Online okuma-yazma seferberliği

NE yapsak, hangi yöntemi denesek olmuyor.

Haberin Devamı

Bu memlekette hâlâ milyonlarca kişi okuma-yazma bilmiyor.
AÇEV (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) Başkan Yardımcısı Ayla Göksel’in verdiği rakama göre 3 milyonu aşkın kişi (bunların 2 milyon 700 bini kadın) okuma-yazma bilmiyor.
3.5 milyon insan da okuma-yazma biliyorum dese de elinde ilkokul diploması ya da başka bir belge yok.
Yani okur-yazarlıkları ne dereceye kadar geçerli belli değil.
Sonuçta okuma-yazma bilmeyenlerle az bilenlerin toplamı nereden bakarsanız bakın 6.5 milyon.
Dünyanın 17. ekonomisi için karartıcı bir tablo.
Yılda 10 bin kişiye okur-yazarlık eğitimi veren AÇEV 2 yıldan beri bu işi yüz yüze yapmak yerine internet üzerinde nasıl yapılacağını ilişkin çalışmalar yapıyor.
Neticede Profesör Aydın Yücesan Durgunoğlu’nun başını çektiği uzmanlardan oluşan ekibin hazırladığı www.acevdeokuyaz.org sitesini hizmete sokuyor.
Site hem okuma yazma öğrenmek isteyenler, hem okuma yazma becerilerini geliştirmek isteyenlere açık.
Ayla Göksel, online eğitime geçmeden önce geniş çaplı anketler yaptıklarını anlatıyor.

Haberin Devamı

BİLGİSAYARI SADECE KAPATMAYI BİLİYOR

AÇEV’in faaliyet gösterdiği 9 ilde gerçekleştirilen anketler sonucunda özellikle kadınların bilgisayara meraklı oldukları ortaya çıkmış.
Göksel “Bilgisayarlı evlerin sayısı artıyor. Kadınlar özellikle sağlık ve eğitim sistemi için bilgisayarı kullanmak istiyor” diyor.
Ankette kadınlarla ilgili başka ilginç bir nokta.
Kadınların büyük bir çoğunluğu bilgisayarı açmayı bilmiyor ancak “kapatmayı” biliyor.
Zira ekran başında vakit geçiren çocuğu aceleyle evden çıkarken ona sadece “kapatmayı” öğretmiş.
AÇEV online başlattığı eğitimle bir taşla kuş vurmuş oluyor.
Hem bilgisayar kullanmayı, hem okuma-yazmayı öğretiyor.
Almanya, Kenya, Yeni Zelanda, İrlanda’nın kullandığı modelden yola çıkan AÇEV “Bilgisayar Tabanlı Okuryazarlık Programı”
için JP Morgan Chase, Empower, Ashmore vakıflarının desteğini almış.

ALMANYA’DAN TALEP VAR

www.acevdeokuyaz.org sitesinden yararlanmak isteyenler için 6 tane “online gönüllü eğitmen” mevcut.
Yüzde 98’i kadın olan bu eğitmenlerin yüzleri hep ekranda.
Öğrencilere danışmanlık yapıyorlar, ödevlerini düzeltiyorlar vesaire.
Ayla Göksel “Eğitimin interaktif olması okuma yazma öğrenenlere cazip geliyor. Program çerçevesinde hakkıyla haftada 5 saat çalıştıkları takdirde 1 yılda 5 sınıfı tamamlayabiliyorlar” diyor.
Yüz yüze eğitimin “online eğitime” geçmesi oldukça önemli.
Zira daha kısa sürede çok daha fazla sayıda insana ulaşmak mümkün.
İşin güzel yanı Almanya’da okuma yazma bilmeyenler AÇEV’e başvuruyorlarmış.

Haberin Devamı

New York’ta 49 yılda bir tek Türk’e resim satamadım

HAFTA başında İstanbul Modern’de “Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı: Burhan Doğançay Retrospektifi” Sergisi’in açılışındaydım. Sergiyi ressam Burhan Doğançay, İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, kürotör Levent Çalıkoğlu ile birlikte gezme fırsatını bulduk
Serginin sponsoru ve aynı zamanda Oya Eczacıbaşı’nın Boğaziçi Üniversitesi’nden arkadaşı olan Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker ise biraz gecikmeyle aramıza katılabildi.
Hayatının 49 yılını New York’ta geçirmiş olan Burhan Doğançay “duvarlara” ilgisinin nasıl başladığını anlatıyor.
“Duvarlar toplumun aynasıdır” derken ne kadar haklı.
New York’taki “protest” duvar süslemeleri bize gelince Zeki Müren’li “arabesk” duvarlara dönüşüyor.
Doğançay, New York duvarlarından ilham alarak başlayan resim serüvenini, Afrika’da, Güney Amerika’da, Türkiye’de sürdürüyor.
114 ülkede dolaşıyor, 40 bin fotograf çekiyor.
İki yıl önce Mavi Senfoni tablosunu 2.2 milyon lira gibi rekor bir fiyata Murat Ülker’e satan Burhan Doğançay’ın gözünde Ülker, İtalya’da Rönesans döneminde sanatçılara kol kanat geren Medici Ailesi’nin bir ferdi gibi.

Haberin Devamı

MURAT ÜLKER YENİ OYUNCU

“New York’ta 49 yıl bir tek Türk’e resim satamadım” diyen Burhan Doğançay, Türk ressamlarının dışarı açılmaları için destek çağrısında bulunuyor.
Çağrısı özellikle yurt dışında yaşayan varlıklı Türklere.
Haklı zira İranlı ya da Çinli ressamların tavan yapmalarında yurt dışında yaşayan İranlı ve Çinli sanatseverlerin payı büyük.
Öncelikle kendi milletinden olan ressamın eserlerini satın alıyorlar.
Doğançay’ın “Medici gibi” iddiasına gelince.
Bu noktada Türkiye’de kültür ve sanata yıllarca sahip çıkmış, desteklemiş Sabancı, Koç, Eczacıbaşı, Kocabıyık ve Şahenk gibi ailelere haksızlık yapılmasına gönlüm razı olmaz.
Bu sanat-kültür işleri sınırlı, dar bir halkada hapsoldu yıllarca.
Daha önce “1400. Yılında Kuran-ı Kerim”, “Hat Sanatının Şahaserleri Hilye-i Şerifeler” sergilerini üstlenen ve çağdaş sanat fuarı “Art Beat”i destekleyen Murat Ülker’i bu alanda “yeni ve iddialı bir oyuncu” olarak görmek gerçekten sevindirici.
Yazmadan geçemeyeceğim.
Bunda hiç kuşku yok, Yıldız Holding Kurumsal İletişim Genel Müdürü Zuhal Şeker’in payı büyük.

Yazarın Tüm Yazıları