Paylaş
Televizyondan izlediğim kadarıyla Başbakan Erdoğan kadınlara “ Duyarlılığınıza gereksinim var. Sürece damganızı atın” çağrısında bulunmuş.
Tabii ki “kadınlar olmadan asla”.
İnsan hayatının kıymetini en iyi bilen kadını hesaba katmadan hangi soruna çözüm bulabilirsiniz?
Ancak Başbakan’ın “sürece damganızı vurun” diye çağrıda bulunduğu Türkiye’deki kadınların durumları her yönden içler acısı.
Dünkü Milliyet Gazetesi’nde Devrim Sevimay şöyle bir başlık atmış:
“Eşitsizlik çok derin. Kadınların durumu korkunç”.
Sevimay, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu’ndan Yardımcı Doç. Dr. Ayşen Candaş ile konuşmuş.
Candaş ve ekibi, Türkiye’de “eşitsizliğin” boyutlarını anlamak için 2000 yılından bu yana yayınlanmış olan ulusal ve uluslar arası 500 raporu incelemiş.
EVDE EVLİLİĞİ BEKLİYOR
Candaş “Hangi konuya bakarsanız bakın en kötüsü kadınların durumu” diyor.
Hep yazdığım gibi, “kadın istihdamı” bu konulardan biri.
Candaş “Kadın istihdamında 60 yıl önce Finlandiya ile eşittik. Şimdi Suudi Arabistan’dan geriyiz” diyor.
Tespitlerine göre, Türkiye’de 15 -19 yaşlarındaki genç kızların yarısı ne istihdamda, ne eğitimde.
Evde oturup evlenmeyi bekliyorlar.
Sosyal güvenlik kapsamında olmayan kadınlar oranı Güneydoğu Anadolu’da yüzde 87’lerde.
Ücret eşitsizliği derseniz Türkiye yine rekor kırıyor.
Bir de madalyonun diğer yüzünde erken evlenme, aile şiddeti gibi şeyler var.
KULAĞINI KESTİ YETMEDİ
Devlet kocasından dayak yiyen kadını koruyamıyor.
En son Van’daki Sıdıka Platin olayına bakın.
Geçen yıl kocası genç kadını feci dövmüş.
Hızını alamayıp kulağını kesmiş.
Devlet önce koruma atına alıp, Sıdıka Platin’i tekrar kocasına teslim etmiş.
Netice?
Sıdıka Platin birkaç gün önce yeniden kocası tarafından dövülüyor.
Şimdi beynindeki ödem nedeniyle komada.
Van’daki kadın dernekleri dayakçı koca hastaneyi basmasın diye hastane kapısında nöbette.
Şu satırları yazdığım anda kim bilir Türkiye’nin kaç evinde kadınlar koca dayağı yiyordur?
Kendisine bile faydası olmayan kadını “Kürt açılım” sürecine nasıl dahil edeceksiniz?
Önce kadınları güçlendirin.
KAGİDER’in toplumsal uzlaşı çabaları
BAŞBAKAN Erdoğan’ın Dolmabahçe toplantısından iki gün önce KAGİDER (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) Başkanı Gülseren Onanç ile konuşuyoruz.
Onanç Ankara’dan kadın milletvekilleriyle buluşmadan yeni dönmüş.
“Silahların susması, diyalog ortamının sağlanması için tüm partilerden kadın milletvekilleriyle bir araya geldik. Birbirleriyle konuşmalarını sağladık” diyor.
Ankara’daki ikinci buluşmaya hem iktidar, hem muhalefetten, hem DTP’den çok sayıda kadın milletvekili katılmış.
Gülseren Onanç “Bu buluşmaları sürdüreceğiz. Karşılıklı güven için bu diyalog ortamı çok önemli” diyor.
“Bu buluşmaların örnek teşkil etmesini istiyoruz.” diye ekliyor.
Türkiye’deki diğer kadın kuruluşları da KAGİDER’in açtığı yoldan gitse, kadın milletvekilleriyle buluşup tartışsa belki diyorum mecliste bir başka hava eser.
Ancak Başbakan Erdoğan’ın “kadınlar sürece damgasını atsın” noktasından o kadar uzağız ki.
Göcek kurtuluyor mu?
TURMEPA- Deniz Derneği’nin çalışmalarını yıllardır izliyorum.
Dört yıldır Türkiye’nin son cennet köşelerinden biri Göcek’te, denizin ve koyların temizliği büyük bir mücadeleye girişen Turmepa neredeyse “yelkenleri suya” indiriyordu.
Turmepa, teknelerden sıvı atıkların alınması devrim niteliğinde bir uygulamaya imza atmıştı.
Sıvı atık denetimi için, keni cebinden para harcayarak “kartlı bir sistem” geliştirmiş ancak yetkililerin ilgisizliği nedeniyle sistemi devreye sokamıyordu.
Çaresiz Göcek’ten çekilecekti.
Neyse ki korkulan olmadı.
Turmepa Genel Müdürü Levent Ballar müjdeyi verdi.
Muğla Valiliği’nin yayınladığı genelgeyle, teknelerdeki sıvı atığın kontrol altına alınmasına yönelik “Mavi Kart” zorunlu hale geliyor.
“Mavi Kartı” alan teknelerin limanlardan ne kadar su aldıkları, bunun ne kadarını Turmepa’nın sıvı atık teknelerine boşalttıkları izlenebilecek..
Yani Göcek’te, benim yaz başlarında Bodrum’da gözlerimle gördüğüm “sintineyi açık denize boşaltma” tehlikesi yok.
Bu kart sistemine en az beş bin tekne dahil olacak.
Levent Ballar “Mavi Kart” uygulamasından sonra Çevko ile birlikte yine Göcek’te “katı atıkları” ayrıştırma suretiyle toplama işlemine başlayacaklarını söyledi.
“Bu uygulamalarla Göcek’in hayatını en az 30 yıl uzatıyoruz” diyor.
Darısı Bodrum’un ve diğer cennet köşelerin de başına.
Paylaş