Michelle Obama hırslı kararlı, biraz da patavatsız
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Harvard’dan mezun genç adam bir gece Michelle’i Spike Lee’nin Do The Right Thing filmine götürüyor.
O geceki sinema faslı hayatlarının dönüm noktası. Obama ile evlendikten sonra Michelle özel sektörü terk ediyor. Yakın çevresindekilere bakılırsa, kararlı, hiçbir şeyin gözünü korkutmadığı bir kişiliğe ve ekip ruhuna sahip. Bir özelliği de alaycılığı.
Obama’nın zaferini ilan etmesinden sonra çekilen fotoğraf karesi gözümün önünde.
Michelle Obama hemen hemen aynı boyda olduğu eşinin boynuna sımsıkı yapışmış.
Gümüş bilezikli kollarıyla eşini sarıp sarmalamış.
Gözlerinin ta içine bakıyor.
İleriye doğru azıcık çıkık çenesi, gülünce kocaman açılan ağzıyla bana çok sempatik geliyor Michelle Obama.
Etkili konuşmacı olarak da Hillary Clinton’ı anımsatıyor.
Demokrat Parti’nin ağustos kongresindeki o meşhur konuşmasından sonra elliden fazla konuşma yaptığını bir kenara not etmişim.
Peki oldukça silik Laura Bush’tan sonra Beyaz Saray’da göreceğimiz ilk Afrikalı-Amerikalı first lady Michelle Obama kim?
Chicago’nun güney bölgesinde dünyaya gelen ve derslerini yapmak için sabahın 5’inde kalkan hırslı Afrikalı-Amerikalı küçük bir kız.
Ailesinin hiçbir ferdi ağladığına tanık olmamış.
1.82 boyuna rağmen hayatında hiç spor yapmamış zira "kaybetmeyi" sevmiyor.
BİR FİLM GÖRDÜLER HAYATLARI DEĞİŞTİ
Michelle Robinson erkek kardeşi Craig’in ardından "beyaz elit"in güzergahındaki Princeton’a kabul ediliyor.
Beyazların çoğunlukta olduğu kampüste kendisini bir "ziyaretçi" gibi gördüğünü itiraf ediyor.
Princeton’da seçtiği konusu da ilginç:
"Siyah öğrencilerin eğitimleri süresince beyazların toplumsal ve kültürel yapılarına nasıl entegre olup, kendi çevrelerinden uzaklaşıklarını" mercek altına alıyor.
Princeton’dan sonra yine "beyaz elit"in olmazsa olmazlarından Harvard Hukuk Fakültesi’ne giriyor.
Genç kadın, Harvard’dan mezun olunca Chicago’da Sidley&Austin avukatlık bürosunda işe başlıyor.
Uzmanlık alanı fikri haklar.
İşte Barack Obama ile burada karşılaşıyor.
Harvard’dan mezun genç adam bir gece Michelle’i Spike Lee’nin "Do The Right Thing" filmine götürüyor.
O geceki sinema faslı hayatlarının dönüm noktası.
Obama ile evlendikten sonra Michelle özel sektörü terk ediyor.
KOCAM TEREYAĞINI BUZDOLABINA KOYAMAZ
Önce Chicago Belediyesi’nde, ardından üniversite hastahanesinde çalışmaya başlıyor.
Yakın çevresindekilere bakılırsa, kararlı, hiçbir şeyin gözünü korkutmadığı bir kişiliğe ve ekip ruhuna sahip.
Bir özelliği de alaycılığı.
"Kocam güçlü bir kadını idare edebilir. Bu da başkan olması için yeterli bir neden" diye dalga geçmesi kayıtlara geçmiş.
Biraz da patavatsız.
"Kocamın sabahları nefesi kokuyor" ya da "kahvaltı sofrasındaki tereyağını buzdolabına koymaktan aciz" dediği de hatırlarda.
İlk başlardaki "patavatsız" imajını silmek için Obama’nın danışmanları epey ter dökmüşler.
Neticede, Barack Obama’yla omuz omuza zafere yürüyen güçlü bir kadın Michelle Obama.
Değişim isteyen, yeni, dinamik bir Amerika’nın yansıması gibi.
Sekiz yıl önce Beyaz Saray’a adımını attığından bugüne dek sesini fazla duyuramayan, zaten söylecek lafı da olmayan Laura Bush’tan çok farklı.
Hillary Clinton yerine Laura Bush’un halefi olması da ayrıca büyük şansı.
Beyaz Saray’ın ilk Afrikalı-Amerikalı first lady’sini izlemeye devam.