Aralarında Fahrenheit 451’in de bulunduğu sayısız roman ve öykü yazan Ray Bradbury.
İki yeni kitap yayınlamaya hazırlanan Bradbury, Mars’a ve özellikle Chicago Çukuru’na gömülmeyi vasiyet etmiş. Ancak hiç acelesi yok, zira 100 yaşına kadar yaşamaya niyetli.
Önceki gün Gaziantep uçağındayım. Gözüm Skylife’ın son sayfalarındaki "Ayın Konuğu" bölümüne takılıyor. Fotoğrafçı ve araştırmacı Ali Konyalı, 1995’te New York’a yaptığı bir uçak yolculuğunda koltuk komşusunu anlatıyor: Ünlü soprano Semiha Berksoy.
New York’taki Türk evinde bir resim sergisi açmaya ve bir performans sergilemeye hazırlanan Berksoy o sırada 87 yaşında. Yolculuk boyunca Ali Konyalı’ya öyküler okuyor, hatta kara kalem portresini yapıyor.
Sonra "New York’un en ünlü modern müzesi hangisi" diye soruyor ve MoMa cevabını alınca "Beni oraya götür, orada sergi açmak istiyorum" diyor.
Ali Konyalı bu işlerin böyle olmayacağını, sergilerin çok önceden ayarlandığını anlatmaya çalışıyor ama Semiha Berksoy dinlemiyor. "Anka Kuşu gibiyim. Sanatım ile hep yeniden doğuyorum" cevabını veriyor.
Sonuçta Berksoy’un dediği oluyor ve sanatçı tam bir yıl sonra 88 yaşında MoMa’da sergi açıyor.
99 yaşında aramızdan ayrılan sanatçının bu öyküsünü okurken nedense aklıma 29 Ekim’de bir televizyon kanalında dinlediğim bilim kadını Muazzez İlmiye Çığ geliyor. Programda 1914 doğumlu olduğunu söyleyen Çığ pırıl pırıl zekasıyla beni etkilemişti. Hayat ne tuhaf?
Uçak Gaziantep havaalanına konduktan sonra inmek üzere arka kapıya doğru ilerliyorum ve en arka koltukta kimi görüyorum?
Pembe beresi ve pembe şık ceketiyle Muazzez İlmiye Çığ. 10 dakika önce aklıma düşmüş ve şimdi karşımda. Tabii merakımı yenemeyip Gaziantep’e neden geldiğini soruyorum. Üniversiteli Kadınlar Derneği’nin davetiyle Gaziantep Ticaret Odası’nda bir konferans vereceğini öğreniyorum.
93 yaşındaki Muazzez İlmiye Çığ konferans vermek için Türkiye yollarında. Hayallerini gerçekleştirmek için yaşı asla engel olarak görmeyen bu insanlara şapka çıkartılmaz mı?
Bir örnek de ABD’den: Aralarında ünlü best-seller "Fahrenheit 451"in de bulunduğu sayısız roman ve öykü yazan Ray Douglas Bradbury geçenlerde Fransız Le Monde Gazetesi’ne konuşmuş. Söyleşinin başlığı şöyle: "Mars’a gömülmek istiyorum."
87 yaşındaki Ray Bradbury hani neredeyse "dipsiz" diyebileceğim bir iyimserlikle ve henüz önünde uzun yıllar varmış gibi bakın neler söylüyor: "Yeryüzünde yaşam sona ererse eğer başka gezegenlerde hayatlarımızı sürdürmeye devam edebiliriz. Uzay yolculukları bizi ölümsüz kılabilir."
BO DEREK KAPIMI ÇALARSA
Bu yıl zarfında iki yeni kitap yayınlamaya hazırlanan ve Los Angeles’ta oyunları sahnelenecek Ray Bradbury, Mars’a ve özellikle "Chicago Çukuru"nagömülmeyi ailesine vasiyet etmiş.
Mars’a gömülecek ilk kişi olmak istediğini söylüyor.
Ancak vasiyetinin yerine getirilmesi için hiç acelesi yok zira önünde en az 15 yılı daha var. Açıkçası niyeti 100 yaşını devirmek.
Ray Bradbury söyleşisindeçapkın biri sayılamayacağını ancak güzel bir kadın kapısını "çalarsa" hayır demeyeceğini de anlatıyor.
Nitekim kapısını böyle ansızın çalan biri de geçenlerde Türkiye’ye uğrayan Bo Derek olmuş. Derek, Fransa’nın güneyine birlikte iki günlük tren yolculuğunu önermiş.
Bradbury "Elbette böyle bir fırsatı kaçırmadım. Şimdi yılda bir kez görüşüyoruz" diyor. Doğru yalan bilemem.
Berksoy, Çığ ve Bradbury’nin bu gücü nereden bulduğunu, hayata bu denli nasıl sarıldığını merak edenlere sihirli formül yine Amerikalı yazardan: "Sevdiğinizi yapmak ve yaptığınızı sevmek."