Ofisim İstanbul’da olsun

Uluslararası iş arama portalı Monster’ın verilerine göre çok sayıda yönetici ve uzman Türkiye’de çalışmak istiyor. “İstanbul’da ofisim olsun” hayalini kuranların çoğu ABD, Fransa, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerden. Sadece ABD’den Türkiye’de çalışmak isteyen yaklaşık 35 bin aday var

Monster, internet ortamında dünyanın en büyük iş arama portalı.
Günde ortalama 10 milyon iş arayan kişi tarafından ziyaret ediliyor ve veritabanında 90 milyon özgeçmiş var.Bir anlamda, işverenlerle iş arayanları buluşturuyor.
Geçenlerde Monster.com Türkiye Genel Müdürü Ebru Çapa ile sohbet ediyorduk.
Monster.com’un yeni yaptırmış olduğu ilginç araştırmasından söz etti.
Buna göre, 2011 yılında Türkiye’de çalışmak isteyen yabancılarda ciddi bir artış gözlenmiş.
İstanbul’u merkez alan küresel şirketlerin sayısı son 10 yılda hızla artarken, dünyanın farklı ülkelerinden adaylar Türkiye’deki iş pozisyonları için başvuruda bulunuyor. Türkiye derken, tabii en başta İstanbul var.
Ebru Çapa’nın elinin altındaki araştırmaya göre, daha çok üst düzey yönetici ve uzman konumundaki kişiler Türkiye’de çalışmak istiyor.

EN ÇOK AMERİKALILARIN GÖZÜ BURADA

Peki Türkiye’de çalışmak isteyen adaylar hangi ülkenin vatandaşları?
İşte bu nokta ilginç. Zira ‘İstanbul’da ofisim olsun’ hayalini kuranların çoğu ABD, Fransa, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerden.
Monster’ın veritabanına göre, sadece ABD’den Türkiye’de çalışmak isteyen yaklaşık 35 bin aday var.
Araştırmanın bu sonuçları, Türkiye’nin rekabet gücü açısından iyi haber. Zira ekonomistlere göre, önümüzdeki yıllarda ülkeler çekmeyi başardıkları ‘insan sermayesi’yle rekabet güçlerini artıracak.
ABD’de 1999’da kurulan ve Türkiye’de iki yıldır faaliyet gösteren Monster.com için 35 milyon internet kullanıcısıyla Türkiye önemli bir pazar.
Zaten isminden esinlenerek ‘canavar’ logosunu kullanan şirket birkaç yıldan beri Türkiye, Meksika, Brezilya, Çin, Hindistan gibi gelişmekte olan pazarlara odaklanıyor daha çok.
Bu ülkelerdeki ‘yetenek havuzunu’ genişletmeye çalışıyor.
Ebru Çapa’ya, insan sermayemizin ne durumda olduğunu soruyorum.
İşsizliğe rağmen ‘yetenek açığımız’ varmış.
İşverenler işin uzmanını bulmakta bayağı zorlanıyor.
İnternet ortamında eleman açısından yükselen sektörler turizm, inşaat ve bilgi teknolojileri.

Rus turistler Antalya ’dan Cote d’Azur’e mi kaçıyor

Rus turistlere önce ‘Nataşa’ gözüyle baktık.
Rusların ülkemize gidip gelmeye başladığı 1990’lı yıllardan itibaren Nataşalar dilimizden düşmedi.
Rus ekonomist Anjelika Anzhela’ya bakarsanız ‘Nataşa’ imajı ancak yeni yeni değişmiş. Neyse...
Yaz başında, genç Rus tur operatörlerinin üçü Bodrum’da tekne gezisinde sahte içkinin kurbanı oldu.
Yetmedi, önceki günkü haberlere bakılırsa Antalya civarında rafting yapan genç bir Rus çift tacize uğramış.
İki kişilik kanoya binen Rus çift hem tacize uğramış hem dayak yemiş.
İnanılır gibi değil.
Bu kadar eziyetten sonra Rus turistleri başka ülkelere kaçırtacağız diye düşünürken Le Monde Gazetesi’nde bir haber gözüme ilişti.
Bu yıl Fransa’da Cote d’Azur’ü ziyaret eden turist sayısı 5 milyona ulaşmış.
Sadece haziran-temmuz aylarında Rus turist sayısındaki artış oranı yüzde 30’un üzerinde.
Bu yıl Türkiye’yi ziyaret eden Rus turistlerin sayısı ise 4 milyonu bulacakmış.
Türkiye, Rusya’nın hemen burnunun dibinde.
5 milyon Rus kilometrelerce uzakta, Fransa’daki Cote d’Azur’un yolunu tutuyorsa oturup bir düşünmemiz gerek.

Fukuşima’nın maliyeti 175 milyar Euro

1 Eylül’de Japonya’da okullar açılmış.
Televizyonda Fukuşima felaketinin yaşandığı bölgede okula gitmeye hazırlanan minik Japon öğrencileri gördüm.
Hepsinin eline birer ‘radyasyon ölçer’ aleti verilmiş.
Fukuşima nükleer santralin sahibi Tepco firmasının sorumsuzluğunun kurbanları bu çocuklar.
Gencecik yaşlarında hayatlarına radyasyon ölçer aletleri girmiş.
Tepco şirketi geçenlerde zararının 7.4 milyar dolar olduğunu açıklamış.
Fukuşima felâketinin Japonya’ya toplam maliyetiyse 175 milyar Euro.
Yazarın Tüm Yazıları