Yarışmacılarla mülakat gün boyunca sürdü.
Neticede dört kadın girişimci ödüllere layık görüldü.
Peşinen söylemem gerekir ki, dördünden de müthiş etkilendim.
Kimlerin ödül kazandığını hatırlatayım dilerseniz.
Yılın
"kadın girişimci" ödülünü kazanan
Emel Balık ve Balık Ağı Şirketi’nin kurucusu
Emel Aksoy Gündemir.
Elmacıoğlu Tekstil Mobilya Sanayi Şirketi’nin kurucusu
Selma Elmacıoğlu.
Sit-Dizayn Mobilya Şirketi’nin kurucusu
Öznur Uysal.
Palmet Halı Sanayi ve Ticaret Şirketi’nin kurucusu
Esma Kıvrak.
Saydığım isimlerin ortak noktaları neydi?
Hayli genç yaşlarından itibaren hayallerinin peşinden koşmuşlar.
Mesleklerinde kendilerini sürekli geliştirmişler.
Girişimciliğe inanmışlar.
NORVEÇLİLERLE ORTAKLIK
Örneğin yılın
"kadın girişimcisi" seçilen
Emel Aksoy Gündemir.
Balıkçılıkla uğraşan bir aileden geliyor.
Balık çiftliklerine ağ örerek 17 yaşından beri ailesinin geçimine katkı sağlıyor.
Denize olan ilgisi nedeniyle
Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’ne kaydoluyor.
Balık çiftliklerinden talep artınca
Emel Aksoy Gündemir seri üretime geçmek için Japonya’dan makine getirterek kendi dükkanını açıyor.
Bugün 32 yaşında ve yılda 3 milyon YTL ciro yapan bir fabrikanın sahibi.
Norveçlilerle ortaklık yolunda.
Hollanda’da doğup büyüyen
Öznur Uysal aynı şekilde aileye katkı sağlamak için 15-16 yaşında boyundan büyük bir dikiş makinesiyle yatlara yastık dikmeye başlıyor.
Şimdi deri mobilyada ve yat döşemeciliğinde bir marka.
Esma Kıvrak, ünlü
Uşak halıcılığının yeniden canlanması için uğraşıyor.
Şimdiye kadar binden fazla
Uşaklı kadın onun açtığı dokuma kurslarına devam etmiş.
"Kadınları ikna etmek için köy köy dolaştım" diyor.
KADIN İSTİHDAMINA KATKI
Selma Elmacıoğlu Kayseri’deki fabrikasında kimsenin aklına gelmeyecek bir şey yapıyor.
Atık kumaşları toplayıp mobilyacılıkta kullanılan bir nevi keçeye dönüştürüyor.
Ortadoğu ülkelerinden ortaklık teklifi alan ilk kadın girişimci
Elmacıoğlu.
Dediğim gibi bu kadınların hepsi son derece etkileyici.
Kadının ekonomiye katkısının son derece düşük olduğu Türkiye’de birer yıldız gibi parlıyorlar.
Kadın istihdamına katkılarıyla da çevrelerine ışık saçıyorlar.
ALZHEİMER ARAŞTIRMASI
Nisan ayının diğer kazananları bilim kadınlarına gelirsek...
L’Oreal Şirketi,
beş yıldan beri
Türkiye Bilimler Akademisi’nin
(TÜBA) desteğiyle
genç Türk bilim kadınlarına burs veriyor.
L’Oreal’in bu bursu neden önemli?
Çünkü Türkiye’yi bir yana bırakın, Batı’da dahi kadınlar bilimde erkeklerle eşit koşullarda yarışmıyor.
UNESCO’nun verilerine göre, dünyadaki araştırmacıların sadece
yüzde 27’si kadın.
Avrupa Komisyonu’nun raporuna göre, Avrupa’daki devlet laboratuvarlarının yüzde 32’si, özel laboratuvarların ise sadece yüzde 18’i bilim kadını istihdam ediyor.
Nobel ödülleri gerçeği ortaya koyuyor.
1903 ile 2007 yılları arasında verilen
521 bilim ve tıp ödülünden sadece 12’si kadınlara gitmiş.
Dolayısıyla Batı’da olsun, bizde olsun bilim kadınlarına destek şart.
L’Oreal’ın her birini 12 bin dolarlık bursla desteklediği genç Türk bilim kadınları son derece ilginç araştırmalar yapıyor.
İTÜ’den
Arzu Karabay Korkmaz son yılların en çok konuşulan hastalığı
Alzheimer ile ilgili araştırmalar yapıyor.
ODTÜ’den Doç. Dr.
Ayşe Elif Erson’un çalışması meme kanseri üzerine.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nden Doç. Dr.
Gülşah Şanlı ağır metallerin çevreye zararını araştırıyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Dr.
Mehtap Yüksel Eğilmez, enfeksiyon ve yaralanmalarla ilgili araştırma yapıyor.
Akdeniz Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr.
Pınar Çamurlu elektrokromik malzemeler,
Koç Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr.
Funda Yağcı Acar ise kimyasallar üzerinde çalışıyor.
Hem kadın girişimcileri, hem bilim kadınlarını yürekten kutluyorum.