İşadamı Sakıp Sabancı, Brookings ile ortak bazı projeleri bizzat talep etmiş.
Dolayısıyla birkaç yıldan beri Sabancı Üniversitesi’yle Brookings Enstitüsü arasında bir işbirliği söz konusu.
Bu işbirliği çerçevesinde her yıl "Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü" veriliyor.
2005 yılından bu yana da Washington’da konferanslar düzenleniyor.
ABD siyasetinin önde gelen isimleri Madeleine Albright, Paul Wolfowitz, Richard Holbrooke konferansın konuşmacıları olmuşlar.
Bu yılki konferansın konuşmacısı ise ABD Dışişleri Bakanı eski yardımcısı Nicholas Burns.
Siyasi işlerden sorumlu yardımcı Burns’un konuşmasından önce ise Brookings’teki akşam yemeğinde enstitünün önde gelen isimlerinden Amerikan seçimlerini dinledik.
OBAMA HAZIRLIĞI
Güler Sabancı’nın da katıldığı yemekten edindiğim izlenim şu:
Washington, Obama’nın başkanlığına hazırlanıyor.
Bill Clinton’ın siyasi danışmanlığını yapmış olan William Galston, Hillary’nin "matematiksel" olarak kaybettiği görüşünde.
Haziran ayı ortalarında yarıştan çekileceğini tahmin ediyor.
Amerikan halkının Bush’un yanlış Irak politikası yüzünden Obama’yı seçebileceğini söylüyor.
Son araştırmalar halkın yüzde 60’ının "Irak yanlıştı" diye düşündüğünü ortaya koymuş.
Brookings’in dış politika uzmanlarından Philip Gordon, Obama hakkında daha kesin konuşuyor.
Gordon, Obama’nın siyasi danışmanlarından.
Kulislerde Obama’nın dışişleri bakanı olabileceği konuşuluyor.
Ne diyor Gordon?
"Obama Irak, global ısınma ve Guantanamo konularında McCain’den ayrılıyor. Amerikan halkı için bu üç konu çok önemli."
Obama, Irak’tan hemen çıkmak istiyor.
"Guantanamo hemen kapatılsın" diyor.
Cumhuriyetçi aday adayı John McCain bu hassas konularda daha muğlak.
FARKLI DİYALOG
Philip Gordon’a, göre iki başkan aday adayı arasında İran konusunda da önemli fark var.
Dikkatinizi çekerim bu arada Hillary Clinton hiç mevzu bahis değil.
Konuşmalar Obama ve McCain üzerinde odaklanıyor.
Her neyse, Obama başkan olursa İran ile direkt konuşmayı talep edecek.
Gordon, "Bu başkanlık düzeyinde bir görüşme olabilir" diye konuşuyor.
Oysa McCain, Ahmedinejad’ı ima ederek "Ben bir diktatörle konuşmam" diye kestirip atmış.
Peki Obama’nın Türkiye ile ilişkileri nasıl olacak?
Bu konuda Gordon şunları söylüyor:
"Obama Türkiye’nin Ortadoğu politikası çerçevesinde değil, tek başına ele alınmasından yana. Yani ayrı bir Türkiye politikası oluşturulacak. Türkiye ile farklı bir diyalog zemini kurulmasından yana."
Gordon’un aktardığına göre bir de şu var:
Obama, Bush’un aksine, dünyanın liderliğine soyunmak ya da Ortadoğu’ya demokrasi getirme, diktatörleri devirme iddiasında değil.
Dünya sorunlarını işbirliği çerçevesinde çözmekten yana.
Yazıyı Galston’un sözleriyle bitireyim:
"ABD bir Afrikalı-Amerikalı seçmeye artık hazır."
TÜSİAD’ın raporundaki mesaj
BROOKINGS Enstitüsü’ndeki akşam yemeğinde masamızda TÜSİAD’ın Washington temsilcisi Abdullah Akyüz de vardı.
TÜSİAD önümüzdeki hafta Washington’a önemli bir çıkarma yapmaya hazırlanıyor.
Bu vesileyle TÜSİAD’ın burada yazdırmış olduğu "21. yüzyılda Türkiye-ABD ilişkileri" raporu açıklanacak.
Akyüz’e göre, raporda yer alan mesajlardan bir tanesi de Ermeni sorunuyla ilgili.
Akyüz, "Emenistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin Ermeni diasporasının tekelinden çıkartılması gerektiğini vurguluyoruz. ABD, ilişkilerde adım atılması için diasporanın aradan çekilmesi gerektiğini anlamak zorunda" diyor.