Nükleer yakıt ve atık nereden geçecek?

EDAM’ın (Ekonomik ve Dış Politikalar Merkezi) önümüzdeki günlerde yayınlanacak olan “Akkuyu Projesi ve Nükleer Emniyet” raporuna dayanarak geçen cuma günü ele aldığım ‘Akkuyu’nun Riskleri’ne devam ediyorum.

Haberin Devamı

Raporda öne çıkan risklere geçmeden önce EDAM Başkanı Sinan Ülgen’ın şu sözlerinin altını çizelim. 

 

“Nükleer enerjinin çok riski var. Devletler bunları ancak minimize etmeye yönelik politikalar geliştirebilir. Nükleer risklerin azalması gerçek bir hukuk devletinde olabilir, güçler ayrılığı ile olabilir.

 

”FETÖ darbe girişimi sonrası ortaya çıkan tabloda yargı başta kurumların nasıl ele geçmiş olduğunu gördük.

 

Santralin kazalara karşı korunması (nükleer güvenlik) saldırılara karşı korunması (nükleer emniyet) yargısı ele geçirilmiş bir ülkede nasıl olacak?

Güçlerin ayrılığı dediğimizde, nükleer enerjide özellikle denetleyen, halkın ve çevrenin sağlığını gözeten kurumların bağımsızlığı önemli.

Haberin Devamı


Örneğin, ABD Nükleer Düzenleme Komisyonu (Nuclear Regulatory Commission) tümden bağımsız dev bir yapı örneğin.Bizdeki TAEK’in (Türkiye Atom Enerjisi Kurumu) muadili. Ama fark şu: TAEK Enerji Bakanlığı’na bağlı, yani siyasetten bağımsız değil.

 

DENETLEYİCİNİN BAĞIMSIZLIĞI

 

Nükleer enerjiyi denetleyen kurumların bağımsızlığının ne denli önemli olduğunu anlatmak için Finlandiya örneğini de verebilirim.

 

Fransız Areva’nın bu ülkede yapımını üstlendiği nükleer santral yıllardır bitmiyor.

 

Neden?

 

Çünkü Finlandiya’nın TAEK muadili bağımsız kurumu Areva’nın güvenlik önlemlerini yeterli bulmadı.

 

Dolayısıyla hem iş uzadı, hem nükleer santralin maliyeti 2.5 misli arttı.

 

TAEK’in Finlandiya örneğinde olduğu gibi Akkuyu’ya “güvenlik yeterli değil” diye müdahalesi mümkün mü? 

 

Haberin Devamı

Hem maliyet artacak, hem proje 5-10 yıl ileriye atılacak.

 

Japonya’daki Fukuşima örneğine gelirsek, kazanın kontrol altına alınmasındaki gecikme, santrali işleten Tepco ile denetleyici kurumun çok içi içe geçmiş olmasına bağlanıyor.

 

Denetleyici kurum, Tepco’ya “güvenlik önlemlerini arttır” baskısını pek yapmamış.Akkuyu’ya dönersek hem yapım, hem işletim aşamalarında güvenliği kim denetleyecek?

 

Elimizde sadece Enerji Bakanlığı’na bağlı TAEK var.

 

BOĞAZLARDAN GEÇER Mİ?

 

EDAM Raporu’nun dikkat çektiği bir başka nokta Rusya ile Türkiye arasında hassas istihbarat bilgilerinin paylaşımı.Dışarıdan saldırı yani nükleer emniyet dediğiniz zaman IŞİD’i var, PKK’sı var, FETÖ’su var.Rusya ile Türkiye arasında bunlarla ilgili gizli istihbarat alışverişi olması gerek.

 

Haberin Devamı

Ancak Türkiye NATO ülkesi, Rusya değil.Uzun vadede sorun yaratabilir.Öte yandan, uluslararası düzenlemeye göre tesis içinde emniyetin sorumlusu işleten şirket yani Rusya yani devlete bağlı Rosatom.Şimdiki mevzuata göre, emniyeti sağlayacak personelin Rusya’dan gelmesi mümkün değil.

 

Dolayısıyla Rusya buradan bir güvenlik şirketiyle anlaşacak, nükleer eğitimi verecek.Raporun dikkat çektiği en önemli risk ise nükleer santrale yakıt, buradan da atık taşınması meselesi.

 

ÇED raporunda, taşımada Boğazlar alternatif bir rota olarak gösteriliyor.Nükleer atıkların Boğazlardan geçmesi ihtimali tüyler ürpertici değil mi?

 

Hem boğaz gibi İstanbul’un göz bebeği söz konusu, hem Ülgen’in dikkat çektiği gibi yakıt ve atık taşıma işlemi saldırılara fazlasıyla  maruz.Raporun etraflıca ele aldığı, kritik yazılımın Rusça olması dahil riskler bir yana, en önemli vurgu bu sürecin siyasetten arındırılmış olmasının gerekliliği.

 

Haberin Devamı

Akkuyu’nun bam teli bu.Ne yazık ki, Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülmesine başlanan Varlık Fonu kanun teklifindeki 70. Maddeyle Akkuya’ya “Stratejik Yatırım” statüsü verildiğine göre süreç siyasetten arınamayacak.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları