Paylaş
1623 yılında imal ettiği takma kanatlarla Galata Kulesi’nden havalanarak Üsküdar’a indiği varsayılan bilim insanı Hez^arfen Ahmet Çelebi’nin 5,5 metrelik paslanmaz çelik ve mermer heykeli.
Ünlü heykeltıraş Mehmet Aksoy’un seçtiği tema bilimin, sıra dışı işlerin simgesi.
ODTÜ’nün vizyonuyla ile iyi örtüşüyor.
Geçen gün ODTÜ Rektörü Profesör Dr. Ahmet Acar ile sohbette ODTÜ’nün yıllardan beri bilim ve teknoloji adına neler yaptığını dinledik.
Dinlerken şunu aklımdan geçirmedim değil.
Gözbebeğimiz olması gereken üniversitenin zaman zaman belirli çevrelerin hedef tahtasına konması ne yazık.
Oysa bugün hükümetteki dört bakan ODTÜ mezunu.
Devlet Bakanı ve Başbakan Ali Babacan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz.
Ayrıca başbakanın pek çok danışmanı da ODTÜ mezunu.
KADRO OLMAYINCA BEYİN GÖÇÜ
Ama gel gör ki, ODTÜ’nün öğrenci sayısı son 8 yılda yüzde 20 artarken öğretim üyesi yüzde 5 azalmış.
Türkiye’nin en parlak beyinlerini yetiştirecek öğretim üyeleri eksiliyor çünkü boş kadrolara atama yapılmasını YÖK engelliyor.
“2014 Türkiye’sinde ciddi öğretim üyesi, araştırmacı açığı var” diyor Ahmet Acar.
“Türkiye orta gelir tuzağından ancak yüksek teknoloji üretimle çıkar” diyoruz.
İleri teknoloji üretimin olmazsa olmazı araştırma-geliştirme, inovasyon.
Ancak YÖK’ün izlediği politika yüzünden bu alanlarda çalışan öğretim üyelerini kaçırıyoruz.
Acar “Elektronik bölümünde 12 öğretim üyesi eksik. En son sekiz ay kadro bekleyen araştırmacı bir gencimiz Stanford Üniversitesi’ne gitti” diyor.
Yazık çünkü ODTÜ stratejisini lisansüstü programlar ve araştırma üzerine kurmuş.
Üniversitesinin birkaç araştırma merkezini kapsayacak “Araştırma Parkı” yakında devreye girecek.
Öte yandan ODTÜ Teknokent’teki şirket sayısı 300’ün üzerinde.
Öğretim üyelerinin üçte biri bu şirketlerle işbirliği halinde.
Devlet üniversiteleri patent alamadıkları için patentleri onlar alıyorlar, ileri teknoloji üretimine katkıda bulunuyorlar.
TÜRKİYE’NİN İLK ÇİP İHRACATI
Sanayi-üniversite işbirliğinin ticari faaliyete dönüşmesinin iyi örneğini veriyor ODTÜ.
Nitekim, kilo başına 1,7 milyon dolarla ODTÜ Teknokent Türkiye’nin ilk çip ihracatını gerçekleştirmiş.
Fransız kozmetik devi L’Oreal’e bir ürünün lisansını veren ODTÜ Teknokent’in ihracatı 600 milyon dolara ulaşmış.
Bu arada Aselsan’ın tüm zırhlı araçlarında kullandığı ve ihraç ettiği gece görüş kamerasının yine teknokentte geliştirildiği öğrendik.
Bu ay içinde Washington ve San Francisco’da iki teknoloji ofisi açmaya hazırlanan ODTÜ, Teknokent bünyesinde 27 bin metrekarelik alanda bir telekomünikasyon bilişim ve inovasyon merkezi açıyor.
Bir nevi Silikon Vadisi de diyebiliriz zira Ahmet Acar müjdeyi veriyor:
“Alanın yüzde 30’luk bölümünü Microsoft, İntel, Amazon gibi devlere ayıracağız. Bu şirketlerle bağlantılar kurduk. Gelsin dünya devleri küçüklerle işbirliği yapsın”.
Kadınların üniversitede 100. yılı
MADEM söz üniversitelerden açıldı Türkiye’de kadınların üniversitede 100. yılıyla ilgili birkaç satır.
Pek çoğumuzun haberi yoktur sanırım.
1914-1919 yılları arasında İstanbul’da İnas Darülfünunu-Kadın Üniversitesi faaliyet göstermiş.
Yani kadınlar epey bir mücadele verdikten sonra1914’te Osmanlı İmparatorluğu’nda yüksek eğitim yapma hakkını kazanmış.
Bugün üniversitedeki kadın akademisyen oranının yüzde 42’lere dayanmasının bir nedeni de ta 1914 yılında atılmış bu temel olabilir.
Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu ile İstanbul Kadın Müzesi kadınların üniversitede 100. yılını geçenlerde bir sempozyum ve bir sergiyle kutladı.
Sempozyumu kaçırmış olanlar Beyoğlu’ndaki Yunan Başkonsolosluğu’nda 21 Aralık’a kadar devam edecek olan sergiyi görebilirler.
Üniversite için mücadele etmiş olan kadınlarımızla tanışabilirler.
Paylaş