Paylaş
Kyoto Üniversitesi Rektörü Hiroşi Matsumoto.
Kyoto Üniversitesi Japonya’nın en ünlü araştırma üniversitesiymiş.
Koç Üniversitesi’nin Kyoto Üniversitesi’yle ortaklaşa düzenlediği “İnovatif ve Sürdürülebilir Gelişim” semineri nedeniyle İstanbul’a gelen rektör kartını uzattığında ilginç bir şey yapıyor.
Kartındaki soyadının son yedi harfini eliyle kapatarak “Adım Hiroşima da olabilir” diyor.
Hiroşima Japonların hafızalarından asla silemeyecekleri bir felaket.
Bu gerçekten yola çıkarsak Fukuşima nükleer santralindeki kazanın bu ülkede nasıl bir paniğe yol açtığını daha iyi anlayabiliriz.
Biz unuttuk ama yabancı televizyon kanallarında Fukuşima sonrası Japonya’da olup bitenlerle ilgili her gün haberlere rastlıyorum.
Bölgede yaşayan 2 milyona yakın kişinin radyasyon ölçümleri düzenli olarak yapılıyor.
Nükleer kazanın nasıl etki yapacağını anlamak için radyasyona maruz kalanlar 30 yıllık bir süreyle izlenecekmiş.
Fukuşima, Japon bilim dünyasını da sarsmış.
Kyoto Üniversitesi Rektörü son derece karamsar.
“Önlem alınmadığı takdirde insanlık büyük bir yıkımla karşı karşıya kalacak” diyor.
KAYNAKLAR YETMEYECEK
Karamsarlığının nedenini soruyorum.
“Gözünü her kırptığında dünyaya üç bebek geliyor. Ben çocukken dünya nüfusu 2 milyardı… Şimdi 7 milyara doğru gidiyoruz. Yüzyılın sonunda 10 milyarı yakalayacağız” diyor.
Hiroşi Matsumoto’ya göre, dünyanın kaynakları bu kadar nüfusa yetmeyecek.
“Gıda, su, enerji yetmeyecek. İnsanların tek çaresi uzaya açılmak. Uzaya açılmadığımız takdirde insanlar birbirlerini yok edecekler” diye devam ediyor.
Uzay günlerini ben görür müyüm bilmiyorum?
Ancak Japonlar anladığım kadarıyla bu vizyonla ilgili çalışmalarını başlatmışlar.
Örneğin Kyoto Üniversitesi’nin uzayda bir güneş santraliyle ilgili projesi son halini almak üzere.
Yeryüzünden 36 bin kilometre uzağında yerleştirilecek güneş panellerinin gelecekte Japonya’nın enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayacak.
Uzattığım bir kağıt parçası üzerine uzaydaki güneş santralinin resmini çizen Matsumoto pilot uygulamanın 10 yıl içersinde başlayacağını söylüyor.
AMERİKALILARIN PROJESİYDİ
Uzaydaki güneş panellerinin devreye girmesi ise 30 yılı bulacak.
Bunu da benim göreceğim meçhul.
Koç Üniversitesi Rektörü uzay bilimci Profesör Ümran İnan’a göre, bu fikir esasında 70’lerdeki petrol krizi sırasında önce Stanford Üniversitesi’nden çıkmış.
Amerikalılar daha sonra bu projeden vazgeçmiş.
Kyoto Üniversitesi bu yöndeki çalışmalarını aralıklarla sürdürmüş.
Ancak Hiroşi Matsumoto diyor ki:
“Fukuşima kazasından sonra uzayda güneş santrali projesini hızlandırdık”.
Japon bilim dünyası kazadan ders çıkartmış.
CEDAW müfredatta yer alacak
SALI günü KADER’in e-postasından yola çıkarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın kısaca CEDAW olarak bilinen BM’nin “Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi” sözleşmesinin yeni müfredattan çıkartıldığını yazmıştım.
KADER Başkanı Çiğdem Aydın aradı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın CEDAW’ın daha geniş bir şekilde müfredatta yer alması için çalışmalar sürdürdüğünü söyledi.
Aydın’ın verdiği bilgiye göre, kadın örgütleriyle Milli Eğitim Bakanlığı arasında bu konuda görüşmeler olumlu geçmiş.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın CEDAW ile ilgili hazırladığı taslak beğenilmiş.
KAGİDER-Sanofi işbirliği
KAGİDER’in Dünya Bankası’nın desteğiyle hayata geçirdiği “Geleceğin Kadın Liderleri” programı ikinci yılında.
Programın bir başka destekçisi ise şirket içinde “kadın çalışanların ve çalışanların ve özellikle kadın yöneticilerin” fırsat tanıyan bir politika benimsemiş olan Sanofi-Aventis.
Programın esası nedir?
KAGİDER 20-25 yaşlarında, üniversite mezunu ya da son sınıfta okuyan genç kızları iş hayatına hazırlamak için eğitime tabi tutuyor.
Buna CV yazmak, mülakat teknikleri, iş ahlakı, teknolojik ve finansal bilgiler gibi şeyler dahil.
KAGİDER geçen yıl bu programdan mezun olan 56 genç kıza sertifika verip, iş hayatına atılmalarına yardımcı olmuş.
Bu yıl 15 Eylül’e kadar devam edecek başvurular oldukça fazla.
Dolayısıyla bu yıl sertifikaya hak kazananların sayısı büyük bir olasılıkla artacak.
Paylaş