Paylaş
Geçtiğimiz yıl Abu Dabi’deki “Geleceğin Enerjisi” Zirvesi sırasında tanıştığım Turhangil birkaç zamandan beri ilginç bir konuya kafa yoruyor.
“ Türkiye küresel şirketler için yönetim merkezi rolünü üstlenebilir mi?”
Turhangil, Arnavutluk’tan Yemen’e kendisine bağlı 27 ülkeyi İstanbul’daki merkezden yönetiyor.
Londra, Cenevre, Dubai gibi “yönetim üssü” olmuş merkezlere bolca seyahat ediyor.
Yurt dışındaki ofisleri ziyaret ediyor, çalışanlarla sohbet ediyor.
Dolayısıyla bu konuda bilgi ve deneyim sahibi.
Turhangil, küresel şirketlerin Ortadoğu, Doğu Avrupa, Afrika ya da Orta Asya için yönetim merkezlerini Türkiye’ye taşıdıkları takdirde ülkeye katma değer açısından üretim tesisi yatırımından daha yararlı olacağı görüşünde.
“Böyle bir rol üstlenmek istiyorsak her seviyeden yabancı iş gücüne açık olmalıyız. Sadece Batı ülkeleri değil, Rusya, Doğu Avrupa, İran, Hindistan, Güney Amerika’dan, dünyanın her tarafından iş gücüne kapımızı açmalıyız” diyor.
“Küresel şirketlerde milliyet yok yetenek var. Bundan öte bir kriter yok, olmamalı da” diye ekliyor.
Peki yabancı iş gücünün Türkiye’de kolaylıkla istihdam edilmesi, yetenekleri buraya çekmek mümkün mü?
Ne yazık ki pek değil.
Turhangil, yabancıların istihdam edilmesinin çok güç bir süreç olduğunun altını çiziyor.
“Yurt dışından işime yarayacak birini getireceğim derseniz en az 3 ay uğraşmanız gerekli. Özellikle bazı ülkelerin vatandaşları için izin almak neredeyse imk^ansız”.
Diyelim çok uğraştınız gerekli izni aldınız.
İstanbul’da küresel bir şirkette çalışmaya başlayacak olan yabancının hayatını kolaylaştıracak adımlar attık mı?
Çocukları için okul, kendi kültüründe alışkın olduğu ürünleri satacak marketler ya da İngilizce bilen taksi şoförü nerede?
Yabancıların pek alışık olmadığı trafik gibi alt yapı sorunun es geçelim bu arada.
Turhangil’in kafa yorduğu “yabancı iş gücünün” başka boyutları da var kuşkusuz.
Çeşitli araştırmaların sonuçlarına göre Türkiye’de büyük bir “yetenek açığı” var.
Hem bizim şirketler, hem burada faaliyet gösteren küresel şirketler çoğu zaman “yetenek” peşinde.
Bu açığı, Turhangil’in “çeşitli ülkelerden yetenek havuzu” oluşturma fikriyle kapatmak neden olmasın?
“Bizim üniversitelerde okuyan çok sayıda yabancı öğrenci var. Bunların yetenekli olanlarına çalışma izni verilebilir. Gelişmiş ülkelerde, üniversiteyi bitirmiş başarılı yabancı öğrencilere en az 2 yıl çalışma izni verilebilir”.
Turhangil’in dediği gibi, böyle yetenekler sadece İstanbul’daki küresel şirketler için değil yurt dışına açılmış bizim şirketler için de önemli bir kaynak.
“Iraklı çalışanı olmadan bir Türk şirketi Irak’ta ne kadar büyüyebilir” diye soruyor.
Turhan Turhangil ile sohbetimizde hiç konuşmadığımız şimdi bu satırları yazarken aklıma gelen bir husus daha var “yabancı iş gücüyle” ilgili.
Farkında mısınız? Özellikle Gezi olaylarından sonra yabancılara eskisinden de şüpheli bakmaya başladık.
Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun dünkü açıklamasında “Gezi olaylarında Alman parmağı var” demesi buna son örnek.
“Dünya vatandaşlığı” trendi giderek yayılırken, biz içimize kapanarak herkese düşman, herkese komplocu muamelesi mi yapacağız?
“Yabancı iş gücü”ne ben biraz bu hastalıklı halimize ilaç gözüyle bakıyorum.
Bilmem haksız mıyım?
Paylaş