Nabucco’da evdeki hesap çarşıya uyacak mı

VERDİ’nin ünlü operasından ismini alan Nabucco Boru Hattı projesi nihayet ete kemiğe bürünüyor gibi.

Merkezi Viyana’da olan Nabucco Uluslararası Gaz Boru Hattı Şirketi’nin Direktörü Reinhard Mitschek’a bakarsanız, 3 bin 300 kilometrelik boru hattının yapımında geri sayım başlamış.

Önceki gün İstanbul’da dinlediğimiz Mitschek’e göre, 7.9 milyar Euro’ya mal olacak Nabucco için ilk kazma 2010 yılında atılacak.

İlk sevkiyat ise 2013 yılında başlayacak.

Yani Rus doğal gazına giderek bağımlılığı artan, geçtiğimiz günlerdeki son Ukrayna krizinde yüreği yine ağzına gelen Avrupa Birliği dört sene sonra rahat bir nefes alacak.

Devreye girdikten birkaç yıl sonra, kapasitesi 31 milyar metreküpe çıkacak olan Nabucco Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayacak.

Zira 2 milyon ton demir çelik, 220 bin boru parçası kullanılacak.

Hattın inşasında inşaat sektörümüze büyük pay düşecek.

Reinhard Mitschek’in çizdiği olumlu tablo böyle.

Şimdi işin detaylarına bakalım.

ÖĞÜTÇÜ: ORTADA GAZ YOK

Nabucco Boru Hattı, Türkiye’den başlayarak, Bulgaristan, Romanya, Macaristan’dan Avusturya’ya ulaşıyor.

Mitschek’e göre, Nabucco Projesi’nin diğer boru hattı projelerine göre en önemli üstünlüğü gazı çeşitli kaynaklardan sağlayacak olması.

Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan’ın yanısıra İran, Irak, Mısır ve hatta Rusya’dan da gaz taşıyabilecek.

İşte tam bu noktada duralım ve enerji uzmanı, ekonomist Mehmet Öğütçü’ye kulak verelim.

Uluslararası Enerji Ajansı ve OECD’deki görevlerinden sonra şimdi merkezi Londra’da çokuluslu bir enerji şirketinin üst düzey yöneticileri arasında olan Öğütçü "şeytanın avukatlığını" yapıyor.

Dün Londra’dan yaptığımız telefon görüşmesinde "Nabucco’da herkesin kabul ettiği olumsuz taraf ortada gaz olmadığı" diyor.

Yukarıda Reinhard Mitschek’in açıkladığı çeşitli kaynaklara değinerek "Doğalgazda yamalı bohça mantığı kabul edilemez. 20-25 yıllık uzun vadeli taahhüt gereklidir" diyor.

Öğütçü’ye göre, BOTAŞ’ın da dahil olduğu altı ülke şirketinin oluşturduğu Nabucco konsorsiyumu işe tersinden başlamış.

Önce hükümetlerarası müzakerelerle kendi aralarında anlaşma yapıp, sonra kaynak ülkelere başvurmak için yola çıkmışlar.

RUSYA, ÇİN VE HİNDİSTAN ÖNCELİKLİ

Öğütçü tek tek kaynak ülkelerin durumunu ele alıyor.

Türkmenistan’nın önceliği Rusya, ardından 40 milyar metreküp sözü verdiği Çin.

Yatırım olmadığı için Türkmenistan’ın rezervleri de duruyor yani bu ülke asla "çantada keklik" değil.

Kazakistan’ın üretimi ancak 14 ila 15 milyar metreküp.

Hem Rusya’ya veriyor, hem içerde tüketimi çok yüksek.

Azerbaycan, Nabucco’nun tem ümidi Öğütçü’ye göre.

Şahdeniz’den 8 ila 9 milyar metreküp ayırma vaadinde bulunmuş.

Ancak vaatte bulunduktan sonra Rus Gazprom Başkanı Aleksi Miller, bu ülkeye "gazı bize verin" diye ikna turlarına başlamış.

İran’a gelince dünyanın 2’nci büyük gaz rezervlerine sahip ama yatırım yapamıyor.

Bize sattığı gazı bile Türkmenistan’dan alıp büyük kárlarla bize veriyor.

Mehmet Öğütçü, "İran, gaz üretse bile Nabucco’ya para kazandırmak istemez. Türkiye’ye kendi hattı çekmek ister" diyor.

"Üstelik Pakistan, Çin, Hindistan gibi ülkelere vaatler vermiş" diye ekliyor.

Irak’a gelirsek, Öğütçü’ye göre, mevcut karmaşada bu ülkeden gaz tedarik etmek mümkün değil.

İşte bu gerekçeler yüzünden Nabucco’ya "yakın bir vadede" gerçekleşebilecek gözüyle bakmıyor.

"Bakü - Tiflis -Ceyhan Projesi’nde BP olduğu gibi bu projede sürekleyici gücü olan ağır siklet bir şirket de yok" diye ilave ediyor.

Türkiye, Nabucco pazarlığında güçlü mü

MITSCHEK’in de sunumdan anlaşıldığı gibi Türkiye ile Nabucco Konsorsiyumu arasında tam bir uzlaşma sağlanmış değil.

Sorunların bir bölümü Avrupa Birliği enerji yasalarıyla bizim yasalarımız arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklanıyor.

Ancak bir bölümü de Türkiye’nin gaz ve kapasite kullanımıyla ilgili haklı taleplerinde düğümlenmiş.

Yine Mehmet Öğütçü’ye kulak verirsek bakın ne diyor:

"Türkiye gaz talebi giderek artan bir ülke. Avrupa, Nabucco ile kendi gaz güvenliğini düşünürken, Türkiye de kendisini düşünmek zorunda. Avrupa bize, gazı doğuda al, batıda bize teslim et. Transit parasını al diyor. Bu yeterli olabilir mi?"

Hattın büyük bölümü kendi topraklarından geçecek. Hem çevre ve sosyal sorunlarıyla karşı karşıya kalacaksın, hem hat nedeniyle komşuların Rusya ve İran ilişkileri limonileşecek.

Öğütçü haklı olarak "Değer mi" diye soruyor.

Nabucco’un Avrupa Birliği üyeliğimize büyük bir katkı sağlayacağına da pek inanmıyor.

"Öyle bir katkı söz konusu olursa önce Ukrayna için olur" diyor.

Peki Türkiye Nabucco Projesi’nden nasıl kazançlı çıkabilir?

Öğütçü, "Eğer gazın önemli bir kısmı Türkiye’de kalırsa ve Türkiye’de bölgesel bir gaz piyasası oluşursa, kazançlı çıkarız" diye konuşuyor.

Nabucco pazarlığı sürüyor.

Bakalım Türkiye istediklerini alabilecek mi?

Öğütçü’ye göre, Enerji, Dışişleri bakanlıkları, BOTAŞ, TPAO arasındaki görüş ayrılıkları olmasaydı işler daha kolay olabilirdi belki.
Yazarın Tüm Yazıları