JEAN Baptiste Van Mour, Kont Amadeo Preziosi, Fausto Zonaro gibi isimler kaçımız için bir anlam ifade ediyor?
Oysa saydığım isimlerin tarihimizle pek yakından ilgisi var.
18. yüzyıl, 19. yüzyıl ve hatta 20. yüzyılın ilk yıllarında İstanbul ve Anadolu'yu biraz da onların gözüyle tanıyoruz.
Türk ressamların henüz insan figürü çizmediği yıllarda, Sarayı, sokakları, Osmanlı'nın yaşam tarzını ayrıntılarıyla tuvallerine aktarmışlar.
O yıllarda giyilen kıyafetlerin nasıl olduğunu, insanların nasıl yaşadıklarını, eğlendiklerini biliyorsak biraz da onların sayesinde.
Tarih kitapları hálá onların resimlerine yer veriyor.
Fatih Sultan Mehmed'in portresini çizen Bellini'nin başlattığı akıma devam eden ve kendilerine ‘‘oryantalist’’ denilen Batılı ressamların sayısı mutlaka bu üç isimden ibaret değil.
Sadece Van Mour, Preziosi, Zonaro'dan söz etmemin nedeni, bu ressamlara ilgi duymuş ve onların hakkında kitap yazmış olan Osman Öndeş ve Erol Makzume ile bir süre önce tesadüfen tanışmış olmam.
Gazeteci, yazar ve araştırmacı Osman Öndeş'in tek başına kaleme aldığı kitap‘‘İstanbul Aşığı, Kont Amadeo Preziosi’’.
Mersinli işadamı ve oryantalist ressam uzmanı Erol Makzume ile birlikte yazdığı kitap ise Van Mour ile ilgili. Van Mour, III Ahmet döneminde, Lale Devri'ne ve Patrona Halil isyanına tanık olmuş tek oryantalist ressam.
Osman Öndeş, ‘‘Kralın Doğu'daki Ressamı’’ ünvanına sahip bu Fransız ressam için ‘‘hayatı lale ve karşılıksız aşkı için döktüğü gözyaşları arasında geçti’’ diyor.
Van Mour'un mezarı Fransız Konsolosluğu'ndaki kilisede.
Bize öylesine yakın.
Preziosi ise Hacı Bekir kutularında gördüğümüz tablonun ressamı.
Malta'da doğmuş, İstanbul'da evlenmiş ve burada ölmüş.
Osman Öndeş'e göre, Yeşilköy'deki mezarı hayli harap bir durumda.
Benim esas değinmek istediğim ressam Fausto Zonaro.
İtalya'da Padova'da dünyaya gelen Fausto Zonaro'nun İstanbul'a geliş tarihi 1891.
Karısı Elisa ile birlikte okuduğu İstanbul ile ilgili bir anı kitabından müthiş etkilenerek gelip buraya yerleşiyor.
Geldikten üç, dört yıl sonra Sultan II. Abdülhamid tarafından Saray'a çağrılıyor.
Üç bine yakın eseri olan Zonaro, Osmanlı döneminin son Saray Ressamı.
Kendisini Sultan II Abdülhamid'e tanıştıran kişi dönemin Rus sefiri Alexandre Nelidov.
Tam 14 yıl boyunca Osmanlı Sarayı'nın Başressamı olarak çalışan yapan Zonaro, II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesinden sonra görevinden alınıyor. 1910 yılında ise İtalya'ya dönüyor.
Osman Öndeş ile Erol Makzume yıllar süren titiz çalışmalardan sonra Zonaro ilgili bir kitap hazırlamışlar.
Erol Makzume, sanatçının Floransa'daki ailesiyle temas kurmuş, önemli belgeleri kitaba eklemiş. İstanbul'daki İtalyan Kültürü kitabın tanıtımı için destek sözü vermiş.
Gel gör ki, bunca çabaya karşın Öndeş ve Makzume, Türkiye'de kitabı yayınlayacak kimseyi bulamıyorlar.
Kitap hazır, basacak kimse yok.
Sanatın penceresinden Osmanlı yaşamına ışık tutan bu ressamları daha geniş kitlelerin tanıması iyi olmaz mıydı?