Kişiye özel tatili sevdik

TÜRKİYE’de orta sınıfın güçlendiğinin bir göstergesi de yurt dışına yaptığımız tatiller.

Haberin Devamı

1980’li yıllarda Avrupa’ya otobüsle çıkılan turlardan kişiye özel tatillere geldik.
33 yıllık turizmci, halen Etstur bünyesindeki JetSet Operasyon Müdürü Nilüfer Müstecaplıoğlu, bu süreci çok yakından takip etmiş biri.
“1980’li yıllarda tatil sadece yaz aylarında yapılırdı. Otobüsle Avrupa revaçtaydı. Zenginler ise dünya turuna çıkardı” diye anlatıyor.
O yıllarda zenginler dünya turunu 1 ayda tamamlarken, otobüsle Avrupa yollarına düşenler en fazla alışveriş peşindeydi.
“Lobisi büyük otel tercih edilirdi zira alışveriş dönüşü herkes birbirine aldıklarını gösterirdi”.
AVM furyası otobüslü turların sona ermesinin nedenlerinden sadece biri.
Havacılık sektörünün büyüyüp gelişmesi ve en önemlisi kredi kartına taksitlerle yurt dışına gezilere çıkanların sayısı artık milyonlarla ifade ediliyor.
Müstecaplıoğlu’nun elindeki verilere göre, yurt dışına tatil amaçlı çıkışlar her yıl yüzde 10 oranında artarken, “kişiye özel” seyahatleri tercih edenler yüzde 15-20 civarında artıyor.
Biz Türkler “lüks tüketime” giren kişiye özel tatilleri sevdik.
JetSet Operasyon Müdürü’nün bizzat tasarlamış olduğu “Geçmişe Yolculuk”, “Doğa” , “Şehirde Tatil”, “Sıra Dışı Deneyimler” gibi seçenekler arasında parlayan yıldız “Gurme” turları.
Bu turlara en fazla talep İstanbul, Ankara ve Gaziantep’ten geliyormuş.
Özellikle Anteplilerin kendi mutfaklarının dışında lezzet arayışlarına çıkmaları ilginç.
Peki, 3 bin euro civarında olan “kişiye özel tatil” dediğinizde en fazla tercih edilen ülkeler hangileri?
İlk sırada İtalya, daha sonra Orta Avrupa ve İspanya geliyor.
Maldivler de son dönemlerin gözdesi.
Müstecaplıoğlu’nun tespitlerine göre, Türkler yurt dışına çıktıklarında alışveriş ve yemeğe para harcamayı seviyorlar ama iş kültürel etkinlik, müze ziyareti gibi şeylere gelince “o taraklarda bezleri yok” diyelim kibarca.

Haberin Devamı

İranlı turiste Türkiye izni yok

MADALYONUN diğer tarafına yani bize gelen turistlere bakalım.
Turizmle  ilgili en son rakamları geçenlerde telefonla sohbet ettiğim Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı veriyor.
İstanbul bu yıl “uçmuş”.
Geçen yılın ağustos ayına göre artış yüzde 29.
İstanbul’un bu yılı 9,5 milyon ile kapatması mümkün.
Taşbaşı’na göre, turistler İstanbul’un yaşam tarzına, sanat-kültürüne, yeme-içmesine, alışverişine geliyor.
Madrid dönüşü ayağının tozuyla konuştuğum Taşbaşı “Madrid’te sabaha kadar yaşayan, bizim İstiklal Caddesi gibi 10 caddesi var” diyor.
Avrupa’daki krize rağmen Türkiye bu yılı yüzde 1 ya da yüzde 2’lik bir artışla kapatabilecek.
En büyük turist düşüşü ise İran’dan.
Geçen yıl 1 milyon 800 İranlıya karşılık bu yıl sadece 650 bin kişi gelmiş.
Yurt dışı çıkışları izne bağlı olan İranlılara Türkiye yasağı gelmiş galiba.

Haberin Devamı

Doğalgaza zam, enerji verimliliği yok ne gam

GEÇENLERDE bir dostum dikkat çekti.
Şu anda televizyonda gösterilen tam 200 adet kamu spotu arasında enerji verimliliğiyle ilgili tek bir tane spot yokmuş.
Enerji ithalatının 55 milyar doların üzerinde olduğunu ve önceki gün doğal gaza yüzde 10 civarında yeni bir zam geldiğini düşünürseniz Türkiye’nin en önemli konusunun “enerji verimliliği” olması gerekmez mi?
Oysa konu pek nadiren gündeme geliyor.
Enerji Bakanı Yıldız, selefi Hilmi Güler’e göre  “enerji verimliliğini” pek telaffuz etmiyor.
İMSAD (İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bilmaç son görüşmemizde enerji verimliliğiyle 15 milyar dolar tasarruf yapabileceğimizi özellikle vurgulamıştı.
Bilmaç’ın da söylediği gibi inşaat malzemeleri sektörü öylesine gelişti ki yeni inşa ettiğiniz binada maksimum enerji verimliliği elde edebiliyorsunuz.
SOYAK CEO’su Emre Çamlıbel de, enerji verimliliği için mevcut binalarda iyileştirmenin yeni bir HES yatırımından 6,6 kat daha verimli olduğunu söylemişti.
Soru şu: Dilimizden düşürmediğimiz kentsel dönüşüm enerji verimliliğini dikkate alacak mı, almayacak mı?

Yazarın Tüm Yazıları