İyi ki anlattınız Bensiyon Bey

Bensiyon Pinto anlatmış, Tülay Gürler kaleme almış.

Ortaya çıkan "Anlatmasam Olmazdı" bir solukta okuyacağınız bir kitap.

Türk Musevi Cemaati Onursal Başkanı Bensiyon Pinto’nun alt başlığını "Geniş Toplumda Yahudi Olmak" diye seçtiği kitabın, babamı kaybettiğim yaz aylarında yayınlanmış olması benim için anlamlı.

Zira canım babamın kendine sakladığı bazı şeyleri öğrenme fırsatını verdi bana.

Babam acaba geniş toplumda Yahudi olmanın anlamı üzerine düşünmüş müydü?

Yoksa kendisini acıtacak bazı şeyleri bilinçli olarak bir kenara bırakmak, hiç kafa yormamayı mı tercih etmişti?

Oysa eminim İstanbul’da dünyaya geldiği 1920 yılından hayatının son günlerine dek, Bensiyon Bey’in deyişiyle "dini bir azınlığa" mensup olmanın farklı gerçekleriyle yüz yüze gelmiş olmalıydı.

En sonuncusunu ben hatırlıyorum.

Hayatının tek aşkı annem için bahçeden bir gül aşırdığını gören komşusunun onu "o koca kafalı Yahudi" diye tanımladığı kulağına gelmişti.

"O koca kafalı Yahudi" olmak sanki onu pek şaşırmamıştı.

Yüzünde muzip bir gülümsemeyle "Koca bir kafam olduğunu hiç sanmıyorum" demişti işin Yahudi kısmını atlayarak.

NEDEN ÇOK SEVDİM

Çocukluğunda, gençliğinde, 1941 yılında Elazığ, Palu’da başlayan üç yıllık askerliği süresince mutlaka bunun gibi örneklerle karşılaşmıştı.

Ama bunları anlatmaktan ziyade askerde nasıl deve eti yedirdiklerini, nasıl bitlendiğini, gönderildikleri her şehirde nasıl illa havaalanı inşaatına giriştiklerini anlatmayı severdi babam.

Bu yüzden olsa gerek, babamdan 16 yaş küçük olan Bensiyon Pinto’nun kitabını, babamın "Yahudi azınlık" kimliğine bir yolculuk anlamında daha da çok sevdim.

Yaklaşık 13 yıl boyunca Yahudi cemaatinin liderliğini yapan Bensiyon Pinto’nun özellikleri nedir derseniz hiç düşünmeden sayarım:

"Doğuştan lider, herkesi kucaklayan koskocaman bir yürek, girişken, samimi, sözünü sakınmaz, bilge."

Bu özelliklerinden dolayı Bensiyon Bey, sokaktaki insandan dünyanın önde gelen siyasilerine kadar herkes iletişim içersinde.

Kimi zaman şaka yoluyla, kimi zaman en bilge haliyle pat diye gerçekleri söylüyor karşısındakine.

Başbakana "Fas bizden ileride zira bir Yahudi’yi bakan yapabilmiş, Kralın da danışmanı Yahudi zaten" deyiveriyor örneğin.

Zamanında, Tansu Çiller’e "çevrendekilerin iltifatlarına pek aldırma" tavsiyesinde bulunabiliyor.

Bensiyon Pinto’nun kitabı neden önemli?

Bir kere, günümüzde sadece Türkiye’de değil, dünyanın her bir ülkesinde tartışılan "öteki" kavramını bir "öteki" olarak anlatmaya çalıştığı için.

Yani evrensel bir mesajı var kitabın.

"Kimimiz bilgili, kimimiz bilgisiziz. Kimimiz ilerici, kimimiz gericiyiz. Ama ne olursa olsun, her birimizde bir diğerimizde olmayan, bizi diğerinden farklı kılan bir şeyler var. Hepimizi ayrı ayrı değerli kılan da bu değil mi?" diyor.

İkincisi, Türkiye’de kimi çevrelerin öcü gibi göstermekten asla vazgeçmediği Yahudiliğin ne olduğunu, dini, geleneklerini kendi yaşamından örneklerle tatlı tatlı anlatıyor.

Ders verir gibi.

En iyi bildiğini öğretiyor ki karşısındaki tanımadığı bir şeyden korkmasın.

Keşke Yahudi kimliğini, edinmiş oldukları önyargıların dışına çıkartmayı hiç akıllarına getirmeyenler bu kitabı okuyabilseler...

Keşke daha birkaç hafta önce, Ayvalık’ta, o güzelim Ortunç plajında yüzmeyi beceremeyen küçük oğluna tam yanı başımda "Ödlek Yahudi" diye seslenen o dövmeli adam da kitabı okuyabilse.

"Ödlek Yahudi"ye tepkim ne oldu derseniz?

Hiç.

Oğluna öyle seslenen adam o kadar maganda kılıklıydı ki ne söylesem boşuna diye düşündüm.

Yerimde Bensiyon Bey olsaydı mutlaka uygun cevabı bulurdu.
Yazarın Tüm Yazıları