Kopenhag’a gidiyoruz

TÜRKİYE’nin BM İklim Zirvesi’ndeki pozisyonu ne olacak?

Haberin Devamı

Kopenhag’daki zirveye üç hafta kala TBMM tarafından İstanbul’da düzenlenen uluslararası toplantıda tartışılan konular arasında bu da vardı.

TBMM Çevre Komisyonu Başkanı AKP milletvekili Haluk Özdalga’nın davetiyle toplantıyı izleme fırsatı buldum.

Notlarımı aktaracağım ama önce dünyadaki durum nedir ona
bakalım.

Kopenhag öncesi gözler ABD’de.

Obama Yönetimi’nin karbon
salımını azaltma konusundakitaahhüdü
ne olacak?

ABD’den bununla ilgili bugüne kadar bir ses çıkmış değil.

Hafta başında Çin’i ziyaret edecek Obama’nın herhangi bir taahhüt altına girmeden bu ülkenin durumunu yoklamak istediği söyleniyor.

Şöyle bir tablo söz konusu: İklim değişikliği politikalarında dünya ABD’ye bakıyor.

Haberin Devamı

ABD ise Çin’e.

Avrupa Birliği’nin pozisyonu nicedir belli.

2020 yılına kadar sera gazlarında yüzde 20’lik bir indirim taahhüt
etmiş.

Hatta Kopenhag’da bir anlaşma sağlandığı takdirde bunu yüzde 30’lara kadar çıkaracağını da duyurmuş.

Ne ki Kopenhag’da “Kyoto Protokolü” cinsinden somut bir anlaşma çıkacağı beklentisi düşük.

TÜRKİYE’NİN ÖZEL ŞARTLARI VAR

İstanbul’daki toplantıda da bu konuşuldu zaten.

Esas müzakerelerin, Kopenhag sonrasına kalacağı beklentisi var.

Şimdi Türkiye’nin durumuna gelelim.

Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sedat Kadıoğlu, Türkiye’de kişi başı sera gazı emisyonlarının gelişmiş ülkelere oranla düşük olduğunu söylüyor.

Nüfus, enerji talebinin artmasıyla emisyon miktarının da artmasının “kaçınılmaz” olduğunu sözlerine
ekliyor.

Kadıoğlu diyor ki “Türkiye’nin durumu karışık. Kişi başı emisyon miktarı düşük ama diğer yanda OECD ülkesiyiz, Avrupa Birliği’ne adaylığımız var.”

Şunu da ilave ediyor:

“Özel şartlarımız var. Dolayısıyla bugünkü pozisyonumuzu muhafaza etmek istiyoruz. İndirim olmaz ama sınırlamadan söz edebiliriz.”

Türkiye’nin hiçbir değişiklik yapılmadığı takdirde emisyon seviyesini 2020 yılına kadar yüzde 11 düşüreceğini söylüyor.

Haberin Devamı

Aynı toplantıda konuşan Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) Genel Müdürü Dr. Filiz Demirayak’a göre ise bu oran yüzde 30 olmalı.

WWF-Türkiye’nin Kopenhag öncesi hazırladığı, “İklim Çözümleri 2050-Türkiye Vizyonu Raporu” oldukça iddialı.

DAHA CESUR OLMALISINIZ

Buna göre, Türkiye, Kopenhag müzakere sürecinde, küresel emisyonların 2050 yılında 1990 seviyelerine göre yüzde 80 oranında azaltılması için gelişmiş ülkelere baskı yapmalı.

Kyoto Protokolü’nü ancak geçtiğimiz ağustos ayında imzalamışız.

Kopenhag’da böyle bir taleple ortaya çıkmak fazlasıyla iddialı değil mi?

Kaldı ki, öğle yemeği sohbetinde konuşmacılardan Danimarkalı Profesör Jesper Grolin’in Türkiye izlenimleri de daha gerçekçi bir tabloyu ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

Grolin bakın ne diyor?

“Türkiye benim ülkeme göre güneş ve rüzgar cenneti. Ama yenilenebilir enerji konusunda
öyle cesur yaklaşımlarınız yok. Örneğin Çin yenilenebilir enerjide dünya şampiyonu olacağını beyan etmiş.”

Çevre Komisyonu Başkanı Haluk Özdalga ise en gerçekçi soruyu gündeme getiriyor:

“Kuzey Amerika ve Batı Avrupa finansal ve teknolojik destek anlamında masaya ne koyacaklar? Türkiye bu desteklerden hangi mekanizmalarla yararlanacak?”

 

Türkiye dünyanın ağaçlandırılması için uluslararası fon isteyecek

 

İSTANBUL’daki toplantının açılış konuşmasını yapan Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’ndan
ilginç bir öneriyi not almışım.

Danimarka’ya kalabalık bir grupla gidileceğini söyleyen Eroğlu, karbon emisyonlarının azaltılmasında ağaçlandırmanın önemine değiniyor.

Haberin Devamı

Eroğlu “Kopenhag’da dünyadaki ormanların çoğaltılması için uluslararası bir fon kurulmasını önereceğiz. Gelin dünyayı ağaçlandıralım diyeceğiz” diyor.

Eroğlu, Türkiye’de başlatılan “ağaçlandırma” kampanyasını dünyaya yaymak istiyor ama
Dr. Filiz Demirayak önce “Ormansızlaştırmayı durduralım” diyor.

“Ormansızlaştırma” meselesi Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri.

 

Yazarın Tüm Yazıları