteminin zarar görmesi nedeniyle ortaya çıkan hastalıklara daha sık rastlıyoruz. Zorunlu istikamet organik tarım diyor.
TARIMDA İTHALATIN ALTERNATİFİ İZMİR MODELİ
BAŞLIK Ali Ekber Yıldırım’ın dünkü yazısından.
Yıldırım’ın yazdığına göre, Dünya Bankası ve The Economist’in Londra’da düzenlediği “Bağımsız Kentler Konferansı”nda Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun sunduğu yerel kalkınmada “İzmir modeli” büyük ilgi uyandırmış. Geçen kasım ayında burada değindiğim, İzmir Belediyesi’nin 10 yıl önce başlattığı tarıma dayalı “yerel kalkınma” modeliyle İzmir tarımda Türkiye ortalamasının 2,5 katı büyümüş durumda.
Paylaş